Şiir mi dediniz?

Kimi “aşırı sanatseverler”de şöyle bir yönelim var; ne olursa olsun sanat olsun. Sanatın sağı solu olmaz, sanat olsun... Gerçekten meseleye böyle mi bakmalı, “ne olursa olsun sanat mı olsun?”, pek emin değilim.

Sanat dediğimiz şey, erdemi ve insanın hayat karşısındaki kırılganlıklarını, acılarını ve hayatın bütün kötülüklerini estetize etmek ve hayatı yaşanır kılabilmek için değil midir? Sözgelimi şiir, ilk söz söylendiği günden bugüne, insandaki isyan ve direnişi her koşul altında kutsamadı mı? Her koşul altında boyun eğmemeyi, her tür iktidar karşısında dik durmayı öğütlemedi mi? Her yenilgiden ya da aşk yıkıntısından sonra yaraları sarmak için çaba harcamadı mı? Bu uğurda kaç şairin derisini yüzdüler, kaçını astılar, kaçını dara çektiler, kaçını giyotinle kestiler, bileniniz var mı?

Zalimi, kan dökücüyü yücelten bir sanat olabilir mi? IŞİD’in, Taliban’ın, Boko Haram’ın yaptıkları, salt kutsal bir kitabı referans alıyor diye kutsanabilir mi? Bunların sözde liderleri şiirin sesi ile yüceltilebilir mi?
Bir kerre dahi olsa, iktidarın çanağını yalamış bir insandan şair olamaz, çünkü şiirin varoluşuna ihanet etmiştir artık o çanağı yalayan kişi. Bunun için ki “muhafazakar” geleneklerin şairi olmuyor, olamıyor. Şiir yaşadığı çağın ışığına yürür, bunun için her zaman haksızlığa başkaldırır. Muhafazadan yana olan, güneşi balçıkla sıvar, ışığa karşı savaşır.

Şiir, aklın ve sezginin dokunduklarını söyler, gözüyle gördüklerini kutsar; insana ve doğaya, geleceğe inanır. Muhafazadan yana olanlar bütün bunları araç sayar, cennete kapağı atabilmenin bir aracı. “Sanat yaparken” bütün referanslarını “kutsal olana” yapmalarının nedeni de budur.

Bütün bunları bana düşündürense bir gazete haberidir. Bu gazete haberi diyor ki; “Hikmetyar’a övgüler düzen Cahit Zarifoğlu, Türkçe dersi taslak müfredatına girdi.” Türkçe dersi taslak müfredatına girmek, sanırım, önümüzdeki ders yıllarında çocukların ders olarak okuması anlamına geliyor.
Cahit Zarifoğlu, İslami kesim içinde şiiri koklayabilmiş ender şairlerden biri olması nedeniyle, bende her zaman bir önkabûl oluşturmuştu. Şimdiyse böylesi şiirlerle gündeme geliyor.

Peki o zaman Cahit Zarifoğlu gerçekten şair midir? Ötekinin, kendi dininden olmayanın öldürülmesini savunan ve bunu çocuklara öğretmek için şiirler yazan birisi, hiç kimse kusura bakmasın, şiir ırmağında bırakın yıkanmayı, kıyısından geçemez... Sanatsal göndermelerini yalnızca “kutsallık” üstünden yapanlar, bir yüce ırk yahut din uğruna, öldürmeyi savunanlar, bunun için “şiir” üretemez, dolayısıyla “şair” de olamazlar.

Şu şiir olduğu savlanan metni, küçücük çocuklarımıza okutacakmış Milleti Eskiyetaşıma Bakanlığı (MEB): “Adı Gülbeddin Hikmetyar, liderimiz bizim/ Allah adıyla konuşur, Allah için savaşır en önde/ Ona zor değil kafasını kırmak zalimlerin, daha çocukken başladı bu işe/ Az yer, az uyur, örgütleyicidir, azimli gerçekçidir/ Seviyoruz tüm ülke gibi biz küçük mücahitler de onu.”

Hikmetyar’ın kim olduğunu hepiniz biliyorsunuzdur. “Hizbi İslami” adlı örgütün lideri. Afganistan’a şeriatı getirmek için savaşan bir baş mücahit… İktidar olduğu kısa dönemde radyoları, televizyonları, müziği, sinemayı, kadının hayat içinde oluşunu, kitabı, hani neredeyse dünyalı her şeyi yasaklayan bir şeriat savaşçısı… Ve yine hatırlarsınız o zamanki Başbakan bay RTE’nin, dizinin dibinde fotoğraf çektirdiği “din büyüğü, ulema...”
Mücahit, yaygın kullanımı ve anlamıyla Allah ve din adına savaşanlara verilen bir addır… Kendisini Allah’ın savaşçısı sanan kimi insanların, ülkemizde şairlere neler yaptığını unuttuk mu, çok mu zaman geçti aradan? Sezgisinde şiirin kırıntısı olan insanlar, şairlerin her zaman zulme uğratıldığı böylesi yapıları savunamazlar. Ayrıca Hizbi İslami’nin şairlere neler yaptığı dünyaca malumken...

Neyse bırakıyorum şimdilik bunları ve bir aydınlanma şairi; Attilâ İlhan’ın 90. doğum gününde İzmir Karşıyaka Belediyesi’nce verilen ödülleri anımsıyorum. Yine bu sayfada ayrıntısını bulacağınız ödüllerin töreni coşkuyla geçti, ödülün sahipleri; Hıdır Işık ve Serap Aslı Araklı’yı bir kez daha kutluyor, Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar’a çağdaş şiirimize katkısından ötürü teşekkür ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar