Sizden korkan sizin gibi alçak olsun!

Bir proje olarak ABD’ye sunuldular, “Süpürme, kullan” diye... İktisadi ve siyasi bir krizin ardından iktidara getirildiler. Tüm sermaye grupları alkış tutup amigoluklarını yaptı.
Memlekette satılmadık değer bırakmadılar. Emperyalist tekeller ve yerli ortakları akbaba gibi üşüştüler ülkenin üzerine.
Zamanın cumhurbaşkanı Abdullah Gül Katar’dan para getirdi, üstü devlet bankasından tamamlandı, Sabah-atv zimmete geçirildi. Yavaş yavaş bütün medyaya el koydular 80 yaşına merdiven dayamış sonradan olma medya patronu Erdoğan Demirören’in KaçAk Saray’dan fırça yediğini ve hüngür hüngür ağladığını gördük.
Son olarak Aydın Doğan bastırıldı. Tetikçi C. Küçük’ün “İşten atsın, belki ondan sonra merhamet ederiz” dediği Bülent Mumay’ı kapı önüne koyuverdi Aydın Doğan. Ertuğrul Özkök yağcılığa başladı. Hep beraber merhamet bekliyorlar.
Birkaç gazete kaldı geriye. Cumhuriyet’in Ankara temsilcisini ve Genel Yayın Yönetmeni’ni tutukladılar. Sırada biz varız. BirGün, Evrensel gibi cesur gazeteler var.
***
Buraya gelene kadar bir bloktular: AKP, Cemaat, emperyalizm…
Hrant Dink’i öldürdüler ve bu cinayeti ordu ve bürokrasi içindeki millici kadroyu temizlemekte kullandılar. Sağlısollu liberaller, aşağılık YetmezAmaEvetçiler, devşirme ‘aydın’lar bunlara amigoluk yaptı.
Hep uyardık: İktidarı gerçek manasıyla ele geçirecekler ve bu ülkemizin felaketi olacak, dedik. Ne ulusalcılığımız, ne darbeciliğimiz kaldı.
Şimdi o liberal şarlatanlar ağlaşıp, “Kandırıldık, kullanıldık” diyorlar. Zavallılar!..
Doğrudur, dün kendilerine hizmet eden ne kadar şarlatan varsa, son kullanma tarihleri geçtiğinde çöpe attılar.
Cemaat çok şımarmıştı, ipini çektiler. Artık iktidar tamamen onların. ABD’yle şantajlı-gerilimli bir ilişki yaşıyorlar. Daha yarayışlı ortaklarla, cihadçı katillerle iş tutuyorlar. Canları istediğinde canlı bomba patlatıyor, canları istediğinde cinayet işliyorlar…

***

Uzun zamandır uyarıyoruz. İç savaş dinamikleri büyüyor, bir çeşit İslamo-faşizm tesis ediliyor, diyoruz. Üç gün önce Cumhuriyet Gazetesi hapsedildiğinde, “Can Dündar Amerikancı ve düzen içi bir gazetecidir. Ama bir eşiktir. O eşik aşıldıktan sonra hiçbir muhalifin can güvenliği yoktur” dedik, dün Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’yi kalleşçe katlettiler. Çok kalleşler! Yarın daha beter işler yapacaklar. Ülke kan gölüne dönecek. Suriye’de besledikleri cihatçıları Türkiye’de kullanmaya başladılar zira…
Bugün ülke tam olarak uçurum kenarına gelmiştir. Ya demokrasiyi, laikliği ve insanca yaşamı ne pahasına olursa olsun savunacağız, ya da yamyamların elinde sonsuz karanlığa savrulacağız.

***

Manzara açıkça ortadadır. Ülkenin geleceğini kurtarma görevi solun omuzlarındadır. Kendini sol sayan CHP de buna dahildir.
Evet, CHP tarihsel bir görevle yüz yüzedir. CHP’liler, isteseler de, artık ceylan derisi koltuklarda basenlerini büyütemezler. O basenleri keserler!
Ve bu ülkede ‘sakin güç’ diye bir şey olmaz. Kılıçdaroğlu ‘mıy mıy’ konuşmasın. Becerebiliyorsa, masaya yumruğunu vursun ve gerçek bir kavgaya girsin. Beceremiyorsa kenara çekilsin ve kavgayı başkalarına bıraksın. Zira ABD’den kulağına üflenen gerizekalı suflelerle partisini en fazla ‘Ekmeleddin basiretsizliği’ gibi çıkmaz sokaklara sürükler ve onu ancak Ali Taran gibi şarlatanlar alkışlar!
Bugün bize cesaret, cüret ve birlik lazımdır.
CHP, HDP, Birleşik Haziran Hareketi, tüm sosyalist kuvvetler, hâlâ iktidarın gasp edemediği sendikalar, meslek kuruluşları, kitle örgütleri tek ve net bir gündem etrafında, sarsılmaz bir eylem birliği yapmalıdır: Baştan sona hukuksuz olan KaçAk Saray saltanatının yıkılması!
Silah mı istiyorsunuz? Tahir Elçi’nin son sözlerini kuşanın: “Sizden korkan sizin gibi alçak olsun!”
Biz bu faşistlere teslim olmayız!

Önceki ve Sonraki Yazılar