Ordunun namusu...

Vahim bir durum yaşıyoruz. Hep beraber Antep'te yürüyen köle pazarlığını izliyoruz. Evet, IŞİD, kaçırdığı kadınları Antep'te satıyor. Aileleri fidyeyi Antep'teki aracılara veriyor... Geliniyor, gidiliyor...

IŞİD itirafçısı, liderlerinin Türkiye'yi sayfiye yeri olarak kullandığını anlatıyor.

Paris katilleri de Türkiye'de dolanmış tabii. Türkiye'den Suriye'ye geçmişler, oradan Türkiye'ye girmişler, Türkiye'den Yunanistan'a zıplamışlar...

Geçen gün BirGün Gazetesi'nde Elçin Yıldıral ve Serbay Mansuroğlu yazdı. Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde, Hatay'da dolaşıyorlar. Eli silahlı Suriyeliler tarafından durduruluyorlar. Akabinde jandarmalar geliyor. Eli silahlı Suriyelilerin sırtını pışpışlıyorlar...

Bu eli silahlı Suriyeliler sınırı geçiyorlar, katliam yapıyorlar ve sonra geri geliyorlar.

Sınırların her tarafı böyle...

Kendisine 'ülkücü' diyen birileri, "Alevi kesmeye gidiyorum" diye video çekip geçiyorlar sınırın öte tarafına. İsmailağa Cemaati'nden tipler Abdülhamit Han Tugayı'na desteğe gidiyor. Fotoğrafları çarşaf çarşaf yayınlıyorlar.

Hiç sorun yok!.. Hesap soran yok!..

Sadece dinci-faşist katiller mi? Koca koca TIRlar, tankerler de vızır vızır geçiyor sınırlardan. "Silah yolladıysam ne olmuş?" diyor açık açık! Kumbarasından çıkardığı paralarla aldı ya o silahları! Yolluyor. Fukara halkımızın paralarıyla alınan silahlar, katillere, yamyamlara gidiyor!

Cümle alem, Türkiye'deki iktidarın IŞİD'le petrol ticareti yaptığını söylüyor. Söylemek ne kelime, Rusya uydu görüntülerini koyuyor masaya. Şahsen şüphem yok, al gülüm, ver gülüm, paraları indiriyorlar. Tankerler girip çıkıyor Türkiye'ye. Durmadan...

***

Bakın, bunlar olur. İktidarın tıynetinde var bu. Bir 'Hırsız-Katil İktidarı'ndan bahsediyoruz zira. Arsızlar. Yaparlar.

***

Fakat bu ülkenin bir de ordusu var!

Bu sınırları korumak, hesapta, bu ordunun, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görevi. Öyle basit bir görev de değil, erinden en omzu kalabalık olana kadar tüm TSK mensuplarının verdiği namus sözü duruyor ortada...

***

Ey pırpırlılar, sırma esvaplılar! Hiç utanmıyor musunuz?!

Nerede sizin namusunuz, şerefiniz?! Sınırlar kevgire döner de, sizin şerefiniz kevgire dönmez mi sanıyorsunuz?!

Bu millet size Mehmetlerini, evlatlarını IŞİDçi yamyamlara oyuncak edesiniz diye mi emanet ediyor?

Başçavuşlarınız kadın milletvekillerine efeleniyor -gerçi ayakta duramayıp göbek üstü çakılıyor- da, iki kamyonu, iki tankeri mi durduramıyor?!

Başçavuşun eşeğini mi bağladınız hudut boyuna?!

***

O şaşalı törenlerde gerine gerine, kasıla kasıla poz veren generaller! Size sesleniyorum!

Sizin gücünüz, IŞİD'e karşı savaşırken şehit düşmüş Aziz kardeşimizin cenazesini sınırda iki ay bekletmeye, anasını iki ay ağlatmaya yetiyor bir tek!

***

İstiklal Harbi'ni veren ordu ha bu?!

Darbeci Kenan Evren'in çömezleri sizi!

İşte sınırlar kevgir! İşte Suruç, işte Ankara katliamları! Katiller sizin önünüzden elini kolunu sallaya sallaya geçip gidiyor!

Nerede sizin namusunuz, nerede şerefiniz? Bir de onu görelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar