Saray AKP yönetimine el koyuyor?

Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Başbakanlık Merkez bina arasında bir süredir devam eden gerginlik 19 Ocak’ta Bakanlar Kurulu toplantısında perde önüne taşındı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun işbaşına geldiği beşinci ayda Bakanlar Kurulu’nda verdiği o yüzü asık fotoğraf aysbergin görünmeyin bölümünün büyüklüğünü anlamamızı sağladı.
O fotoğrafın ardındaki gerçekleri ararken TBMM’deki Yüce Divan oylamasında 48 AKP’linin “vicdan ayaklanması” gerginliğin boyutlarına dair ikinci bir referans noktası oldu. Saray’ın “aklayın” talimatını yok sayan 48 AKP’li bize Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki uzlaşmazlığa dair önemli bir ipucu daha sundu.
Kulislere yansıyanlara bakılırsa Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildiği ilk günden bu yana Ahmet Davutoğlu Hükümeti ve AKP Yönetimine dair ciddi eleştiriler getiriyor. Saray’da kurduğu “gölge kabine” nin son dönemde önüne koyduğu raporların Erdoğan’ın kızgınlığını giderek artırdığı fısıldanıyor.
*
Davutoğlu’nun tasarrufları, Erdoğan dönemi projelerine yeterli ilginin gösterilmemesi, bakanların uygulamaları, bürokrasinin gevşekliği, AKP yönetiminin son Yüce Divan oylamasındaki tutumu sorun alanlarından bazılarını oluşturuyor.
Erdoğan ile Davutoğlu’nun Saray’daki Bakanlar Kurulu öncesinde yaptıkları 80 dakikalık görüşme Meclis kulislerine “hayli sert geçtiği” şeklinde yansıdı. Erdoğan’ın bazı temel konularda Davutoğlu’na yüklendiği söyleniyor.
Saray ile Başbakanlık arasındaki istişare eksikliği, faiz indirimi, Şeffaflık Yasa Tasarısı ve Yüce Divan sürecinin yönetilememesi, inşaat sektörüne bakış, paralel yapı ile mücadelenin etkin biçimde sürmemesi Erdoğan’ın rahatsızlık alanlarının başında geliyor.
Geçen hafta kendisini ziyaret eden AKP Grup Başkanvekilleri ve Grup Yönetim Kurulu üyelerine de benzer eleştiriler sıralayan Erdoğan’ın, Davutoğlu ile görüşmede biraz da üslubunu sertleştirerek, eksikliklerin giderilmesi talimatını verdiği anlatılıyor.
Erdoğan’ın partililerle ikili görüşmelerdeki yaklaşım biçimini bilenler, akademik kökenli Davutoğlu’nun asık yüz ifadesini nedenini çok daha iyi anlayabilirler.
*
12 yıldır icranın başında olan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra elini eteğini çekmeyeceğini bizzat kendi ifadelerinden biliyoruz.
“Koşturan Cumhurbaşkanı olacağım” diyordu, gelinen noktada partisi için koşturacağını son Bakanlar Kurulu toplantısındaki performansı ile ortaya koymuş bulunuyor.
Erdoğan hem Davutoğlu ile görüşmede hem Saray’daki 11 saati aşan Bakanlar Kurulu toplantısında söyleyeceğini söylemiş, müdahalelerini yapmış, tepkilerini göstermiş, taleplerini sıralamış, talimatlarını vermiş...
Ama Hükümetin icraatına karışma biçiminden anlaşılıyor ki, hükümete ve partiye yaptığı ve yapacağı müdahalenin boyutları Davutoğlu’nun kimyasını bozacak noktaya ulaşmış!
*
Ankara’da merak edilen soru şu: Erdoğan şimdi ne yapacak? Seçimlere kadar köşesine çekilip, verdiği talimatların yerine getirilmesini mi bekleyecek? Yoksa müdahale etmesi sürdürecek mi?
Meclis kulislerine düşen son söylenti böyle olmayacağını gösteriyor.
Erdoğan Mart ya da Nisan başında Bakanlar Kurulu’nu bir kez daha toplayacak. Nisan ayı itibariyle de yurt gezilerine çıkacak. Cumhurbaşkanı sıfatı ile yapacağı turlarda sanmayın ki siyaset yapmayacak.
Mitingler düzenleyecek, Hükümetin icraatını övecek, devamından yana mesajlar verecek ve bir süredir yaptığı gibi muhalefete yüklenecek. 81’e yakın il için harıl harıl programlar hazırlanıyormuş...
Erdoğan’ın belli bir strateji dahilinde ve isim vermeden “Ak Parti” vurgusunu öne çıkartarak, bu gezileri yapacağı da ifade ediliyor.
*
Peki neden seçim öncesinde partisine destek verme gereksinimi duyuyor? Bunun nedeni şöyle izah ediliyor:
“Yapılan son anketlerde Davutoğlu ile girilecek seçimlerde AKP’nin yüzde 40’arın altında düşebileceğine dair veriler elde edildi. Erdoğan’dan doğan boşluğu Davutoğlu dolduramadı. Erdoğan bunu görüyor ve seçim sürecinde eski partisine omuz verip, Başkanlık sistemini getirecek oranda milletvekili çıkartmasını sağlamak istiyor.”
Saray’ın Ahmet Davutoğlu yönetimindeki AKP’nin icraatından memnun olmadığı anlaşılıyor. Yüce Divan oylaması aysbergin suyun altındaki bölümünün büyüklüğünü anlamamızı sağladı.
2015’in ilk ayında Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etmesi, Yüce Divan oylamasına müdahalesi , Şeffaflık paketine karşı çıkışı bunların ilk adımlarıydı.
Son kulis bilgiyi de paylaşayım. Baş başa 80 dakikada Erdoğan’ın Davutoğlu’na seçimlerde aday olmasını istediği bazı isimleri paylaştığı hatta liste verdiği ileri sürülüyor.
Zira 10 Şubat, hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, RTÜK üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensuplarının istifası için son tarih...
“276’yı bulamayanlara sorun” diyen Erdoğan, çekinmeden ruh halini ortaya koydu. Hükümetin icraatından memnun değil ve AKP’nin başında kendini arıyor. Davutoğlu yönetimindeki eski partisinin böyle giderse yüzde 40’ları aşamayacağını görüyor ve seçim sürecinde adeta yönetime el koyuyor.
Seçim düzleminde Saray hamleleri başlıyor... Erdoğan bu seçimden AKP’yi zaferle çıkartamazsa sadece Başkanlık’tan olmayacak. AKP’yi de çember dışına ittiği “kardeşi” Abdullah Gül’e kaptıracak!
İşte bu korku yüzünden Davutoğlu yavaş yavaş pasifleştirilecek. Erdoğan hem Hükümet’te hem partide dört aydır fazlaca gevşettiği dizginleri yeniden eline alarak seçimlere yürüyecek...

Önceki ve Sonraki Yazılar