Türbülans ve Fetret Devri

Türbülans, yani çalkantı… Karmaşık, düzensiz ve görünüşte hiçbir kurala uymayan hareket…

Fetret ise, kısaca; çöküş demek… Ama özünde iki peygamber ya da iki padişah dönemi arasında geçen süre olarak tanımlanıyor. 1402’de Yıldırım Beyazıd’ın Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşmesinden sonra, dört oğlu arasında başlayan kavgalar dönemi de fetret dönemi.
Her iki sözcük ve olaylar AKP iktidarını anlatmak için cuk diye oturuyor.

‘Fetret Devri’ tam 600 yıl sonra (1402 ve 2002) ülkemizin içine düştüğü durumu anlatıyor.

*

Yazı biraz uzun olacak ama sıkalım dişimizi.
Günümüzde yaşanan ve her biri birer skandal niteliğindeki olayları sanal ortamdan (internet medyasından), gazete ve televizyonlardan anında öğreniyorsunuz.

Ama köşe yazıları bir çeşit ‘geleceğe mektup’ ve belge olduğu için, buralarda derli toplu yazmalıyız.
Son skandalları sıralayalım:

AKP’li bakanlar rüşvet ve yolsuzluğa karışıyor, haklarında savcılık soruşturmaları açılıyor, hükümet bunları kanunsuz biçimde engellemeye çalışıyor; bakanlar istifa ediyor, bakan çocuklarının ve işbirlikçi bir banka genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde milyonlarca dolar bulunuyor, Başbakan anında oğlunu arayıp evindeki paraları ‘sıfırlamasını’ söylüyor, bunun HTS kayıtları (yasal telefon kayıt bilgileri) manşetlere oturuyor; Başbakan seçim öncesi miting meydanlarında rakiplerini ve ‘birlikte paralel yürüdükleri’ Cemaat’i suçluyor…

Rüşvet ve yolsuzluk AKP döneminde kendi içlerinde o kadar ‘normalleşmiş’ ki, artık ‘rüşvet fantezileri’ oluşmuş:

“500 bin doların üzerine, gümüş tabak içinde çikolata koy da gönder!”
Koyan, ne ve kim olduğu tam olarak anlaşılamayan çok genç bir İranlı işadamı… Koyulmasını isteyen, istifa eden bir bakan!

Yani, 500 bin dolarlık rüşvet, üzerine çikolata koyulmadan tatsız oluyor!

*

Bu, rüşvet iddialarından yalnızca bir tanesi…
Evine para gönderildiği kayıtlara giren ve fezleke hazırlanan eski bakanın adı Egemen Bağış! Ama bağışı o yapmıyor, alıyor!
Tabii, iddiaya göre…

İddianın dışında ‘çok kesin’ bir başka şey var. Bu eski bakan, attığı ‘tweet’lerle, polisin gaz mermisi ile ölen 15 yaşındaki Berkin’in cenazesine katılanlara ‘Nekrofiller’ diyor. Yani, ‘ölü ile sevişenler’…
Meğerse, o sıralarda bu ‘dini bütün AKP’nin bakanı’; bırakın dini duyguları, dinin özü ile, ayetlerle alay eder imiş!..

Bu da ortaya saçıldı. Gazeteci Metehan Demir ile telefonda kakara - kikiri konuşuyor, Bakara Suresi için “Bakara -Makara”, “Bakara iyi makara” diyor.

“Dini değerleri aşağıladı” diye, sanatçı Fazıl Say’a dava açıp korkutan zihniyetin Kur’an’ı Kerim’le dalga geçmesinin özeti şöyle:

M. DEMİR: (Bağış’ın ayetli ‘tweet’ini okumuş) Güne nurla başladım, duayla başladım. Ve la entüm ma ağbüd.

AKP’Lİ BAĞIŞ: Oğlum ben her gün, her Cuma bir tane ayet sallıyorum! Google’a gir, Kuran’da atıyorum kardeşlik, Kuran’da nankörlük, Kuran’da bilmem ne diye search yap, hepsi çıkıyor. Oradan beğen, bir tane salla gitsin! Sabah 5’te çaktım bir tane…

M. DEMİR: Sabah uyanıp, Allah’ım Egemen Bağış’tan bir ayet inse de, ben de onu RT etsem deyip bekleyen 13 kişi de ‘RT’ etmiş!.. Her kim ki, Egemen Bağış’ı sevmez; Allah en kısa zamanda onun belasını verir, Bakara 159!
(Aydın Doğan’la bir toplantısından bahsediyor) Her kim ki Aydın Bey’in o zor gününde onun yanında olur, o Allah’tan her istediğini alır, Bakara 165! Bu Bakara iyi ya.

AKP’Lİ BAĞIŞ: Makara iyi!

*

AKP’li Başbakan Erdoğan 12 yıldır mağduriyet ve din edebiyatı yapıyor: “Benim başörtülü bacama…”
Oysa, bir iki gün önce başörtülü önemli bir aydını, Hidayet Şefkatli Tuksal’ı işten attırdığı ortaya çıktı!
Merak ediyorum. AKP’nin 12 yıllık türbülanslı uygulamaları sonucu milletin ne kadarı dinden soğudu, ne kadarı dinden çıktı?

*

Bir başka gelişme de, Hükümet ile Cemaat arasındaki kavga.
Ergenekon, Balyoz, OdaTV ve benzeri davalarda hükümetin savunması “Cemaat yaptı, paralel devlet yaptı” biçiminde.

Oysa eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yalmazer, önceki gün açıkladı: “İlker Başbuğ’un ‘mutlaka tutuklanması’ emrini Başbakan verdi! Başbakandan izinsiz hiçbir operasyon yapılmamıştır.”
Fethullah Gülen de devam eden demecinde, “Taraftarlarına ‘Askere diz çöktürdük’ diyenler, subaylara biz değil, Cemaat yaptı’ dediler“ diyor.

Başbakan miting meydanından soruyor: Hoca mısın, istihbarat şefi misin?”
Onlar da biliyor ama söyleyemiyor. Bir ülkenin genelkurmayını, ordusunu, generallerini, başbakanını, bakanlarını, ailelerini, tuvaletteki konuşmalarına varıncaya kadar dinleyen ‘güç’; bir tarikat, bir cemaat, bir topluluk olamaz.

Olsa olsa tüm dünyayı denetleyen bir devlet olur: ABD!
Ama AKP, bir türlü ABD’yi suçlayamıyor ve kolayına kaçıyor.
Yani; eşeğini dövemiyor, semerini dövüyor!

*

Bilimsel açıklamalarla bitireyim. Bilim kitapları uyku hakkında hayvanlarla ilgili şu bilgileri veriyor:
“İnekler ayakta uyurlar ama sadece yatarken rüya görürler”.
“Balinalar ve yunuslar uyurken yüzmek ve nefes almak zorundadırlar. Bu yüzden, belli bir zamanda beyinlerinin sadece yarısı uyuyakalır”.

Yani, beyinleri tümüyle hiçbir zaman uykuya dalmıyor!
Ya insanlar?

*

GÜNÜN SÖZÜ: Sanma ki, dert sadece sende var; Sendeki derdi nimet sayanlar da var. - MEVLANA

Önceki ve Sonraki Yazılar