Belediyeler tarım ve çevre için neler yapabilir?

Yerel yönetim seçimleri genel seçim havasında geçecek gibi görünüyor. Ancak kanımca, yerel yönetimle ilgili sorunlara hiç değinmeyecek olan partilerin halkı çok hafife almış olacağını düşünüyorum. Bu nedenle, adayların ve partilerinin yerel konularla ilgili düşünceler üretmeleri ve bunları halkla paylaşmaları yararlı olacaktır. Yeni çıkan ‘Büyükşehir Yasası’yla, belediyelerin artık kırsal alanlarla ve tarımla ilgili sorumlulukları artmış bulunuyor. Belediyeler tarım ve çevre konularında neler yapabilir? Kısaca şöyle sıralanabilir:

1) Belediyeler çeşitli semtlerde sadece köylülerin katılacağı köylü pazarları açabilir. Buraya birlikte, ürün getirmelerini kolaylaştırmak üzere çiftçileri örgütleyebilir, ürünlerin taşınmasına yardımcı olabilir. İzmir’de Seferihisar Belediyesi bu konuda başarılı çalışmalar yapıyor. Bunlardan bazıları hafta sonunda kentlilerin iyi vakit geçirdikleri, yöresel yemekleri yediği yerler haline de dönüşebiliyor. AVM’ler yerine burada vakit geçirmek çok daha yararlı oluyor. Organik pazarlar da sorunları giderilerek yaygınlaştırılabilir.
2) Kentlilerin sık kullandığı yollar üzerinde olan bazı köylerde köy pazarları kurulabilir. Bunlar bütün bir köyün ekonomik yapısını derinden etkiliyor. Ürün çeşitleniyor. Kadınlar ekmek yapıp satmaya başlıyorlar. İzmir’de Bademler köyü bu konuda güzel bir örnek.
3) Belediyeler çiftçilerin ekolojik üretim yapmaları için yayın, eğitim çalışmaları yapabilir, projeler hazırlayabilir.
4. Kooperatiflerden ürün satın alarak kooperatifçiliği destekleyebilir. İzmir Belediyesi kooperatiflerden parklar vb için süs bitkisi, evlerde ilkokul öncesi çocuklara dağıtmak üzere süt alıyor.
5) Evsel atıkları, Almanya’da yapıldığı gibi, kaynağında ayrıştırarak geri dönüşüme gitmesi için çabalayabilir. Buralardan ve pazar yerlerinden toplanan organik atıklar kompost veya solucan gübresi yapılarak değerlendirilebilir. Almanya’da olduğu gibi, ayrıştırma işlemlerini gerektiği gibi yapan apartman veya sitelerden daha az vergi alınabilir. Yapmayanlardan daha çok alınabilir.
6) Tüketim kooperatifleri ve topluluk destekli tarım grupları (ekolojik üretim yapan çiftçilerden doğrudan ürün alan kentli gruplar) desteklenebilir. Böylelikle temiz ve makul fiyatlı ürünler vatandaşa ulaşır, çevre bilinci yükselir.
7) Termik santraller değil, ekolojik bir şekilde elektrik üreten dağıtık sistemler konusunda projeler hazırlanabilir veya desteklenebilir.
8) Ambalajlı sular yerine, musluklardan içilecek nitelikte su dağıtımı sağlanabilir.
9) İsteyen her kentlinin kent bahçeciliği yapabilmesi için, kent içinde veya kenarındaki yeşil alanlar korunabilir, düzenlenebilir; gerekli altyapı belediyelerce sağlanabilir.
10) Restoranlarda sağlığa zararlı maddelerin (örneğin trans yağlar) kullanımları yasaklanabilir.
11) Belli bir düzeye kadar suyun bedava olması, bu düzeyi geçen bütün tüketimin daha yüksek bir fiyatla bedellendirilmesi gibi, hem su tasarrufu sağlayan hem de yoksulları koruyan fiyatlandırma sistemleri benimsenebilir. Dikili Belediyesi bunu başarı ile yapmış idi.
12) Bütün mahalle ve semtlerde ve köylerde halk kurulları kurarak ‘katılımcı bütçeleme’ denilen sisteme geçilebilir. Bu sistem Brezilya’da Porto Allegro’da, Avrupa’da da örneğin Fransa’da ve bir zamanlar Ordu’nun Fatsa İlçesi’nde hayata geçirilmişti. Yatırımlar halk tarafından tartışılır, belediye uzmanları destek verir, yatırımlarda yolsuzluk olmaz.
Genel politika şüphesiz halkı ilgilendiriyor. Ancak bu gibi yerel konularla da ilgililer.  Halkı hafife almayalım. Aptal yerine koymayalım. Sonra pişman olmayalım.


Önceki ve Sonraki Yazılar