Şeksipiyer

  Bazı deliler halkların zenginliğidir. İnsanlar onlarla övünür, öykülerini dilden dile  yıllarca, asırlarca naklederler. Öyle ki çoğu zaman hikâyenin son şeklinin  o ''deli'' ile hiç bir ilgisi kalmaz.    Almanların ünlü Baron Von Münchhausen'i, maceraları dünya edebiyatında yer almış bir delidir.    Halife Harun El Reşid'in nedimi (bazı yerlerde kardeşi olduğunu da okumuştum) Behlül-ü Dâna halifeye verdiği öğütlerle, her biri çok değerli kıssaları ile Arap-İslam âlemine değerler katmış bir ''deli'' (ya da veli) diye bilinir.      Bizim Neyzen Tevfik'imiz, yaşamının bir bölümünü -eski adı ile- tımarhanede geçirmiş ama bundan hiç gocunmayan bir bağımlı, ''deli'' diye bilinir.    Ünlü ressamımız Fikret Mualla gene delilik hikâyeleri ile ünlü bir dâhi sanatçıdır.   Allah toplumlardan böyle delileri eksik etmesin.    Bizim halkımız delilerini sever. Tunceli halkı ünlü delisi Seyit Hüseyin'in (Şewuşen) heykelini kentin tam ortasına dikmiştir. Bu halkın inceliğinin, zarafetinin ve farklı olana anlayışla, güzel duygularla bakışının bir simgesidir.    Rahmetli babam ''deliler üçe ayrılır'' derdi. ''Deli, zırdeli, hınzır deli''      Bizim övgülerimiz, büyük Erasmus gibi, sadece ''deli''leredir.    Ne yazık ki son yıllarda o sevimli, o bilge deliler kalmadı. Ortalığı ne dediği, niçin dediği, ne yaptığı, neden yaptığı anlaşılmayan ''zırdeliler'' ve ne yaptığını gayet iyi bilen, toplumu, insanları akıl dışı, mantık dışı şeylere yönlendirmek amacını güden ''hınzır deliler'' doldurdu.   Bu hınzır deliler nedense hep İslami figürleri kullanıyor, İslam şeriatı adına konuşuyor, yazıyor; söyledikleri, yazdıkları ile normal insanları adeta delirtiyorlar.    Kimi ''6 yaşındaki kızla evlenilir'' diyor. Kimi ''erkek ölmüş eşiyle cinsel ilişki kurabilir'' diyor. Kimi ''danışman'' oluyor, Tayyip Bey'i kandırıp (O da kolayca kanıyor canım) ''Küba'da cami var. Amerika'yı Müslümanlar keşfetti dedirtiyor. Kimi de kafasına fes takıp ''Şekspir Müslümandı. Adı da Şeyh Pir'' idi diyor.    Eski zamanlarda basılmış bir tiyatro afişi görmüştüm. Oyunun adı ''Arabın İntikamı'' (Othello) yazıyordu. Yazan ''Şeksipiyer'' olarak kaydedilmişti. Şekspir'in adını Şeksipiyer olarak çeviren mütercimin, Othello'yu çevirisinde ne hâle getirmiş olabileceğini pek merak etmiştim doğrusu. Ama bir gün o büyük yazarın ''Şeyh Pir'' olarak da anılabileceğini rüyamda görsem inanmazdım.    Allah ulvi delilerimizi bize bağışlasın. Zır delilerimizi doktorlara, hınzır delileri de lâyık oldukları yerlerde istirahate göndersin inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar