YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Bu, AKP/Erdoğan tipi bir sistemdir!

YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Bu, AKP/Erdoğan tipi bir sistemdir!

Yargıçlar ve Savcılar Birliği Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu anayasa değişikliği ile getirilmek istenen sistemi tanımlarken, meşruluğunun tartışılmaması için sözcük oyunları yapıldığını söyledi

YURT Gazetesi-Ülkü ÇOBAN/ Sistemin başkanlık, partili cumhurbaşkanlığı ya da Türk tipi başkanlık sistemi olmadığını belirten Yargıçlar ve Savcılar Birliği Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu; “Bu sistem dünyada ve Türk tarihinde eşi benzeri olmayan, AKP/Erdoğan tipi bir sistemdir” dedi

*Başkanlık Sistemi” ya da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olarak adlandırılan, 16 Nisan’daki referandumda oylanacak olan yeni sistemi siz nasıl tanımlarsınız? 

Genel kabul görmesi, meşruluğun tartışılmaması için bu sistem gerçek adıyla sunulmuyor. Başkanlık sistemi denilmesine rağmen, gerçekle ilgisi yok. Başkanlık sistemlerinde, tüm erkler gerçek anlamda birbirinden bağımsızdır. Başkanın, yasama ve yargı üzerinde yetkisi yoktur. ABD Başkanı Trump'un işleminin yargıya takılması ile bu durum yakın zamanda yaşanarak görüldü. 

Bu sistem, ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ ya da ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Modeli’ diye sunularak sözcük oyunu yapılıyor. Gerçekte yapılan ise cumhuriyetle beraber ortaya çıkan cumhurbaşkanlığının kaldırılması, yetkilerinin başbakana devredilmesi… Başbakanın adı, yeni yetkiler tanınıp, cumhurbaşkanı yapılıyor, 1923'te ortaya çıkan cumhuriyetimizin cumhurbaşkanlığı makamı buharlaştırılıyor. Başbakanlıktan dönüşen cumhurbaşkanı da, zorunluluk yaratılmasa da, bu kapının açılması karşısında doğal olarak partili oluyor.  

Yeni sistemde hükümet, yani bakanlar kurulu kaldırılıyor; yürütme yetkisi, tek başına cumhurbaşkanına veriliyor. Bakanlar yine olacak ise de, ortada bir hükümet, bir kurul kalmıyor. Bu nedenle olmayan bir hükümet karşısında, cumhurbaşkanlığı hükümet modeli denilmesi de uygun değil. 

Bu sistem, ‘Türk tipi’ diye de sunuluyor ama Türk tarihinde, Osmanlı'da, Selçuklu'da sultanların padişahların yanında hep sadrazam-vezir diye adlandırılan ikinci bir adam olmuştur. Burada, sistemdeki ikinci adam bile yok ediliyor. Bu sistem dünyada ve Türk tarihinde eşi benzeri olmayan, AKP/Erdoğan tipi bir sistemdir. 

Adalet sistemi, iktidarda kalmanın aracı olacak

* Öngörülen sistemde başkanın denetimi, TBMM ve yargı tarafından yapılabilecek midir?

Yeni sistemde başkanın TBMM tarafından denetimine yönelik kurumlar kaldırılıyor. TBMM, başkanı etkin denetlemek bir yana artık denetleyemiyor. Gensoru gibi bir kısım denetim kurumları kaldırılıyor; yazılı soru ve meclis soruşturması ise, sadece cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara özgü kılınıyor. Cumhurbaşkanı, bu denetim kurumlarının dışında bırakılıyor. 

Öte yandan, başkanın yargı tarafından da etkin denetimi gerekmektedir ama Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini zaten kendisi seçiyor. Kalan 3 üyeyi de cumhurbaşkanı ile aynı çizgide olan TBMM seçiyor.

“Mahkeme kadıya mülk değil” sözünün aksi olarak bu yapılanma ile tamamen cumhurbaşkanının mülkü niteliğindeki bir Anayasa Mahkemesi söz konusu ediliyor. Kuşkusuz bu mahkemeden adalet beklemek söz konusu olmayacak, bu mahkemede ancak şeklen yani aklanmak için yargılamalar olabilecek. Böyle bir sistemde, adalet mülkün yani ülkenin temeli değil, iktidarda kalmanın aracı olacaktır.

 ‘Etki’nin ötesinde ‘vesayet’ söz konusu

* Başkanın tek tek milletvekillerini belirleyebilecek olmasının, yine milletvekili seçimleri ile başkanlık seçimlerinin aynı gün yapılmasının, yürütmenin işlevindeki etkisi nasıl olacaktır?

Cumhurbaşkanı seçiminde, %50'yi aşkın oy alan kişi cumhurbaşkanı seçilecek. Tüm adaylar, kendi parti milletvekili listesini hazırlayan konumda olduğu için aynı gün yapılan milletvekili seçiminde de, cumhurbaşkanına giden oylar, genel olarak onun partisine de gidecektir. Böylece yasama organına da %50 civarında oy alarak, cumhurbaşkanı ile aynı partiden olan ve cumhurbaşkanının yaptığı listedeki kişiler, milletvekili seçilecektir. 

Bu seçimler aynı gün yapılmakla, iki seçim arasında, seçmen tercihinde farklılaşma ortaya çıkmaması amaçlanıyor.  Bu partiye giden % 50 civarındaki oy oranının TBMM'deki sandalye olarak karşılığı ise, mevcut seçim mevzuatı gözetilirse % 60-70’lere denk geliyor.  Bu durum, TBMM'nin cumhurbaşkanının etkisinin de ötesinde, vesayeti altında kalmasına yol açacaktır.

18 yaş belirli soyadlarına avantaj sağlanacak

* Seçilme yaşının 18'e indirilmesi bir açılım olarak görülebilir mi?

Siyasi faaliyet hakkını 18 yaşında yeni elde eden birisinin, girdiği partide aday adayı olarak eşit koşullarda ön seçim yarışına katılabilecek kadar tanınması söz konusu olamaz. Yine aday olarak seçim yarışına girdiği çevrede de tanınması söz konusu olamaz.

Böyle bir durumda, yaşın 25'ten 18'e indirilmesi karşısında, bu yaştakilerin seçilebilmesi için ya önseçim söz konusu olmayacak ya da parti üst yönetimi veya genel başkanı, kimin önseçimden çıkmasını işaret ederse, işaret edilenler adeta bir kurşun asker gibi önseçimden geçecektir. 18-25 yaş grubu arasındakilerin, toplumca bilinirliği, toplumsal karşılığı olamayacağına göre, burada esas olan belirli soyadlarına avantaj yaratmak konusudur. 

Doktrinde ‘fesih’ yetkisi ile aynı!

* Yeni düzenlemeye göre cumhurbaşkanının fesih yetkisi var mıdır?

Bu konu ile gündem gereksiz olarak meşgul ediliyor. Buradaki fesih ile amaçlanan, kuşkusuz bir derneği-kurumu feshetmek, dağıtmak, kapatmak değildir. Mevcut anayasada da ve değişiklikte de, ‘fesih’ yerine ‘seçimlerin yenilenmesi’ kavramı kullanılıyor.  Bu kavramlar, anayasa hukukunda, seçim hukukunda eş anlamlıdır. Seçim dönemi sona ermeden alınan seçimle ilgili kararlar, seçimlerin yenilenmesi olarak nitelenmektedir. Buna ‘erken seçim’ de denilebilir. Bu kararlar, doktrinde fesih yetkisi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. 

Değişikliğin her yeri ‘çorba’ ve ‘torba’!

* Anayasa düzenlemesinde “Torba madde” olarak değerlendirebileceğiniz bir madde var mıdır?

Anayasa değişikliğinin yapılmasında bir sistematik olmadığı için, değişikliğin her tarafı ‘çorba’ ya da her tarafı ‘torba’ diyebiliriz. Cumhurbaşkanının yetkileri maddesinden tutun da, kavram ve terimlerin değiştirildiği 16’ncı madde başta olmak üzere pek çok maddede bu durumu görüyoruz. Tek başına 16’ncı madde ile ise anayasanın iskeleti ve omurgası değiştiriliyor, neredeyse el atılmadık madde bırakılmıyor. 

Anayasa değişiklikleri torba madde mantığı ile değil, her madde tek tek değiştirilerek yapılır.  Bu anlayış ise anayasa yapımından ne kadar uzak hareket edildiğini ortaya koyuyor.

AKP iktidarına göre yönetim tasarlanıyor

*Yapılan değişikliği ülkenin geleceği bağlamında nasıl yorumlarsınız?

Yapılan bir sistem değişikliğidir. Atatürk Cumhuriyeti’nin değiştirilmesi girişimidir. Laik Cumhuriyet’e aykırılığına, demokrasi karşıtı olduğuna karar verilen AKP'nin kolladığı fırsatı yakalayarak, kendisinin bu niteliklerine uygun bir anayasa yapma, böylece iktidarda kalıcı olarak yer alma, kendisine anayasal dayanak yaratma, hesap vermeyeceği bir düzen oluşturma girişimidir. 
Anayasa değişikliği adı altında yaşam hakkına, cumhuriyetin yaşamasına yönelik bir saldırı ortaya çıkmakta, AKP iktidarına göre yaşam ve o iktidara göre bir yönetim tasarlanmaktadır.