Siz beyaz çay için biz yastayız!

Acı ile geçmeyen günümüz kalmadı.

Şehit haberleri medya da yeterince yer bulmasa da bizler her şeyin farkındayız.

Kaybettiğimiz vatan evlatlarının acı haberlerini aldığımızda kiminin ocağına, kimimizin yüreğine o kahreden ateş düşüyor, yas tutuyoruz.

3 gün önceki 3 şehidimizin aileleri ile empati kurmaya çalışırken, evde soframızda sessizlik bo-şuna değildi.

Konuyu değiştirmeye çalışsak da, laf dönüp dolaşıp şehitlerimize, ailelerine geliyordu.

Ertesi gün normal hayata devam etmeye çalışırken, herkes içinden acısını yaşamaya devam ediyordu.

31 Mayıs’taki Şırnak’taki helikopter kazası kayıp olarak şehitleri işaret etse de, Kato dağı operasyonunu idare eden komuta kadrosunun 13 kişilik kaybı başka bir anlam daha taşıyordu.

Mehmetçiklerin vatanı koruma mücadelelerinde moral kaynakları olan komutanlarını kaybetmişlerdi.

Mehmetçiklerin acısı yanında kolu kanadı da kırılmıştı.

Ertesi gün sürdüreceği görevlerinde komutanlarına devletin vereceği değerle kolunu kanadını saracaktı.

Ne var ki, Suudi kralının ölümünde yas ilan edenler, bu 13 şehidimiz için “kanları yerde kalmayacak” söyleminin ötesinde tek bir şey yaptılar, cenazelerinde boy gösterip varlıklarını topluma gösterdiler.

Üzülmediler veya kayıtsızlar demek haksızlık olur, tabi ki üzüldüler, tabi ki kayıtsız değiller.

Devleti yönetenlerin toplum duyarlılık dışında da sorumlulukları vardır.

Facia denilebilecek bir kazada toplumun beklentisi yas ilan edilmesiydi.

Suudi kralın ölümünde yas ilan edenler, o yasa katılan tek bir yurttaş dahi olmadığını çok iyi biliyorlardı.

Oysa bu kayıplarımızda toplumun tamamı yas ilan edilmesinden yanaydı.

Devleti yönetenlerin duygusal olarak halktan bu kadar kopuk olması nasıl anlatılabilir, izaha muhtaç bir durum.

Şehitlerimizin her birinin hikâyesi iç parçalayıcı.

Bir kaçı ise, 15 yılda adeta devletin teslim edildiği FETÖ’nün kurbanı olmuşken, hiç olmazsa günah çıkarsaydınız!

Şehit haberleri dışında geçen günler de “mutsuz toplum” örnekleri ile dolu.

Mağdur on binler, intihar haberleri, haklarını aramak için açlık grevi yapanlar ve bunun için tutuklananların haberlerini alan duyarlı insanlar nasıl mutlu olabilirler ki?

Toplumu bölen söylemleri ile kanallarda dolaşan bazı siyasiler, “gazeteciler”, lüks iftar sofrası haberleri, ilaç alamadığı için yavrusunu kaybeden aileler ve daha niceleri varken toplum nasıl mutlu olabilir ki?

Ülkenin itibarının kaybolduğunu görmek, ekonomik felaketle yüz yüze olduğumuzu bilmek, gelecek nesillerin hurafelerle eğitilmeye çalışılması, gazetecilerin tutuklanmasının altında yatan sindirme planlarını bilmek, mutsuz toplum yaratmaz mı?

Siz lüks iftarlarınızdan sonra beyaz çayınızı için, bizim boğazımızdan zeytin bile geçemez durumda.

Biz YASTAYIZ.

Önceki ve Sonraki Yazılar