Siyasal hedonizm

Yunan düşünürleri arasında favorilerimden biri Aristippos’dur. Düşüncelerini beğenip uygulamaktan değil, tüm felsefi düşünce okulları arasından en hınzırını tanımlayıp kullanıma sunduğu için seviyorum. Bu Aristippos denen tipinoz, Hedonizm veya Hazcılık denilen öğretinin iki akıl kumkumasından birincisidir. Diğeri ise Epikür’dür.

Aristippos’un hemen hiçbir eseri günümüze kalmamıştır. Milattan üç dört yüzyıl önce yaşamıştır. Ona göre bir tek ‘iyi’ vardır. O da hazdır. Aristippos öyle mutluluk delisi bir adam değildir.  Olsa olsa haz delisi denilebilir. Bu hazlar, daha çok maddi hazlar olup insan bedeninin zevkten salgı salgılamasına yol açan her şey onun için sadece iyi olmayıp ahlakidir. Bu felsefi okulda haz duyulan şeyler kendi ahlak rejimini kurar. Misal, çalmak zevk veriyorsa hırsızlık günah değil sevaptır bile. Bir hedoniste göre ahlaki olan bir olgu başka insanlara ahlakdışı gelebilir.

Aristippos okuluna kayıt yaptıran insanlar, sürekli olarak haz verene yönelmelidirler. Bu bir gereklilik olmasa dahi böyle bir tercihte bulunmak o meşhur mutluluk efsanesinde yaşamanızı sağlayabilir. Elbette pek çok haz daimi olmayıp giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine sahip olduğu için, başka bir deyişle her zevkin bir sonu olduğu için haz delisi insana düşen şey, bir hazzı bitirip başka bir hazza atlamasıdır. Hazda süreklilik önemlidir. Bu nedenle haz peşinde koşan insanların zevk ve mutluluk bağımlısı olması hemen hemen kaçınılmazdır.

Aristippos’un bedeni zevkler üzerine kurduğu bu öğretinin psikolojik ve tinsel ayağını ise Epikür kurmuştur. Hazcılık, Epikür sayesinde erkeğin erekte olması, kadının uyarılması veya insanların yemek karşısında ağızlarının suyunun akması gibi özetlenebilecek temel hazlardan ibaret olmaktan çıkarak hazlara ulaşmak için girilen bütün eylemlerin bireyde yarattığı doyumlu veya doyumsuz hissiyatlarla da tanımlanır olmuştur.

Her iki Yunan düşünürüne göre insanın biricik işlevi, acıdan, zordan kaçmak ve hazza yönelmektir. Hazcılara göre işin sonunda mutlu olup olmamanız önemsizdir. İçinde bulunduğunuz hallerden zevk alıp almadığınız, bu sayede kendinizi acılar, zorluklar ve sıkıntılara karşı sigortalı hissedip hissetmediğiniz önemlidir. Bu düşünce akımını daha sonra hemen her çağda zenginleştiren düşünürler ve uygulayıcılar sayesinde, hazcılığa göre hareket ediyorsanız bütün eylem ve amaçlarınız zevke varmak ve mümkünse o zevkte sürekli kalmaktır.

Modern kapitalizmin son yüzyıllardaki haydut varlığı ile Hazcılık, ilk çağlarda ihtiyaç duyduğu ekonomik güvenceye çok daha fazla ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Diğer bir deyişle, günümüzde gerçek anlamda sıkı bir hedonist olmak biraz maliyetli, pahalı hale gelmiştir. Bu yüzden de her şey gibi Hazcılık da zıvanadan çıkmış, aslına yabancılaşmıştır. Bireyin mutluluğunu esas alan saf ve temiz hedonizme ekonomi politik gereği siyaset karışmıştır. Bununla beraber, hemen her keseye uygun bir hazcılık her daim mevcuttur.

Günümüzde fakir hazcıları zengin hazcılardan ayıran en önemli ölçüt iktidar yandaşlığı ve yalakalığıdır. Burada bahse konu olan iktidarı illa siyasi iktidar olarak algılamak gerekmez. İşyerinde patron ve müdür yalakalığı da aynı çember içinde değerlendirilebilir. Hatta bu durumu kısaca güçlüden yana olma, güce tapınmak, iktidara köle olmanın yarattığı tarifsiz haz olarak tanımlayabiliriz.

Fakir hazcılar da elbette iktidar odakları karşısında belirli haz pozisyonları alabilirler. Lakin onların iktidar yandaşlıkları siyasi iktidar örneğini ele alırsak 5 senede bir gün gerçekleşirken, zengin veya statüsü güçlü sayılabilecek hedonistlerin iktidar öğeleri ile haz alış verişleri gündelik bir hadisedir. Sözgelimi, bütün bu hedonist toplumu içinden özel olarak medya hedonistlerine baktığımız zaman, onların birçok iktidar öğesi ile her gün birbirlerine haz verdikleri ve aldıkları görülecektir.

Türkiye medyası, içinde en çok hedonist barındıran sektörlerden biridir. Aslında öteden beri böyledir. AKP dönemi öncesinde de neredeyse bütün medyamız hedonistlerce işgal edilmiş idi. AKP döneminde ise değişik ideolojik tabanlardan gelen İslamcı, muhafazakar ve hatta mütedeyyin hedonistlerimiz de olmuştur. Eski kaşarlanmış zevk düşkünlerine de yeni zevk makamları altın tepsilerde hediye edilmiştir. Elbette karşılıksız zevk yoktur. Bir şey vermeden bir haz almak söz konusu değildir hedonizm dünyasında. Fakat kaşarlanmış eski medya hedonistlerimiz için hiç sorun değildir bu.

Muhalif olmak kolay iş değildir. Bazen ezici gibi görünen bir çoğunluk içinde farklı olanı seslendirip farklı olanları savunmak hem zahmetli, hem pek bir getirisi olmayan ve hem de tehlikeli bir iştir. Hele hele açıkça hedonist faşizm şartları içinde yaşanan dönemlerde muhalif olmak bırakınız hazzı, zevki insanın aklını oynatmasına bile neden olabilir.

Bizler aklımızı, ruhumuzu, kalbimizi, karakterimizi, kalemimizi şu üç günlük dünya zevklerine kurban etmedik, etmeyeceğiz. Kahrolsun Siyasal Hedonizm!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar