Şeytanla yatağa girdiniz

Türk lirası döviz karşısında değer kaybettikçe yandaş medya “dış güçler Türkiye’ye diz çöktürmek istiyor. Reyis diz çökmez” diye yayın yapıyor. İyi de bu dış güçler denilen vahşi kapitalizme ülkenin iliğini kemiğini sömürmesi için memlekette alan açan kim?
Şu anda bankacılık sektöründe yabancı payı yüzde 50’ye yakın. Adını bile telaffuz edemediğimiz yabancı bankalara sokaktaki bakkalımız, KOBİ’lerimiz, fabrikalarımız hatta ev, araba kredisi alan bizler dâhil hepimiz borçluyuz. Peki, bankacılık sektöründe yabancı payı geçtiğimiz yıllarda nasıldı? Çok geriye gitmeye gerek yok. Borsa dâhil Türkiye’de bankacılık sisteminde yabancı payı 2006’da yüzde 16’ydı. Yıl yıl yabancı payı yükselerek 2018’de yüzde 50’ye dayandı. Sigortacılık sektörü de farklı değil. Özelleştirmeleri, yabancı kartellere satılan dev Türk firmalarını saymıyorum bile. Ülkeyi emperyalizmin acımasız dişlilerinin arasına itmişsiniz, şimdi kalkıp “dış güçler” masalı anlatıyorsunuz.
Şeytanla yatağa giren çarpılıp çıkar, dışarıda aradığınız düşman aslında yatağınızda. Üstelik şeytanı yatağınıza, koynunuza davet eden bizzat kendinizsiniz.

Truva atı hesapları

24 Haziran seçimine doğru son düzlüğe girdik artık. Başkanlık hesapları ikinci tura göre yapılıyor. Ya TBMM milletvekili hesabında neler oluyor? Meclis aritmetiği için “Truva atları” da hesaba katılıyor biliyor musunuz? Erdoğan’ın başkanlık seçimini kazanması ama mecliste hedeflediği rakama ulaşamaması durumunda başka partilerde listelere girmiş 20 kişilik bir Truva atı kontenjanını planlayıp seçim sonucunu beklediği kulaktan kulağa fısıldanıyor. Truva atlarının gerekçesi bile ezberletilmiş; “ülkenin zor durumunda görev almak vatana, millete borcumuzdur. Türkiye’nin istikrarı için, kaostan çıkması için bu adımı atıyoruz”
Seçim sonucuna göre hareket edecek Truva atlarını dikkatle izleyeceğiz.

Çaldırmazsanız çalamazlar

Ne diyor, AKP’li mahalle başkanları toplantısında Erdoğan; “Herkesten önce bizim sandık görevlimiz okula giderse ve müşahit takviyesiyle sandık kurulunda çoğunluğu alırsa İstanbul’da başlamadan işi bitirmiş oluruz”…
Aslında başlamadan bitecek derken meramını anlatmış oluyor Cumhurbaşkanı. Bir seçim başlamadan nasıl biter? Listeye, sandığa, oy pusulasına, mühüre, sayıma, birleştirme tutanağına hatta seçmene müdahale ile başlamadan biter. Erdoğan’ın gizlice kaydedilen bu konuşmasında HDP’nin baraj altı kalmasıyla ilgili cümlesi ön plana çıktı, Asıl önemli vurgu arka planda kaldı. Sözün özü bu seçimde yine deneyecekler. Muhalefet partilerine düşen ise oyumuza sahip çıkmaktır. Biz oyumuzu size emanet ediyoruz. Bu oyu namusunuz gibi koruyup irademizi seçim sonucuna yansıtmak da sizin namus borcunuzdur. Oyumuza sahip çıkın. Çaldırmayın!

Bayram ikramiyesi “ince”liği

AKP tüm devlet olanaklarını kullanarak bir kampanya dönemi geçiriyor. Bakanlar bile devlet kesesinden masrafı karşılanan özel uçaklarla şehir şehir geziyor. Üstüne bir de belediye olanaklarını ekleyin. AKP para içinde yüzüyor, diğerleri ise miting platformu parasını denkleştirmek için bağış topluyor. İnce’nin, Akşener’in avucuna sıkıştırılan çeyrek altınları, 50 liraları görüp duygulanmamak mümkün mü? Gelin şöyle bir kampanya yapalım. AKP’nin seçim rüşveti olarak dağıttığı bayram ikramiyeleri var ya; o paraya ihtiyacı olan anasının ak sütü gibi helaldir, harcasın. Ama hali vakti yerinde milyonlarca emekli var. Gelin ikramiyelerin yarısını İnce ve Akşener’e bağış yapalım, AKP’nin seçim rüşvetini AKP’ye karşı kullanalım.
Akşener partisinin genel başkanı, partid sözü geçiyor. İnce’nin durumu farklı. Partide seveni de var sevmeyeni de. El yordamıyla, eş, dost, yurttaş yardımıyla yürütüyor kampanyasını. Ne anlatmak istediğim aslında gayet net. Artık seçime sayılı günler kaldı. Gün dayanışma günü, yardımlaşma günü. Haydi, bir İnce’lik yapalım, işi kolay kılalım. 

Önceki ve Sonraki Yazılar