'Sır küpü'nün 'tükenmişlik' sendromu (mu?)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kolombiya’ya giderken uçakta Hakan Fidan’ın istifasına ilişki son derece çarpıcı açıklamalar yaptı.
MİT’in sıradan bir kurum olmadığını vurguladı, “özel temsilcimi, sır küpümü MİT’in başına getirdim” dedi. Fidan’ın “milletvekili ya da ötesinde planlar yapabileceğini” söyleyen Erdoğan, sitemini şöyle dile getirdi:
“...Ona belki bu tür bazı vaatlerde bulunulmuş olabilir, orasını bilemem. Dolayısıyla doğru bulmuyorum ama kendileri artık yorulduklarını söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek maalesef böyle bir adım atmayı uygun buldular ve bu adımı attılar.”

***

Cumhurbaşkanı uçakta gazetecilere içini döküyor. Fidan ve Davutoğlu’na ısrar etmesine karşın Fidan’ın kendisini dinlemediğini, istifasını verdiğini söylüyor.
Erdoğan “sırdaşı” ve bir dönem özel temsilcisine “vaatlerde bulunulmuş olabileceğini” ima ediyor. Fidan’ın “yorgunluğunu” gerekçe gösterdiğinin altını özenle çiziyor.
Tek başına kalsa bile savaşa devam edeceğine dikkat çekip, “paralel yapıyla mücadele esnasında karşı karşıya kaldığı tabloyu doğru bulmadığını söylüyor.

***

Erdoğan bu sözlerinde samimi ise 12 yıllık iktidarı boyunca belki de ilk kez bu kadar keskin bir “yalnızlık” tablosu çiziyor. Başta “çözüm süreci ve paralel yapı ile mücadele” olmak üzere tek başına bırakılmaktan yakınıyor.
Bırakanlar kim acaba... Davutoğlu ve Hakan Fidan’ı mı kastediyor?
Oysa Erdoğan, Fidan’ı “sır küpü” olarak tanımlıyor. Bugüne kadar hiçbir Başbakan ve Cumhurbaşkanı MİT Müsteşarları için “sır küpüm” demedi.
Fidan’ın özel misyonu ve Erdoğan’ı yalnız bırakma biçimi bazı soruları akla getiriyor.

***

Bu sırlar nedir? Fidan, Erdoğan ile ilgili hangi sırlara sahiptir? Bunlar devlet sırı mıdır yoksa özel sırlar mıdır? Bir Başbakan/Cumhurbaşkanı ile devletin istihbarat kuruluşunun başındaki isim arasında ne tür sırlar olabilir?

Bir başka temel soru da şu: “ Devlet görevi yapan MİT müsteşarlarının ‘yorulma’ lüksü var mıdır? Hem de 40 yıla yakın süredir kan akan bir coğrafyada çözüm gibi önemli bir süreç yönetilirken, Türkiye Ortadoğu bataklığı, Suriye, Irak, IŞİD benzeri bölgesinde ağır sorularla boğuşurken etkili bir bürokrat “yorgunum ”diyerek çekilebilir mi?
Sır ise neden Erdoğan “Kal” dediği halde kalmadı? Ya da o sırlar mı Erdoğan’ı “sitemkar evet” noktasına getirdi? Çözüm süreci mi tehlikede? Fetullah Gülen’in iade mücadelesi mi sıkıntıya soktu Fidan’ı?
Ne tür bir baskı altında da ‘yorgunluğunu’ gerekçe gösteriyor? Ya da Erdoğan’ın artık yaşama geçirilemez istekleri mi Fidan’ı siyasete kapağı atarak, kaçıp kurtulmaya zorluyor?

***

Davutoğlu da Erdoğan’ın siteminden nasibini alıyor. Bakanlığı kastederek, “Fidan’a vaatlerde bulunmakla” itham ediyor. Başbakan Davutoğlu kendi açısından haklı sayılabilir. Beli ki o da seçimlerde başarı elde edip koltuğunu korumak istiyor. Erdoğan’ı 12 yıldır iktidara taşıyan, partinin omurgası sayılan 70’e yakın kıdemli ismin olmadığı bir ortamda seçimlere gidiyor.
Efkan Ala, Hakan Fidan gibi güçlü oyuncuları yanına çekerek kendi A takımını oluşturmayı, çekirdek ekibini kurarak etkili bir vitrinle seçmenin karşısına çıkmayı hedeflemesi son derece doğal. Belli ki bu amaçla istifa kararlılığındaki Fidan’a “Gel” demiş...

***

Ama Erdoğan belli ki aynı görüşü paylaşmıyor. Davutoğlu’na rakip muamelesi yapıp, en güvendiği adamı elinden almakla itham ediyor. Parti vitrininden çok iki temel mücadeleyi önceliyor. O yolda yalnızlaştığı korunaksız kaldığı izlenimi vererek tepkisini dışa vuruyor ama Fidan’ın neden yorulduğuna hiç değinmiyor.
Fidan’ın yaşadığı “Erdoğan yorgunluğu” mu? Erdoğan’ın taleplerinin artık karşılanamaz olması Fidan’ın kararlığına etkili olabilir mi?

***


Nedir sır küpünü çatlatan o yorgunluklar?
Fidan TİKA’dan MİT Müsteşarlığı’na kadar önemli görevler üstlendi. 2013’te Beyaz Saray’da ABD Başkanı Obama, Başkan Yardımcısı ve CIA Başkanı ile gerçekleşen yuvarlak masa toplantısında Erdoğan’ın yanı başında oturuyordu. ABD ile çıkarların farklılaşmasında ve uluslararası ilişkilerde özel misyon üstlendi.
Oslo görüşmelerini bizzat Erdoğan’ın “özel temsilcisi” sıfatı ile başlattı ve yürüttü. Çözüm Süreci’nin en önemli aktörü oldu, Erdoğan’ın talimatı ile Ankara-İmralı-Kandil hattında özel misyon üstlendi, ciddi riskler aldı. Öcalan ile temaslar yaparak önemli krizleri çözdü.
17 Aralık öncesinde Başbakan ve bakanlara yolsuzluklarla ilgili bir rapor sunarak dört bakana ilişkin rüşvet iddialarından haberdar etti.

***

Cemaatin MİT’e sızmasına engel oldu. Kendisine yönelik 7 Şubat operasyonuna karşı durdu.
17 ve 25 Aralık operasyonlarına “darbe” planı algısı yaratarak Erdoğan’a omuz verdi, paralel yapı ile mücadelede etkin rol aldı. Gülen’in sınır dışı edilerek iadesi konusunda perde arkasında temaslar gerçekleştirdi.

***

Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak önemli temaslar da yaptı. Katar Emirini alanda karşıladı. Hala sır ilişkiler geliştirerek, tarihe geçti. Yasin El kadı ile görüşmeler yaptığı da iddianamelere yansıdı.
Filistin ve Mavi Marmara kriz , Suriye Irak, IŞİD, Süleyman Şah Türbesi meselelerinde özel görevlere imza attı.
Yürüttüğü uluslararası faaliyetler nedeniyle bazı ülkelerin istihbarat servislerinin hedefi haline geldi.

***


Fidan’ın yorgunluğunun, siyasi dokunulmazlık kazanmak istemesinin nedeni 6 yıla sığan bu ağır bagaj mı?
Tüm bunlar beş bakanlığa bedel çok özel devlet görevini bırakması için gerekçe olabilir mi?
Ortaya çıkan son görüntü şimdilik “sır küpünün tükenmişlik sendromu” ve “Saray’da yalnız bırakılan adamın sitemi” izlenimini veriyor.
Ama şimdilik...
Başta MİT’in başına atanacak isim olmak üzere Erdoğan’ın önümüzdeki günlerdeki tutumu karanlıkta kalan bazı noktaları çok daha iyi kavramamıza yardımı olacak.
Bekleyip görelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar