Saray'ın 'Büyük Koalisyon' hamlesi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir hamle ile dün suskunluğunu bozdu. CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile Dışişleri konutunda iki saatti aşan sürpriz bir zirve gerçekleştirdi. 

Resmi gerekçe kıdemli üye sıfatı ile Baykal’ın geçici Meclis Başkanı olarak parlamentoyu açacak olması. 

Anımsatalım, İçtüzüğe göre Baykal henüz yemin etmediği ve geçici Divan oluşmadığı için o sıfatı taşımıyor. Erdoğan ile Baykal’ın 12 yıl geçmişten gelen bir hukukları da var. Baykal, Erdoğan’ın milletvekili olmasının önünü “demokrasi” adına açan dönemin CHP lideriydi.

***

Saray’ın olası koalisyon görüşmeleri öncesinde devreye girmesi bazı spekülasyonlara yol açtı. Akla gelen ilk soru “Erdoğan, Baykal’ın kalıcı Meclis Başkanlığı üzerinden, İstanbul sermayesinin de ‘büyük koalisyon’ adı altında satın aldığı iddia edilen AKP-CHP Hükümeti için zemin mi yokladı?” şeklindeydi. 

Ankara’yı hareketlendiren temasın bir peşrev özelliği taşıdığı, Saray’ın nabız yokladığı iddia ediliyordu.

Saray, Davutoğlu’na rağmen bu hamleyi yapmış olabilir mi? Önceki gün Davutoğlu’nun istifasını sunmasının hemen ardından dün sabah Baykal’dan randevu istenmesi haberi olduğu izlenimi veriyor.  Benim gözlemlerim de o yönde. Erdoğan ve Davutoğlu’nun, önceki akşam gerçekleşen bir saatlik görüşmede koalisyon senaryolarını masaya yatırıp, ilk hamleyi yapma kararı aldıkları belirtiliyor. 

İkili, MHP ve HDP ile koalisyon yapılması halinde tabandan alacağı tepkiyi dikkate alarak doğrudan CHP’ye yönelmeyi mi seçti? Büyük koalisyonu kurarak, iktidarını bir süre daha devam ettirmenin mi peşinde? Yoksa bu temaslar olmazı gösterme ya da MHP’yi AKP ile koalisyona zorlamaya dönük bir siyasi manevra niteliği mi taşıyor?  

***

Kulislerde, AKP-CHP Hükümeti’nde çözüm sürecinin devam edeceği, HDP’nin de böyle bir oluşuma dışarıdan destek verebileceği hesaplanıyordu. Meclis’in dörtte üçü tarafından desteklenen bir güçlü hükümet senaryosunu Saray’ın zorunlu olarak kabullendiği ileri sürülüyordu. 

Bir kıdemli üç dönemlik AKP’li dün telefonda “Böyle bir yapılanmada AKP açısından tehlike muhalefette kalan MHP’yi büyütebilir ancak barış süreci hayata geçirilir, normalleşme sağlanırsa o açığın kapatılabileceği düşünülmüş olabilir. Ancak konuşmak için henüz çok erken” diyordu. 

HDP Eş Başkanı Demirtaş da çözüm sürecinin selametini dikkate alarak AKP-CHP hükümetini önermişti. 

***

Saray-Baykal temasının ardından kulislerde büyük koalisyonun yaşama geçirilebileceği beklentisi arttı. Özelikle de Baykal’ın, Erdoğan’ın “Her türlü koalisyona açık” olduğunu gördüğünü ifade etmesinden sonra... 

Perde arkasından ise şimdilik Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’na görev vereceği, azınlık hükümetlerine karşı olduğu, kuramazlarsa erken seçim kararı alacağı bilgisi çıktı. 

AKP’den teklif gelirse CHP yönetimi ne diyecek? CHP Lideri ilk seçenek olarak muhalefetin koalisyon ortaklığını önermişti. Arkasında durmayı da sürdürüyor. 

CHP’den edindiğim izlenim Davutoğlu turlarından sonuç alamazsa Kılıçdaroğlu’nunhükümeti kurma görevini alıp önce muhalefeti ortaklığa zorlayacağını ortaya koyuyordu. (Bu arada MHP’nin HDP’li tüm seçeneklere ’hayır’ diyeceği konuşuluyor). 

Kılıçdaroğlu muhalefetle hükümeti oluşturmayı başaramazsa, CHP yetkili kurulları AKP ile masaya oturmayı en son seçenek olarak değerlendirmeye alabilir mi?
  

Henüz “alırız” noktasında değiller.  Ancak “Sağlam bir koalisyon protokolü ile herkesin kendi kimliğini, duruşunu koruyarak bu seçeneğin tartışılabileceği” yaklaşımında olanların varlığı biliniyor. 

Neler olabilir o protokolde? 

Başkanlığın rafa kaldırılıp, Saray’ın kendi sınırlarına çekilmesi, 17-25 Aralık dosyalarının açılması, Yüce Divan sürecinin işletilmesi, demokratikleşme hamlesi, yargıya çeki düzen, seçim yasasının değiştirilip, barajın düşürülmesi,  iç güvenlik yasasının gözden geçirilmesi,  çözüm sürecinin Meclis’e taşınması, Milli Eğitim, İçişleri, Adalet benzeri kritik bakanlıkların alınması, emekliye ikramiye... 

Baykal “AKP'nin bir koalisyon oluşturmak için çok ciddi sancılar çekmek zorunda kalacağı açıktır. O sancıları onlar yaşamadan kurulacak bir koalisyon güven verici bir izlenim veremez” diyordu. 

Kastettiği sancılar CHP’nin AKP’den olası talepleridir. Saray ve AKP pek çok konuda geri adım atmak zorunluluğu hissetmez, belli tavizler vermezse CHP ile bir koalisyon ortaklığına girmesi olanaksızdır. 

***

Saray’ın geçmiş oyunları akla geldiğinde “samimi bir arayış, yumuşama, uzlaşma çabası içinde mi yoksa yeni planlar peşinde mi? diye insan sormadan edemiyor. 

Perde arkasında Saray’ın kısa ya da orta vadede başka hedefler gözettiği iddiaları dolaşıyor. O plan şöyle detaylandırılıyor: 

“Erdoğan Başkanlık hevesinden asla vazgeçmez. Meclis yapısından uzun soluklu bir koalisyon çıkmayacağını gördü. Önce muhalefeti koalisyona zorlayıp, yıpratmayı deneyecek. Sonuç alınamazsa sistemin çözümsüzlüğünü öne çıkartıp, erken seçim kartını çekecek.Koalisyon yaşama geçerse de sürekli krizler çıkartıp, yönetim zafiyeti yaratacak ve ilk fırsatta başkanlık hedefli erken seçimi zorlayacak. “

Saray hiçbir zemini kaçırmıyor. Her koşulda, her şeye rağmen rolünü oynamanın bir yolunu buluyor. Bakalım bu kez sergileyeceği tiyatrodan nasıl bir “oyun” çıkacak!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar