Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Şangay

Biliyorum, bazı okurlarım memlekette bu kadar sorun ve problem varken, gezi anıları anlatmanın zamanı mı diye hayıflanıyorlar ve kulağımı çınlatıyorlardır.

Ancak memleketten 7000 kilometreden fazla uzakta gerçekten yorucu bir yolculuktan ve yoğun bir programdan sonra orada edindiğim izlenimleri sizlerden esirgemek doğru olmazdı.

Ayrıca satır aralarında belki çıkarılacak dersler olabilir yaşadıklarımız arasında.

Yaratılmak ve yaşatılmak istenen kaos algısının dışına çıkabilmek için bir teneffüs gibi düşünün bu anlatımları.

Ayrıca biraz uzaklara gidip dünyanın bizden ibaret olmadığını görmek belki hiç de fena bir fikir değil!

Sonuçta her birimizin 8 milyar zerrecikten biri olduğumuzu unutmamak gerek.

***

10 Ekim’de başlayan resmi ziyaretimizin bir bölümü dünyanın en önemli sanayi, ticaret ve finans merkezi Şangay ‘da gerçekleşecekti.

Şangay’ın büyüleyici bir kent olduğunu duymuştum.

Ama itiraf edeyim beklenti ve tahminlerimin çok üstünde bir kent ile karşılaştım.

Şangay’daydık.

Belli ki Çin’in İngiliz sömürge döneminden 1930 -40 zamanlarından kalmıştı şehrin merkezi yerlerinden birinde geniş, sessiz ve yeşil bir bahçenin içinden geçerek girdiğimiz bina.

Bina kapısının önünde her zamanki artık alıştığımız güler yüzlü bir karşılama ile içeri girince oldukça büyük bir salonda bulduk kendimizi.

Diğer görüşmelerimizden biraz farklıydı. Sanki biraz daha samimi sohbet halinde bir söyleşi olacaktı.

Masa yoktu. Koltuklar U şeklinde yayılmış ve dağınık şekilde oturup, biz gelmeden hemen önce yerel motifli güzel seramik fincanlar içinde bizi bekleyen bitki çaylarımızı yudumlamaya başlamıştık bile.

Şangay, Çin’in en önemli ticaret, endüstri ve finans merkezi ve dolayısıyla eyalet statüsünde konumunda olan birkaç şehirden biri.

Şangay 24 milyon nüfusuyla Çin’in en büyük, dünyanın da 8. büyük kenti.

O kadar önemli bir merkez ki, dünyanın en güçlü 500 şirketinden en az 300’ü orada en azından temsilcilik açmış.

İşte bir nevi eyalet başbakanı gibi olan o Şangay’ın belediye başkanı adına, yani bir nevi eyalet dışişleri bakanı gibi olan uluslararası ilişkiler sorumlusu Prof. Dr. Zhu Weimin ile yapılan görüşme de kendilerine dönük eleştirilere açık olduklarını ifade etti.

Doğrusu caddelerde, sokaklarda gözümüze olumsuz veya çirkin pek bir şey batmamıştı.

Genellikle bizde alışkın olduğumuz sokaklardaki hele çöp ve çöp bidonları sorunu hiç gözümüze çarpmamıştı.

Sahipsiz kedi-köpek de hiç görmedik desek yeridir.

Kaldırımlar geniş ve temizdi.

Şehir modern binaları tarihi eski yapılar ve ağaçlar arasında paylaşılmıştı adeta.

Tabi çok geniş bisiklet yollarını unutmamak gerek.

Gerçi o bisiklet yollarında elektrikli motor ve bisikletler sessiz çalıştıkları için yayalar için oldukça tehlikeli ki, ben bile o kısa zamanda kıl payı çarpılmaktan kurtuldum.

Belli ki en azından alışıncaya kadar elektrikli motor ve bisikletlere dikkat etmek gerek.

Arabalar gelişigüzel de park etmemiş, levha ve reklam görüntü kirliliği de en azından bizim gittiğimiz yerlerde gözümüze çarpmamıştı.

Bizim gördüğümüz bu.

Keşke biraz daha kalıp Şangaylılara da sormak için zaman ve fırsatımız olsaydı!

Bekle Şangay, hatta Çin, yine geleceğiz

Önceki ve Sonraki Yazılar