Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Sıra muhalefette mi?

“Demokrasi tramvayı” ile de iktidar istasyonuna gelindi ve hatta yerleşildi bile. Başka tramvaya binme vakti geldiği düşünülüyor herhalde… Bazılarına konjonktür buna uygun görünüyor.

Hainlik ve teröristlik yapan birçok yol arkadaşlarının, pardon yolcuların büyük bir bölümü bürokrasi ve iş dünyası boyutunda en azından bir ölçüde tasfiye edildi.

Siyasi boyuttakilere henüz dokunulamıyor anlaşılan. Dokunulursa domino taşları devrilmeye başlar muhtemelen.

‘Millet başkanlık istiyor’ , “Millet İdam istiyor” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve iktidar yanlısı medya.

Peki, milletin ne istediğini nereden biliyorlar?

“Haddinizi bilin”!

Hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan istiyor!  

Yeter tabi!  Yoksa…

Zaten kırk kere söyleyince olurmuş!

CHP, Ana Muhalefet lideri, milletvekilleri ve Parti Meclisi üyelerini yayınladıkları bildirge için suç duyurusunda bulunuluyor.

CHP böyle bir “suç duyurusu”na pabuç bırakır mı?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu AKP yöneticilerini FETÖ ve PKK terörüne yardım-yataklıkla alenen suçladı ve hodri meydan bundan dolayı beni mahkemeye verin diyerek meydan okudu.

Gerçi kendine özgü yumuşak ve topluma saygısını kaybetmeden “mahkemeye verin beni rica ediyorum” diyerek.

Veremezler, çünkü AKP yöneticileri kendileri suçlu, dedi Kılıçdaroğlu.

Pekâlâ, 215 bin kişi yıllarca Bylock denilen gizli bir haberleşme sistemi kullanmış. İktidarın bundan haberi olmamış!

Toplumun yarısı da bunu yemiş gibi görünüyor. Veya umursamıyor! Böyleyse durum daha kötü.

2 kişinin gizli telefon görüşmesinden bile haberi olan iktidarın, 215.000 kişinin ByLock gizli haberleşmesinden haberdar olmaması, görevi ihmal bir yana, eğer haberi olmadığı kabul edilirse, bu iktidarın kendisine yaptığı ağır bir hakaret olmaz mı?

Hadi haberi olmadı iktidarın, en azından siyasi sorumluluğu olmaz mı?

Hukuk, yasama, yönetim, yargı, denetim, medya… Hepsi tek bir güçte birleşme yolunda. Fiilen en koyu başkanlık uygulanıyor da, haberimiz ni yok.

CHP ve bir kısım muhalefet direnç gösterme çabası içinde.

İktidar, 15 Temmuz gecesi çıktığı yola hızlanarak devam ediyor.

Farklı bir siyasi görüş ve alternatife yer ve müsamaha pek yok gibi.

Fetö terörizmine karşı başlatılan olağanüstü hal kapsam itibarıyla hızla genişletiliyor. Ve çağdaş batı ülkelerinden uzaklaşılıyor.

Anayasal sınırlar ve devlette temel değişimler kararnamelere kaldı.

Acaba, Fetö teröristleri yeterince paketlendi, şimdi sıra muhalefeti paketlemeye mi geldi ?

Başkanlık illa formel olarak da geçirilmek isteniyor.

Hâlbuki ben, onların yerine olsam, kesinlikle başkanlık falan istemem.

Hele anayasal sorumsuz Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken.

Ama ne yapalım istiyorlar!

Halk nasıl olsa medya yoluyla ikna edilir, olmadı  algı teknolojileri ile yönlendirilir, olmadı yine de itiraz edenler olursa onlar için de yeterince karakollar, savcılar var!

Özellikle tecavüz, bebek-çocuk  istismarı ve cinayetleri gibi yüz kızartıcı en adi suç ve suçlular öne çıkarılarak idam gündemde tutulursa, başkanlık referandumunda da kaldıraç olarak kullanılabilir.

Vallahi, yolsuzluk, rüşvet, irtikâp, devlet bütçesinden hırsızlık gibi yüz kızartıcı suçları da kapsam altına alınırsa, idam kesin kabul edilir(!)

BAŞKANLIK  ve İDAM, onlarca TV ve gazetelerde o kadar yoğun işleniyor ki, bu inanılmaz algı yaratma şartlandırması oldukça etkili görünüyor.

Bir husus fena unutuluyor:

Cumhurbaşkanlığı’nda anayasal SORUMSUZLUK vardır.

Başkanlık'ta ise doğrudan yürütme olduğu için  sorumsuzluk YOKTUR.

Bu hususlarda psikolojik harekât şeklinde sistemli ve neredeyse toplumsal hipnoz uygulaması yaşıyoruz.

Ama sigortalar atarsa ne olacak?

Bazı insanlar kendi söyledikleri yalan ve dolanlara bir süre sonra kendileri de samimi bir şekilde inanmaya ve başkalarını da inandırmaya başlıyorlar.

Psikiyatride bunun adı ne bilmiyorum, ama en masum deyimle büyük bir toplumsal AKIL TUTULMASI mı  yaşıyoruz yoksa!

Unutmayalım, yaşadığımız coğrafya çok dikkatli olmamızı ve birliğimizi ve soğukkanlılığımızı korumamızı gerektiriyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar