Seçimi belirleyecek 10 faktör

7 Haziran’da seçmenin kararını şunlar  belirleyecek:

* Kampanya vaatleri: Tüm araştırma bulguları seçmenin kafasında ekonomik durum ve işsizliğin en önde geldiğini gösteriyor. Bu açıdan, CHP ve MHP’nin kampanyalarını bu faktör üzerine kurmaları etkili olmuşa benziyor. AKP’nin buna karşı başvurduğu “kaynak” itirazı ise geri tepti, çünkü gözlerin yeniden AkSaray’a, ısrafa ve lüks Mercedeslere yönelmesine neden oldu. Başbakan Davutoğlu son günlerde cömert vaatlerde bulunsa da geç kalmışa benziyor. 11 milyon emeklisi olan bir ülkede iki maaş ikramiye vaadi küçümsenecek bir şey değil.

* Din istismarı: Bu kampanya dinin siyasete karıştırılması açısından utanç verici bir “dip” olarak hatırlanacak. İslam’ın kutsal kitabının bir siyasi afişe indirgenmesinden daha ağır bir din istismarı düşünülebilir mi? Sıra cennette arsa vaadine mi geldi? Bu kaba istismarın dindar kitleler üzerindeki etkisi merak konusu. Kimine göre “cahil halk” buna da kanacaktır. Kimine göre ise, “bilge halkımız” bu türden ucuzlukları reddedecek kadar  olgundur. Göreceğiz.

* Liderler: Seçim hesaplarında lider faktörü her yerde önemlidir ama Türkiye’de daha da önemlidir. Siyaset sahnesini 10 yıl domine etmiş olan Erdoğan’dan sonra kampanya notları şöyle görünüyor: Bahçeli, hep aynı; Kılıçdaroğlu vaatlerin ve konjonktürün getirdiği özgüvenle daha yetkin görünüyor; Davutoğlu, miting meydanlarında ortaokul
müsameresindeki öğrenci aktör inandırıcılığında kalıyor.

* Erdoğan faktörü: Davutoğlu’nun yapamayacağı anlaşılınca Erdoğan’ın bir Cumhurbaşkanı gibi davranmak yerine, dayak yiyen oğlunu kurtarmak için meydana fırlayan iri yarı bir ebeveyn gibi davranmasının sonuçları ne olabilir? Burada iki yanı keskin bir bıçak söz konusu: Erdoğan kutuplaştırıcı söylemi ile AKP tabanının mobilizsyonunda etkili olsa da, kararsız kitleler üzerinde olumsuz bir etki yaratmışa benziyor. Yıpranmış AKP’nin “yeni bir başlangıç” yaptığı izlenimi yaratmasını engellediği gibi, kitlelere kaçak Aksaray’ı, yolsuzlukları, ısrafı ve kayırmaları hatırlatıyor. Ayrıca, Erdoğan’ın çıkışlarının ondan nefret eden muhalif kitlelerin mobilizasyonunu da ateşlediği bir olgu. Ki, Türkiye’nin en az yarısından söz ediyoruz!

* Milliyetçilik: HDP milliyetçi bir kampanya sürdürmekten özenle kaçınıyor ama, HDP seçmeninin bir kısmı için Kürt milliyetçiliği önemli bir faktör. Güneydoğu’da etkisi görülecektir. Ancak bu oylar HDP’yi Meclis’e sokmaya yetmiyor. HDP Batı’da diğer kesimlerden oy alabilmek için milliyetçi olmayan bir tutum ve söylem içinde olmak zorunda. Türkiyeli bir söylem. Demirtaş’ın şimdiye kadar bunu başardığı söylenebilir. Türk milliyetçilerinin ise fazla bir şey yapmasına gerek yok: “Kürt açılımı” en büyük oy üreticisi. MHP bundan kazançlı çıkacağa benziyor.

* Seçim barajı etkisi: Yüzde 10’luk barajın bu seçimde de geçerli olması öncelikle AKP’ye ama kısmen de CHP ve MHP’ye yardımcı olacaktır. Aslında aklından başka parti geçenler bile (Ki yapılan bir araştırmaya göre bunların oranı yüzde 22’ye ulaşmakta) sandık başına gelince oylarını “ısraf etmemek” için kazanma olasılığı olan partilere yönelirler. Vatan Partisi, Anadolu Partisi ve BBP-SP itiifakı bunun etkisini hissedebilir.

* Katılım oranı: Türkiye seçimlere katılımın yüksek olduğu bir ülkedir. Geçen yıl 30 Mart seçimlerinde katılım yüzde 90’a yaklaşmıştı. Ancak 10 Ağustos Cumhuraşkanlığı seçiminde yüzde 74’e düşmüştü. Pek çok analist Erdoğan’ın kazanmasını 10 milyon seçmenin çeşitli nedenlerle (aday, yaz, tatil) seçimlerde oy kullanmamasına bağlıyor. 7 Haziran, katılım için çok uygun bir tarih olarak görünüyor. Daha çok CHP’ye eğilimli, kentli, orta halli insanların henüz tatile çıkmamış olması nedeniyle, olası yüksek katılımdan bu partinin yararlanabileceği düşünülebilir.

* Yurtdışı oylar: Bu yeni etmende AKP avantajlı görünüyor. Bu özellikle dinsel örgütlenmenin derin köklere sahip olduğu Almanya için doğru. Orada sosyal demokratlara ve Yeşiller’e oy veren muhafazakar kitlelerin CHP’ye oy vermesi mümkün mü? Dışardaki Kürt oylarının HDP’ye yöneldiği anlaşılıyor. HDP’nin yüzde 10 barajını aşması açısından kritik bir rol oynayabilir.

* Suriyeliler: Savaştan kaçarak güney kentlerini dolduran Suriyeli göçmenlerden duyulan hoşnutsuzluk, bu durumun sorumlusu görülen AKP’den diğer partilere oy kaydırmışa benziyor.

* Seçim güvenliği: Özelikle Güneydoğu’da sorunlar çıkabilir. Ama asıl güvenlik sorunu seçim gecesi sayımlar sırasında ve sonrasında olacak. Yapılan araştırmalar bu konuda ciddi kaygıların olduğunu gösteriyor. Şu unutulmamalı: Sonuçlarla oynamak ateşle oynamaktır. Ne ise halimiz, o çıksın oyumuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar