Ümit Kocasakal: Bu hükümet değil, hükmetme sistemidir

Ümit Kocasakal: Bu hükümet değil, hükmetme sistemidir

İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal; "Bu sisteme ‘Türk tipi’ demek, Türk milletine hakarettir. Bu bir hükümet sistemi değil, bir hükmetme sistemidir. Bütün gücü ve yetkiyi denetimsiz olarak tek başına elinde bulunduracak bir kişinin 80 milyona nasıl hükmedeceğinin sistemidir." dedi

YURT Gazetesi-Ülkü ÇOBAN/ İstanbul Barosu Eski Başkanı, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi  Ümit Kocasakal getirilmek istenen 'başkanlık sistemini' YURT Gazetesi'nden Ülkü ÇOBAN'a değerlendirdi. Kocasakal; "Halk oylamasında evet çıkması 15 Temmuz'un sonuca ve amaca ulaşmasını sağlayacak. ‘Evet’ demek, bilerek ya da bilmeyerek 15 Temmuz’un amacına-ruhuna evet demek olacak ve yarım kalmış darbe teşebbüsü tamamlanacak." ifadesini kullandı.

*Başkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanlığı sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi... Birçok isim konuluyor ve birçok tanım yapılıyor. Sizce getirilmek istenen bu sistemi karşılayan en doğru isim nedir?

Tuzak bu noktada başlıyor. Bize getirilmek istenen kesinlikle başkanlık sistemi değil. Başkanlık sistemi, bir tek ABD'de uygulanan haliyle kuvvetler ayrılığına dayalı, demokratik bir sistemdir. Dünyada bugüne kadar bulunabilmiş üç tane demokratik sistem var: Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem. Dünyada bizim önümüze getirilen şekilde, ‘Yetkileri Genişletilmiş Cumhurbaşkanlığı’ diye bir sistem yok. Türk milleti kobay yerine konuyor. Bu sisteme ‘Türk tipi’ demek, Türk milletine hakarettir. 

Bu bir hükümet sistemi değil, bir hükmetme sistemidir. Bütün gücü ve yetkiyi denetimsiz olarak tek başına elinde bulunduracak bir kişinin 80 milyona nasıl hükmedeceğinin sistemidir.

Başkanlık sistemi bir CIA projesidir

*Bu anayasa değişikliği nereden çıktı? Amaçlanan ne? Neden şimdi?

Önce basit düşünelim. Siz bir ülkeyi parçalamak isterseniz ama o ülkede kurumlar, kurallar, yargı, tarafsız cumhurbaşkanı gibi bir takım sigortalar ve denetim mekanizmaları varsa, hele bir de 550 kişilik bir meclis varsa, bunların hepsini birden ikna etmek mi, yoksa bütün gücü elinde toplayan tek kişiyi ikna etmek mi daha kolaydır?  İşte operasyonun özü ve temeli bu: Her şeyi tek kişide toplayıp, o tek kişi üzerinden Türkiye'yi teslim almak.

Ben birileri gibi ‘üst akıl’ demiyorum. Bu proje 1990'ların başında yapıldı. Üç önemli isim var: Graham Muller, Morton Abramowitz, Paul Henze... Ortak noktaları ise üçünün de CIA'ın zamanın Türkiye ve Orta Doğu istasyon şefi olmaları... Bu iktidarın sürekli kullandığı "Yeni Türkiye" deyimi var. Graham Fuller'in yazdığı 80 sayfalık bir kitabının adı: Yeni Türkiye Cumhuriyeti. Bakın ne tesadüf! Bu kitapta Fuller, Yeni Türkiye'deki üç tane saç ayağına dayanıyor: 1- Kemalizm ölmüştür. (Çünkü Atatürk ve düşüncesi varken Türkiye'ye operasyon yapamıyorsunuz.) 2- Ilımlı İslam 3-Osmanlıcılık

Tanıdık geliyor değil mi? Ufuk Güldemir’e verdiği mülakattan, Fuller'in ağzından meseleyi okuyayım: “Atatürkçülük ölmüştür, Kemalizm miadını doldurmuştur, ulus-devlet dönemi bitmiştir. Türkiye Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır.”

2006 yılında Paul Henze'nin Beyaz Saray'a sunduğu rapor şu şekilde: “Türkiye'nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız. Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde meclis, meclisi ikna ettiğimizde ordu, orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor. Eğer Amerika'nın çıkarı Türkiye'de bir federal devletin kurulması ise, mutlaka ve öncelikle yargı-ordu-meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.” 

