Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Seçim bildirgeleri

MHP’nin seçim bildirgesi hazırlaması ne kadar mantıklı?
Muhalefet yani ‘Millet ittifakı’ seçim bildirgesi hazırlayabilir çünkü onlar seçimi kazandıklarında parlamenter sisteme dönecekleri vaadinde bulunuyorlar.
Peki, AKP ve MHP’nin savundukları bu sistemde partilerinin ne tür bir etkileri var?
Çünkü bu sistemde seçilen cumhurbaşkanı, bakanlarını kendisi seçecek, bütçeyi kendisi yapacak, kamu yöneticilerini kendisi atayacak, valileri, kaymakamları kendisi atayacak, cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkaracak... Yani bütün icraatları tek başına yapabilecek. 
Şimdi diyelim ki MHP seçim bildirgesinde dedi ki “Bir yıl içinde doları 2 TL’ye düşüreceğiz” bildirgedeki bu vaadin hiçbir anlamı yok. Çünkü Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde, MHP’nin parti olarak icraata dönük hiçbir fonksiyonu yok.
Peki, aynı vaadi CHP yaparsa anlamı var mı? Elbette var, çünkü CHP parlamenter sisteme döneceğini kamuoyuna deklare ediyor.  Nitekim HDP, SAADET ve İYİ PARTİ’nin seçim bildirgesi hazırlamaları da çok doğal, onlar da parlamenter sisteme geri döneceklerini söylüyorlar.
AKP ve MHP’nin parti olarak seçim bildirgesi hazırlamaları, savundukları yönetim sistemiyle örtüşmeyen bir anlam ifade ediyor.  Yani, MHP ve AKP’nin “biz gelirsek, faizler düşecek, üretim ekonomisine geçeceğiz...” gibi vaatleri hiç bir anlam ifade etmiyor çünkü icraatı onlar değil Cumhurbaşkanı tek başına yapacak.
Bir de şunu söyleyelim; Erdoğan’ın açıkladığı seçim bildirgesine baktığımızda sanki 16 yıldır iktidarda başkaları vardı. 16 yıldır yapılmamış (hatta var olan da bozulmuş) ne varsa yapacağız! Vaatleri artık kimseyi tatmin etmiyor. Sokağın sesi diyor ki “yapsaydınız karde- şim 16 yıldır başımızdasınız”! Bir de üstüne ‘OHAL devam edecek’ sözleri gelince Millet ‘Tamam’ diyor.
Neyse ‘Cumhur İttifakı’nı bu büyük çelişkilerle baş başa bırakarak, biraz da dün akşamki bir televizyon programından bahsedelim. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İnce, CNN Türk’te canlı yayında soruları yanıtladı. İktidara yakınlığıyla ün yapmış üç gazeteci vardı programda.
Üçünde de, acaba İnce’yi nereden sıkıştırabiliriz telaşı vardı. Muharrem İnce daha bir soruya vereceği cevabı bitirmeden, hemen biri balıklama atlayarak, yeni bir soru soruyordu. Ancak ne yaptıysalar olmadı.
İnce, şakır şakır bütün soruları cevapladı hem de olanca rahatlığıyla.
Bütün çabalarına rağmen, İnce’yi zora sokabilecek değil bir cümle, bir kelime dahi alamadılar ağzından.
Bir de el değiştiren malum televizyonda çok ciddi işten çıkarmalar olmuştu.
Bu üç gazetecinin tavrı biraz da “Biz hala sizin yanınızdayız, hatta eskisinden kat kat fazla yanınızdayız” mesajını vermeye yönelikti. Çiftçi dostu diye bilinen devletin bir bankasından, 700 milyon dolar kredi alınarak satın alındığı iddia edilen bir medya kuruluşundaki programdan, tarafsızlık beklemek biraz saflık olur herhalde?
Muharrem İnce bir siyasetçinin yapması gerekeni yaptı ve o ekranda soruları yanıtladı.
Peki, AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan da aynı ustalığı gösterse ve kendisini davet eden kanallara çıksa, usta gazetecilerin sorularını yanıtlasa, mesela Halk TV’ye ya da Fox TV’ye çıksa ya da havuz medyası dışındaki gazetecilere röportaj verse fena mı olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar