Seller karşısında insan aklı

Doğada yaşayan bir hayvan ile insanın bir farkı vardır. Hayvan yaşadığı doğayı büyük ölçüde veri kabul eder. İstisna kabul edilecek bazı durumlar da yok değil. Örneğin kunduzlar derelerin önüne çalı, çırpı ve odunlar getirerek bentler yaparak yaşadıkları ortamı az çok değiştirebilir. Hayvanlar bunun daha da ötesine geçemiyorlar. Bir geyik yaşadığı orman yok edilirken elinden hiçbir şey gelmez. En fazla başka bir yere göç etmeye çalışır. İnsan ise hayvanlardan farklı olarak çevresini değiştirebilir, çünkü aklı vardır. Ancak ne yazık ki son altı bin yıldır insanlar doğayı nerede ise bir düşman olarak düşünüyorlar. Ondan önce insan kendini doğanın bir parçası olarak kabul ediyordu. Sanayileşme ile doğayı yok etme olağanüstü boyutlara ulaştı. Küresel iklim değişikliği adeta bütün bir dünyayı yok edecekken, insanlar, devletler büyük ölçüde bunu seyrediyor. Sıradan insan bu konu hakkında düşünmek istemiyor. Bunu uzmanlara bırakıyor. Ancak daha sonra onları da dinlemiyor. O zaman bu insanların hayvanlardan ne farkı kalıyor.

Karadeniz’de seller büyük bir felaketin sadece ön uyarısı. Karadeniz’de dağlarda iş makinaları HES’ler yapıyor, doğanın altını üstüne getiriyor. Dere yataklarına siteler, evler yapılıyor. Halka “elektriğe, yola, konutlara ihtiyacımız var” deniyor. HES’lerle aslında doğanın ve köylülerin hakkı olan su onlardan çalınıyor. Yıllarca “su akar, Türk bakar” dendi. Hâlbuki o su boşa akmıyordu. Doğayı ve onunla uyum içinde yaşayan halkı besliyordu. Bu kesilince her şey değişti. Dağlar kelleşti, yara gibi oldu. Aşırı yağışı doğa ememiyor ve kusuyor.

Şüphesiz aşırı yağışlara neden olan küresel iklim değişikliği çok önemli. Bu bile kamu kuruluşları tarafından küresel ısınma diye anlaşıldı ve çare olarak barajların yapımı vb. ele alındı.

Köylerin yakınlarından akan derelerin içi pet şişeler ve naylon torba atıkları ile doldu. Örneğin belediyeler ve merkezi yönetim bir karar alarak öncelikle plastik şişelere depozitoyu zorunlu kılsalar. Plastik torbalar marketlerde bedava verilmese para ile satılsa. Avrupa’da bu uygulanıyor. Bir pet şişe depozitesi 50 kuruş olsa ve naylon torba 25 kuruşa satılsa çok iyi olur. Bir ayda bu kötü görüntüler ortadan kalkar. Bunların yeterli olmadığı açık şüphesiz.

Kökten çözüm için önce insanın doğanın bir parçası olduğunu ve onunla uyum içinde yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Doğaya rakip veya düşman gibi bakmayacak insanı oluşturmak en önemlisi. Bu konu altı bin yıldır insanlığın önünde çözemediği bir sorun. İlkel dediğimiz insanlar bizlerden çok daha uygardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar