Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Son düzlük

ADAYLAR deyim yerindeyse son düzlüğe girdiler.
Erdoğan; meydanlarda istediği heyecanı bir türlü bulamıyor.
Terör ve beka sorununu önceleyen bir strateji izliyor, ancak bu stratejinin de yeterince karşılığı yok toplumda.
Bunu sebebi halkın bu konulara karşı duyarsızlığından değil, seçime ramak kala atılan adımları samimi bulmadığından.
Örneğin daha düne kadar Eyy Amerika’yla başlayıp, Eyy Amerika’yla biten nutuklardan sonra, Münbiç’te ortak hareket edilmesi çeşitli soru işaretlerini de içinde barındırıyor. İşte halk bu atılan adımların hangi amaçla, niçin atıldığının artık farkında.
Toplumun en önemli sorunlarına duyarsız kalan; mutfaktan, mazottan, dolardan, faizden bihaber yapılan konuşmalar, en çok muhalefetin işine yarıyor.
Özellikle İnce, vaatlerinde ekonomik durumu vurgulayarak, yapacaklarını sıralarken, meydandaki kalabalığın heyecanını, aktivitesini ve desteğini rahatlıkla gözlemleyebiliyorsunuz.
İnce son günlerde vites yükseltti.
Özellikle Erdoğan’ı tartışmaya davet etmesi heyecanı bir kat daha artırıyor. Demokratik bir ülkede olan, olması gereken bir tartışma zemininden Erdoğan’ın imtina etmesi, meydanlarda en büyük alkışın yükseldiği bölümü oluşturuyor.
Erdoğan ve AKP’nin önde gelenleri, İnce’yle ilgili bir polemik yaratmaya korkuyorlar. Bazen yapıyorlar ancak yaptıklarına da bin pişman oluyorlar.
En son Erdoğan, Muharrem İnce’yi yazdığı bir şiir kitabı üzerinden eleştirmişti. 
Muharrem İnce’nin cevabı çok sert ve aynı zamanda da hiciv doluydu.
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’a seslenerek: “Yüzüklerin efendisinin alışveriş listesini açıklayabilirim. Ne demek istediğimi sen anlarsın” dedi.
İnce, Erdoğan’ın açtığı her polemik konusunda; “restini gördüm” diyerek, kartlarını masaya sürüyor.
İşte bu anlaşılır, net ve keskin dil; yıllarca bastırılmış, sindirilmiş, ötekileştirilmiş milyonların umut ışığı oluyor.
Evet, geri sayım başladı. 
Saatlerini; “barışan, hızlı büyüyen ve hakça bölüşen bir düzenin geleceği günlere kuranlar için, zamanın çok kolay geçmediğini söyleyebilirim.
Bu duygunun nasıl olduğunu size, ben değil, Ahmed Arif anlatsın:
“Gör, nasıl yenidenyaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”

Önceki ve Sonraki Yazılar