AKP ve Cemaat arasındaki çatışmanın yeni alanını “barış süreci” diye de kodlanan, hükümetle PKK’nın İmralı’da yaptıkları anlaşma oluşturuyor.

AKP-PKK görüşmelerine ilişkin başlangıçta, “Sulhta hayır vardır” diye soyut ve genel bir açıklama yapan Fethullah Gülen’in süreci desteklediği belirtiliyordu. Ancak, sonradan Cemaatin yayın organları ve sözcülerinin yaptıkları açıklamalara bakılırsa tablonun farklı olduğu ortaya çıkıyor.

Cemaat, AKP-PKK anlaşmasından hayli tedirgin görünüyor. Diğer taraftan PKK da Cemaatin süreci sabote edebileceği gibi bir endişe taşıyor. Özellikle PKK’nın “sol kanat” sözcüleri, örgüt yöneticilerinden Sakine Cansız’ın da öldürüldüğü Paris suikastından Cemaati sorumlu tutuyor.

Gazetecilerle görüşen KCK Başkanı Murat Karayılan, bilindiği gibi ellerinde Cemaate ilişkin çarpıcı belgelerin bulunduğunu söylemiş ve her ilde paralel bir devlet yapılanması gerçekleştirdiklerini belirterek ayrıntılar vermişti.

Cemaatin bu durumdan çok tedirgin olduğu ve bu belgelerin PKK’ya MİT tarafından verildiğinden şüphelendiği anlaşılıyor. Diğer taraftan AKP ve Başbakan Erdoğan’ın, siyasal hedeflerine büyük ölçüde ulaştıkları varsayımından hareketle durumu görece normalleştirerek ılımlı İslam rejiminin kuruluşunu tamamlamak istedikleri anlaşılıyor.

Sonuca ulaşmak için yeni anayasanın yapılması yaşamsal bir önem taşıyor. AKP bu nedenle hem askerlerle gerilimi düşürmek hem de PKK sorununu (Kürt sorunu değil) geçici de olsa “çözmek” istiyor. Dolayısıyla, “sonuna kadar gitme” yanlısı Cemaatle koalisyonu bozuyor.