Bütün bunlar çok net bir vaziyette, önümüze getirilen projenin bir CIA projesi olduğunu açıkça kanıtlıyor.

Yeni sistemin adını koyan Fethullah Gülen’dir

*Yeni anayasa ve yeni sistem söylediğiniz gibi bir CIA projesi ise Fethullah Gülen’in bu projeyle bağlantısı nedir?

Bakın Fethullah Gülen sonuçta bir kukla, önemli olan onun kimin kucağına oturttuğu... Dünyada yetkileri genişletilmiş cumhurbaşkanlığı diye bir sistem yok. Peki adını kim koydu? Bunun adını koyan, yani isim babası Fethullah Gülen'dir. 30 Mart 1997 tarihinde çete başı, Zaman Gazetesi'ne verdiği bir röportajda sistemin adını koyuyor ve şöyle diyor: “Başkanlık sisteminin alt yapısı hazırlanmalıdır. Salahiyetleri (yetkileri) genişletilmiş bir cumhurbaşkanlığı üzerinde durulursa bir rıhtım, bir sıçrama ayağı, bir rampa sayılabilir. Ben şahsen başkanlık sistemine de, salahiyeti genişletilmiş cumhurbaşkanlığı sistemine de sıcak bakıyorum.”

Elbette burnunu çekmekten aciz bir sümüklü adamın aklı değil bu... Kimin kucağında oturuyorsa onların aklı... Yani yine CIA’in ve Graham Fuller'in... 

Necmettin Erbakan projeyi reddetmişti

*Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu noktada nerede duruyor sizce? Yalnızca kişisel çıkarlarını mı göz önünde tutuyor?

Küresel tezgâhta her şey birbiri içine geçmiştir. Fuller'lerin bu projesi ilk etapta Necmettin Erbakan'a sunulmuştur ama Necmettin Hoca milli bir adam olduğu için bu projeyi reddetmiştir. Reddettiği için 28 Şubat'ta alaşağı edilip bu projeyi uygulamaya dünden razı ve hevesli olanlar iş başına getirilmiştir. Nitekim Erbakan Hoca ölmeden önce bütün konuşmalarında bunları deşifre etmiştir.

Bu gördüğünüz gibi Türkiye'ye dayatılan küresel bir tezgahtır. Hatta bilemeyiz bizzat cumhurbaşkanı ve Türkiye de tuzağa düşürülüyor olabilir. Bu sistemin müellifleri yazarları CIA'cılar. Ama korkum şu ki ben birçoklarının bu işin farkında olduklarını düşünüyorum. 

15 Temmuz, ‘evet’ ile amacına ulaşacak

*Fethullah Gülen’in düşman ilan edilmesi, 15 Temmuz darbe girişimi… Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz kontrollü darbe girişimidir” sözleri… Bu olayın temelinde CIA ve sizin söyleminizle CIA’in kucağında oturan bir Fethullah Gülen var ise, Fethullah Gülen’in düşmanlaştırılmasını nasıl okumak gerekir?

Bunlar çok iç içe geçmiş şeyler. Bu aslında bir referandum değil, bu bir federandum. Ben kâhin değilim ve komplo teorisi üretmek istemiyorum. 15 Temmuz’un karanlıkta kalan çok yönü var ve zamanla açığa çıkacaktır. Ama kesin olan bir yönü de var: Bunun arkasında Fethullahçı çete ve onu kucağında oturtan CIA var. Sadece FETÖ dersek eksik kalır. FETÖ bağımsız bir yapı değil ki… Bizzat hükümet de cumhurbaşkanı da söylüyor, adını koyamıyor ama “üst akıl” demekle Amerika’yı kastediyorlar; o zaman bu cumhurbaşkanlığı sisteminin arkasında da planlayıcı olarak CIA var. 

Sonuç itibariyle bu halk oylamasında evet çıkması 15 Temmuz'un sonuca ve amaca ulaşmasını sağlayacak. Bu referandumda evet demek, bilerek ya da bilmeyerek 15 Temmuz’un amacına ruhuna evet demek olacak ve yarım kalmış darbe teşebbüsünü tamamlanacak. Her hayır ile bu darbe teşebbüsüne ve Türkiye üzerinde kurulan küresel tezgâha hayır denmiş olacak. Burada çıkacak bir hayır başbakanı ve cumhurbaşkanını da kurtarmış olacak.