'Türkiye’de kalsaydım Mehmet Öz olamazdım'

'Türkiye’de kalsaydım Mehmet Öz olamazdım'

Mehmet Öz Sözcü Gazetesi'nden İpek İzci ile yaptığı röportajda "Türkiye’de kalsaydım Mehmet Öz olamazdım ama Türk olmasaydım da ABD’de başaramazdım" dedi.

Mehmet Öz'ün Sözcü ile yaptığı röportajın tamamı şöyle:

Dünyanın sağlık gündemine yön veren yazarımız Dr. Mehmet Öz’le İstanbul’da buluştuk. Hem çok faydalı tüyolar aldık hem de danışmanı olduğu ABD BaşkanıTrump’ın dedikodusunu yaptık: “Onunla çalışma konusunda çok tereddüt ettim ama zaten bana söz hakkı verilmedi. Ivanka aradı, ‘Sizi konseye koymak istiyoruz, halka yarın söyleyeceğiz’ diye haber verdi. ‘Hayır’ desem ayıp olurdu.”
Herhangi bir kardiyolog değil o... 

Sadece programı 100’den fazla ülkede yayımlandığı ya da gittiği her yerde bir ‘rock star’ gibi karşılandığı için de... Dokuz yıldır ekranda olan ‘The Dr. Oz Show’da ele aldığı konularla dünyanın sağlık gündemine yön veren bir hekim Mehmet Öz. Sekiz yıldır da yazılarıyla Hürriyet Pazar okurlarıyla buluşuyor. Ekibiyle birlikte programının bu seneki temasını, ‘Önemli olan ne yediğimiz değil, ne zaman yediğimiz’ şeklinde özetleyen Öz’le İstanbul’da buluştuk. Trump’la birlikte çalışmaktan eşiyle olan ilişkisine, hayatı boyunca aldığı en anlamlı hediyeden evlerinde fındıklı çikolata kreması yenip yenmediğine kadar aklıma ne geldiyse sordum. Bol bol sağlık tüyoları almayı da ihmal etmedim. Mesela: “İnsanlar Aspirin’i genellikle sabah içer. Ama kalp krizi oranınızı düşürmek istiyorsanız, Aspirin’i kesinlikle akşam içmelisiniz...”

* Herkes sizinle fotoğraf çektiriyor, çektirmese bile sizin fotoğrafınızı çekiyor. Sıkılmıyor musunuz?

- Sıkılmıyorum çünkü hem az vakit alıyor hem de bu, onlara büyük bir neşe ve heyecan veriyor.

* Sizi görünce insanların yüzü gülüyor...

- Bu benim için çok duygusal bir konu. Her şey bu son 15 sene içinde değişti.

‘The Dr. Oz Show’la birlikte değil mi?

- Evet ama aslında ondan da önce, Oprah’ın (Winfrey) programına çıkmamla başladı. 40 yaşıma kadar beni kimse tanımazdı. Oprah’ın programına çıktıktan sonra yanıma geliyor, fotoğraf çektiriyor, soru soruyorlardı. Ben de gençliğimde öğretmenlerime devamlı soru sorardım. Onların bana verdiği emeği ben de halka dağıtmak istedim. 10 saniye konuşabilsek bile bu bana mutluluk veriyor.

* Size en çok ne sorarlar?

- En çok nasıl kilo vereceklerini ve anksiyeteden nasıl korunacaklarını.

* Anksiyete epey yaygın o zaman...

- Çok yaygın, inanılmaz! Pek çok ülkeye gittim, hepsinde aynı şikâyet... Herkes kendini izole hissediyor. Toplum olarak, birbirimizi devamlı bağlantıda tutmamız gerek. Bu hissi son dönemde biraz kaybettik.

* Birbirinden bu kadar farklı toplumları anksiyetede birleştiren ne peki? Siyaset mi?

- Siyaset değil çünkü siyaset her zaman karmaşık bir şeydi. Bence sosyal medya! Herkes, başkasının ne yaptığına bakıp bir şeyler ‘sanıyor’ ama gördüğü şey aslında doğru değil. Şimdi biz, biraz önce fotoğraf çekimi yaptık. Biz bunu yaparken yürüdük, yer aradık, biraz terledik, biraz stres olduk. Fotoğrafta bunların hiçbirini göstermedik, sadece neticeyi gösterdik. Ama arkadaşlarınız sizin için “İnanılmaz güzel bir hayat yaşıyor, Mehmet Öz’le ameliyathaneye girmiş” diyecek mesela...

* Kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?

- Geçen ay 58’ime bastım ama vücut yaşım 49.

* Doğum gününüzde pasta yediniz mi?

- Bir dilim almanpastası yedim.

* Yemek, sadece yemek midir?

- Hayır değildir. Bu son senelerde ne yediğimizin değil de, ne zaman yediğimizin önemli olduğunu öğrenmeye başladım. Hugh Jackman yakın arkadaşım. ‘Wolverine’ rolünü oynamak için bir süre inanılmaz miktarda yemek yedi. Ama rolden sonra öyle dev kalmak istemedi tabii. Aralıklı oruç adında bir teknik kullandı. Hollywood’da çok yaygın.

* Zor mu?

- Tam aksine, kolay bir teknik çünkü hayat boyu uygulamak mümkün. Bu oruç hem hormonlarınızın seviyesini düzenliyor hem de vücudunuzda fazla şeker varsa, onu düşürüyor. Erken bunamayı geciktiriyor, bağırsakları rahatlatıyor, karaciğer ve şeker hastalıklarına karşı savaşıyor...

* Peki, nasıl uygulanır bu aralıklı oruç?

- Birkaç değişik tarzı var. Seçeneklerden bir tanesi beş gün normal yiyip iki gün kısıtlı zaman diliminde yemek. Ama benim en çok sevdiğim metot, her gün yemek yediğiniz zamanı biraz kısıtlamakla uygulananı... Bunun sekiz saat olması şart değil. 12 saatle başlayın. Diyelim ki sabah 07.00’de kalktınız, akşam yemeğiniz 19.00’dan önce bitmeli. Yaz akşamları herkes dışarıdayken yemekler daha geç yenebiliyor. Akşam yemeğiniz 22.00’de bitiyorsa, sabah kahvaltınızı 10.00’dan önce yapmayın; vücudunuz 12 saat dinlensin. Genelde Batı’da (buna Türkiye de dahil) insanlar günün 17 saatinde yemek yiyor. Bu yanlış! Atalarımız hiçbir zaman o kadar sık yemek yemezdi.

* “3 ana öğün, 3 ara öğün ye” diyen beslenme uzmanları var. Altı öğün yemek iyi bir şey mi?

- Fark etmez... Yeter ki bir şeyler yediğiniz zaman dilimi 12 saati geçmesin. Kilo kaybetmek isterseniz, sekiz saat içinde yemeniz gerek. Kilo vermek istemiyorsanız 12 saatte kalın. En büyük menfaat, kilo kaybetmek değildir. Hormonları düzeltmek çok daha mühim. Bu oruç, işte bunu sağlıyor.