Seçimler ve sonrası

Seçimlerden beş gün sonra yeni ne söylenebilir? "Yeni" olmasa da, bizim ne diyeceğimizin eğer bir önemi varsa, birkaç saptama yapalım.

* "AKP'den kurtulma" bu seçimlerin temel güdüsüydü; sonuca ulaşması çok önemlidir. 2013 Haziranında denenen, 2015 Haziranında sandıkla gerçekleşti. Millet, barışçı yolla, bir diktatörlük inşasına dur dedi. Tarihe geçecektir.

* AKP'nin üç seçimdir avantaja çevirdiği yüksek seçim barajı bu defa, çekirge misali, kendisini iktidardan etti. Baraj bu kadar yüksek olmasa, HDP'nin barajı aşması için bu kadar yüklenme olmazdı.

* Erdoğan'ın her türlü anayasal ve yasal kuralı çiğneyerek meydanlarda dehşet saçması, kitleleri Erdoğan felaketinden kurtulmaya koşullandırdı. Bazı medya kuruluşları da HDP'ye oy kayışına katkı yaptı. Alevilerin, henüz tali kalmakla birlikte, ikinci adres olarak HDP'yi görmeye başlamaları da not edilmeli.

* Gezinin en büyük mirasçısı, Gezi'ye karşı çıkan ve direnişe anlamlı bir kitlesel katkı vermeyen BDP/HDP hareketi oldu. Bunun böyle gelişmesinde, solun kitlesel partisi CHP'nin bu toplumsal kırılmayı doğru değerlendirememesi, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP'nin önerdiği simayı ortak aday olarak çıkarması ve sonuçta HDP'nin genç liderinin sıçrama yapmasını kolaylaştırması önemli bir rol oynadı. Sosyalist solun da Haziran direnişini örgütleme konusunda zaaflar taşıması ve gecikerek oluşturulan Birleşik Haziran Hareketi'nin bileşenlerinin önemli bir bölümünün de son iki seçimde HDP'yi desteklemek dışında bir seçenek geliştirememesi de etkili oldu.

* Son dört yıldır ekonominin durgunluk düzeylerinde seyretmesi de, AKP'nin kısmi güç kaybını zorlayan önemli bir nedendi. AKP'nin "başarı öyküsü", aşırı borçlandırılan ve sosyal hakları iğreti kalan kitlelerin refah kayıpları üzerinden de aşınıyordu. Yolsuzluk ekonomisi, yargıdaki keyfilikler, dış politikadaki rezaletler, çözüm sürecindeki savrulmalar, önemli bir güven erozyonu yaratmıştı. Asıl sorgulanması gereken, AKP'nin bütün bunlara rağmen hala yüzde 40'larda tutunabilmesi, muhalefetin seçenek oluşturmadaki yetersizliğidir.

* Seçimlerde iddiasının çok gerisine düşmekle kalmayıp, 2011 seçim skorunun da 1 puan gerisine düşen CHP de bu seçimin kısmen başarısız bir figürü oldu. Programının bazı unsurları kitlelere ulaşabilmesine rağmen iyi bir seçim sonucu elde edememesini, sadece HDP'ye kaptırılan yaklaşık 2 puanlık bir oya bağlamamak gerekir (aldığı oyun 2 puan üstü başarı sayılabilir miydi?).

***

Gelelim seçim sonrasının senaryolarına. Önce bir uyarı: İdeolojik duruşunu sağlam tutmayan partilerde, parti yöneticilerinin kişisel ihtirasları, kariyer ve diğer hesapları, partinin orta-uzun vadeli çıkarlarının önüne geçebilir. Böyle durumlarda, kendileri için başbakan yardımcılığı, bakanlık vb. pozisyonları hayal edenler, partinin politikasını ve olası ittifaklarını doğru yörüngeden saptırabilirler.

Kişisel hesaplara bazen iç ve dış güç odaklarının telkinleri de eklenebilir. Nitekim bu telkinler henüz seçim gecesinden itibaren ortaya çıkmaya başladı. Dıştan ve içten bastırılan "seçenek", AKP-CHP Hükümetidir. Bunun, güncel Almanya örneği veya 1991'in DYP-SHP koalisyonları üzerinden gerekçelendirilmeye çalışılması ise tam bir ironidir. Ortada bir merkez sağ parti yoktur ki benzetme yerine otursun. 1973'ün CHP-MSP Hükümeti de örnek olamaz, çünkü orada hakim güç CHP'dir ve MSP'nin kirli bir hükümet mazisi yoktur.

Bugün ortada, CHP'nin kurucusu olduğu laik ve bağımsızlıkçı Cumhuriyet rejimini tuzla buz ederek yerine din temelli otokratik bir rejim kurma heveslileri vardır. Başkanlık hevesinin yenilmiş olması niyetleri değiştirmez. Üstelik 13 yıldır iktidarda olan bu parti, yolsuzluklarla ve hesabı sorulmamış cinayetlerle kirlenmiş bir partidir. Suriye'de sebep olduğu kitlesel kıyımlar cabasıdır. Şimdi bunu yıkayıp toplumun karşısına yeniden meşrulaştırarak çıkarmak merkez-sol bir partinin işi olabilir mi? Bu seçenek CHP'nin yıkımı olur ve hangi koalisyon şartını kabul ettirmiş olursa olsun, bir daha belini doğrultamaz.

Bu bağlamda Çarşamba günü Erdoğan-Baykal buluşması büyük bir hata olmuştur. Kılıçdaroğlu'nun buna onay vermesi de. Seçim sürecinin Anayasa tanımaz faulcü oyuncusuna inisiyatif tanıyarak yeniden kendi görev tanımı dışında oyuna girmesini sağlamak, ana muhalefet partisini bir tutarsızlık açmazına sokmuştur.

Seçmenin büyük bölümünün AKP'ye ve Erdoğan'a kırmızı kart gösterdiği bu seçimlerden sonra CHP, ancak kendi öncülüğünde kurulacak ve AKP döneminden hesap sorabilecek bir koalisyonda yer alabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar