Sağlık Bakanlığı’nın herkesçe bilinen sırları ve Bülent Şık

Gıda Mühendisi Bülent Şık, Sağlık Bakanlığı’nın daveti ile sebze, meyvelerde ve sulardaki toksik maddeler konusunda bir araştırmaya katılıyor. Böyle bir araştırmanın yürütüldüğünü duyduğumda çok sevinmiştim ve Sağlık Bakanlığı’nın iyi bir adım attığını düşünmüştüm. Ancak Bakanlık araştırma sonuçlarını açıklamak yoluna gitmeyince halkı bilgilendirmek amacıyla Şık kendi katıldığı ve elde ettiği bazı sonuçları açıkladı. Bunun üzerine “yasaklanan gizli bilgileri temin etme, açıklama”, “ihracatı engelleme, halkta infiale neden olma” ile suçlandı ve 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemi ile dava açıldı. İlgili ceza maddelerinden birinin başlığı “yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini”.

Yahu Bülent Şık bu araştırmada bakanlıkça görevlendirilmiş. Ne casusluğu? Yapılan şeyler de laboratuvar analizleri. Kendisine verilen veya kendisinin bir gizli arşivden aldığı bir bilgi falan yok. Hepsini zaten kendisi laboratuvarda çalışarak üretmiş. Suçlamada “niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgiden” söz ediliyor. Bu bilgiler neden gizli kalması gereksin. Bütün dünyanın ürünlerimiz konusunda hiçbir bilgisi yok da bu mu açıklanıyor. Merak etmeyin dünya bizi bizden daha iyi biliyor. Aldıkları ürünlerin iyi tarım sertifikası olmasını istiyorlar, ayrıca kendileri de analiz ediyorlar. Açıklanan bilgiler yeni bir şey değildir.  

Sularda ağır metaller varmış? Sebzelerde pestisitler bulunmuş. Bunların sırla hele casuslukla ne ilgisi var? Bir zamanlar Melih Gökçek “İzmir’in sularında arsenik var” demişti. İzmir Belediyesi ise bu konuda açığını giderdi, ancak onlar da birçok il ve ilçede benzer problemlerin daha ağırlarının olduğunu saptayıp açıklamıştı. Google’a pestisit diye yazdığınızda 16800 kayıt geliyor. Türkiye Bilimsel Araştırma Kuruluşunca (TÜBİTAK) yönetilen “dergipark” adlı bilimsel dergilerin makalelerinin bulunduğu web sayfasında kolaylıkla bulunacak bir makalede Türkiye’de pestisit konusunda yapılmış 50 orijinal araştırma hakkında bilgiler verilmiştir. İçlerinde Tarım Bakanlığına ait kuruluşlarca da yapılan bu araştırmalarda birçok benzer bilgi verilmiştir. Pestisit kalıntıları açıklanmıştır. Bunlar niye sır olmuyor veya ihracatı baltalamıyor. (Makale için: O. Tiryaki, “Türkiye’de Yapılan Pestisit Kalıntı Analiz ve Çalışmaları, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 32(1):72-82 http://dergipark.gov.tr/download/article-file/235971) Araştırmacı makalesini şöyle bitirmiştir: 

“Tarımsal ürünlerin kalıntılardan ari olması da ihracatımızda önemli bir gerekliliktir. Ülkemiz kalıntı analiz laboratuvarlarında yapılan analizlerin sonuçlarının kamuya açıklanması da gerekir. Çünkü zaten bu kalıntı nedeniyle uyumsuzluklar AB internet sayfasında ülke bazında duyurulmaktadır.”

Şimdi sokağa çıkın ve halka sorun. “Sebze, meyvelerde tarım ilacı kalıntısı var mıdır?” diye. Ezici çoğunluğu “vardır” diyecektir. Ne yazık ki halkımız buna alışmıştır. İki tane rakam halkta infial falan yaratmaz. Nitekim Bülent Şık’ın yazıları da yaratmamıştır. Türkiye’den yapılan sebze ve meyve ihracatında ürünler iç piyasaya gidenlerden daha sıkı denetlenmektedirler. Çoğu da zaten iyi tarım uygulamaları denilen sertifikayı almak zorundadır. O nedenle aslında belki de ihracattan geri dönen ürünler iç piyasaya sürülenlerden daha az zararlıdır. Tarım ve Orman Bakanlığının kendi verilerine göre ülkemizde üretilen meyvelerin 2017 yılında sadece yüzde 16’sı, sebzelerin ise yüzde 3,6’sı ihraç edilmiştir. Üretilen sebzelerin yüzde 96’sını bizler yemekteyiz. (Kaynak: https://www.tarimorman.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/Tarla-Ve-Bahce-Bitkileri/Urunler-Ve-Uretim)

Vatandaşın sağlıklı sebze, meyve yemek, temiz su içmek hakkı yok mu? Niye her şey ihracata endeksleniyor? Tüm sebze ve meyve ihracatımız değer olarak toplam ihracatımız içinde sadece yüzde 2,8 bir pay tutuyor. Abartılacak bir düzey değil ne yazık ki. Sebze, meyve ihracatını arttırmayalım mı? Tabii ki arttıralım. Bunun yolu sebze ve meyvelerimizi pestisitsiz (tarım ilaçsız, daha doğru deyimle zehirsiz) üretmeyi öğrenmekle olur. Bu konuda yapılan uyarılar aslında hem ülke vatandaşının sağlığını korumaya hem de ihracatı arttırmaya yöneliktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar