Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Siyaset değil ihanet

‘Arap Baharı’ öncesi ve sonrasında.
Öncesinde Afganistan ve Irak işgal edildi.
Kaide ve Taliban'ı yani radikal İslamı bahane eden ABD ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu müttefikleri 2001'de Afganistan'ı işgal etti. İşgal ve sonrasındaki çatışmalarda kaç kişinin öldüğü belli olmayan bu ülkede istikrar bir türlü sağlanamadı.
Taliban hala çok güçlü ve savaş devam ediyor.
Irak'ta ise 2003 Amerikan işgali ve sonrasındaki süreçte yaşanan Şii-Sünni kavgasında en az bir milyon insan öldü.
1980-1988 Irak-İran savaşında en az bu kadar insan ölmüştü.
Somali değişik bir hikaye.
Müslümanlar, İslamcılar, Radikal  İslamcılar ve en radikal olanlar arasında 20 yıldır devam eden iç savaşta yüz binlerce insan öldü ve ülke nüfusunun yarısı göçe zorlandı.
Sudan'da durum biraz farklı. Batı destekli Hıristiyanların 30 yıl süren güney ayaklanması 'Arap Baharı'nın başlangıcında ülkenin ikiye bölünmesi ile son buldu. Kuzeydeki Müslüman Darfur halkının İslamcı Elbeşir yönetimine karşı ayaklanması aralıklarla devam ediyor.
Peki 'Arap Baharı' sonrasında ne oldu.
Demokrasi, özgürlük ve zenginlik geldi mi?
Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Irak ve Yemen.
Bahreyn'i saymıyorum çünkü Amerikan 5.Filo'sunun bulunduğu ve nüfusun %60'nın Şii olduğu bu ülkede halk sokaklara çıkınca  Suudi Arabistan tankları gelip ayaklanmayı bastırdı.
'Arap Baharı' savunucuları sesini çıkarmadı.
Bahar'ın demokrasi getirdiği tek ülke Tunus.
Herkesin Sünni olduğu Libya'da insanlar birbirini boğazlıyor.
Laikler, Liberaller, Mütedeyyinler, İslamcılar, Radikal İslamcılar ve ruh hastası olanlar.
Ülkenin her tarafı yıkıldı aşiretler ise kanlı bıçaklı.
Suriye'de 'Alevi Esad'a karşı ayaklandırılan 'Sünniler' ülkeyi yerle bir ettiler.
250 bin ölü, 500 bin yaralı, 500 bin ev yıkıldı, 450 tarihi mekan talan edildi ve 200 milyar dolar zarar.
Irak bundan farklı değil.
Orada 'Sünniler' bu kez Şiilere karşı ayaklandırıldı.
Suriye'de olduğu gibi güç yetmeyince imdada IŞİD çağırıldı. Ülke parçalanmanın eşiğinde ve her taraf yıkıldı.
Suudiler şimdi de Yemen'i benzer bir duruma sürüklemek istiyorlar.
Çabuk davranan Mısır diğer ülkelerin düştüğü duruma düşmemek için tüm ordu ve güvenlik gücünü seferber etmiş durumda.
Libya, Suriye, Irak, Yemen ve öncesinde Afganistan, Pakistan ve Somali'de milyonlarca insan
göçmen olarak çok zor koşullarda yaşıyor.
Filistin unutuldu bile.
Peki sorumlu kim?
Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin kral, emir ve şeyhleri.
Ürdün'ün sabıkalı kraliyet ailesini unutmamak gerekir.
Çağ dışı, ilkel, bağnaz ve genetik olarak hain iktidarlar.
Hiç birinde zerre kadar demokrasi ve özgürlük yok ama Atatürk Cumhuriyeti'nden esinlenen Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Mısır'a demokrasiyi getirecekler.
Hiç birinde zerre kadar din ve iman yok ama bu ülkelere 'Sünnilik' adına Vahabi İslamı yerleştirecekler.
Güçleri yetmeyince en hakiki 'Sünnilerden' yardım istediler.
NUSRA, IŞİD, ÖSO ve benzeri yüzlerce ruh hastası örgüt.
Öncesinde Kaide, Taliban, Boko Haram ve benzerleri.
Baktılar yetmiyor 'En hakiki Sünni Müslüman AKP'den yardım istediler.
O da 'Allah yolunda ne gerekirse yaparım' diyerek daldı aralarına.
Para ve büyük hayaller uğruna.
Sonuç : İsrail'in bin yıl uğraşsa yapamayacağını el birliği ile yaptılar.
Hem de İslam adına.
İslam ülkelerini yıktılar, ordu ve ekonomilerini çökertiler, milyonlarca insanını öldürdüler, sakat bıraktılar ya da perişan ettiler, Sünni-Şii-Alevi-Ezidi-Kürt-Türkmen-Arap-Türk-Hıristiyan ayrışmalarla insanları birbirine düşman kıldılar, toplumları dinle oyalayarak geri bıraktılar, egoist duygularını provake ederek insanları lümpenleştirdiler...
Buna da 'derin ve üstün siyaset' dediler.
'Gavur' dilinde buna 'satılmışlık, ihanet ve rezalet' deniyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar