Sihirli değnek

Artık başka bir dünyadayız.
Bilişim sihirli bir değnek gibi, dokunduğu
her şeyi değiştiriyor.
Esas bizi değiştiriyor, öğreniyoruz
Oturduğumuz yerden küçük bir telefon ekranında her istediğimizi alıp satıyoruz, bankacılık işlemi yapıyoruz, uzaklardaki bahçemizi suluyoruz, uçak, tren bileti alıyoruz, oyun oynuyoruz, dünyadaki bütün bilgilere ulaşabiliyoruz.
Saymakla bitecek gibi olmayan binlerce iş yapabiliyoruz.
Dünya bilişim ile yönetiliyor, artık savaşlarda siber olacak.
12 yaşındaki çocukların insansız hava araçlarını daha iyi kullandığı bile saptanmış.
Zaten bu tabletler, bizim yaramaz, koşuşturan çocukların hızını kesti.
Lokantaya, kafeye getirdikleri minik bebeklerin önüne bir tablet koyuyorlar 4 saat ufaklık uyuşmuş vaziyette önünden kalkamıyor.
Uzmanlar, bahçeye, sokağa çıkmayan çocuğun sağlıksız olduğunu söylese de, artık tablet ve cep telefonu ile doğan bu bebelerin 12 yaşına gelince insansız hava aracı kullanmasına da engel olamıyorsunuz.
Dua edelim de, silahlı olmayan drone'ları kullansınlar.
Ferit Melen İlkokulu Van’da, özellikle ilkokul 4-5 sınıf öğrencileri için bir briç programı geliştirmeye çalışmıştık.
Masaüstü bilgisayarlara briç programı yüklemek kolaydı fakat öğretmenleri briç hocası olarak yerleşmekte sıkıntı çektik.
Milli eğitim de bu programı bir kâğıt oyununu çocuklara alıştırmak gibi gördü ve akıllı tahta alacağız diye bizi oyaladı.
Biz de briç hocası bulmakta zorlandık, gönüllü kuruluşlar da pek sıcak bakmadı projeye.
Biz dünyayı yeniden keşfetmiyoruz, artık briç, satranç dünyadaki nerede ise eğitimde ileri ülkelerin hepsinin ilkokul programlarında var.
Dünyada ortaokul mezunu gençler proje ve kod yazıyorlar.
Dünya sadece dönmüyor üreterek yüksek teknoloji ile mesafeler kat ediyor.
Biz de düşündük bunları ama beceremedik.
Günlerdir hatta aylardır tartıştıklarımıza ve gündemimize bakın.
Gerçekten sizin gündeminiz ne ise hayatınızda o oluyor. Aslında hayatınızın kalitesi gündeminizin ve uğraştığınız işlerin kalitesi ile aynı.
Türkiye'de nitelikli bir hayat süremememizin nedeni de bu. Günlük sorunları aşamayınca, gelecek için de program ve plan yapamıyorsunuz.
Özetle bilişim çağında, sanayi devrimi öncesi konuları tartışmak ne toplumu ne de bireyi ileriye götürüyor. Türkiye'de para ve mevki niteliksiz ellerde olduğu için, toplum kendi arkasından gelenin, önüne geçmek ihtiyacı duymuyor.
Beni yöneten bana yakın ama benden iyi değil, felsefesi rekabeti bitirdiği için kimse iyi olmak istemiyor, sadece yararlanmayı düşünüyor, yol yakınken küpü doldurmaya bakıyor.
Küp doldurmak cezalandırılmadığı, aksine pirim yaptığı içinde, benden sonrası tufan prensibi devreye giriyor.
Kendimi bildim bileli, aynı olaylar nerede ise her 10 yılda bir tekrarlanıyor.
Dalgalar küçük başlıyor sonra büyüyor, şiddetlendiği zaman bir kaç kişi batıyor.
Yine de esas kadro devam ediyor küpler ise artıyor veya el değiştiriyor.
Lafı dolaştırmadan gelelim işin aslına, günlerce ABD'deki Zarrab olayına kilitlenmenin bir faydası olacak mı bizlere?
Sanki yeni bir olaymış gibi, yıllardır tekrarını görmemişiz gibi.
Sanki açıkladıklarını bilmiyormuşuz hatta çoğuna alet olmamışız gibi...
Siz bana bir söyleyin, Cumhuriyetten bu güne kaç kişi yolsuzluktan yargılanmış ve kaç kişi hüküm giymiş?
Etrafınıza bir bakın kaç kişi maaşını biriktirmiş de zengin olmuş, kaç işadamı gerçekten emeği ile servet sahibi olmuş?
Mutlaka vardır da kaç kişi diye soruyorum.
Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti Türkiye ne zaman olursa, işte o zaman.
Belki bu dediklerimiz olur.
Ülkede emekten kazanmak alın teri ile kazanmak yerine vurgunla kazanmak ve her şeyi kullanarak, bir de bunu kendinde hak gibi görmek moda olmuş.
Ben hizmet ediyorum, karşılığını bana vermeleri gerekir.
Bunu verecek halkın ağzına da bir ufak bal çalarsınız olur biter.
Cumhuriyeti kuranlar, böyle düşünmemiş, sadece siyasi yapıyı değil, insan ahlakını da en yükseklerde tutmayı başarmış.
Batı'ya dönmenin de nedeni böylece açığa kavuşuyor, ahlaki değerleri korumak.
Dünya nerelerde ve neler konuşurken, bilgi çağında iken biz neredeyiz pek bilmiyorum ama bir sürü insan çabalasa da çok arkalardayız diye düşünüyorum. Peki, ne yapmamız gerek, herhalde sanayi devriminden kalma eğitim modelini elektronik çağa getirmemiz lazım.
Bunun içinde her birimdeki vasat insanları başımızdan atarak nitelikli ve çağı yakalamış kuşakları iktidara taşımamız lazım.
İktidar derken sadece siyasi iktidardan söz etmediğimi herhalde anlıyorsunuzdur.
Bilişim teknolojisi ile büyümüş gençlerin, bizleri değiştireceğini umut edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar