Küreselleşme Çağında 'Gezgin Olmak' Üzerine...

Ben de, rüyasında gördüğü peygambere "Şefaat ya Resullulah!" diyecek yerde yanlışlıkla "Seyahat ya Resullah!" diyen Evliya Çelebi'nin soyundan olmalıyım.  Hayatım dünyanın dört bir yanını dolaşmakla geçti. Bundan hiç şikayet etmedim.  Çocukluğumda Jules Verne'in kitaplarının ve ‘İki Çocuğun Devrialemi'nin tutkunuydum.  Sabahleyin uyandığımda bir süre yataktan çıkmaz, şimdiki çocukların ‘iPad'den çizgi film seyretmeleri gibi, gezginlik hayalleri kurardım.

Dünyanın, adı en çok anılan kentlerinin çoğunu gördüm.  Görmek istediklerimin listesi gittikçe kısaldı.  Son yıllarda, ‘ölmeden önce mutlaka görülmeli’ listemin başında Rio de Janeiro geliyordu. Zaman zaman içime şüphe düşse de telaşlanmıyordum. Bir gün Rio'ya gideceğimi biliyorum.  Bir yere gitmeyi gerçekten isterseniz, eninde sonunda gidersiniz.  Benim için hep böyle oldu. Yeter ki, gerçekten isteyin.

Evet, bu girişten anladığınız üzere, bu satırlar Rio'da yazılıyor.  Uluslararası bir gazetecilik kongresine konuşmacı olarak çağırdılar, havada kabul ettim.  Tam 26 saat süren yolculuktan sonra geldim ve kentin biraz dışında, okyanus kıyısında bir otele indim.  Rio'yu -artık ezberlediğimiz görüntüleriyle Rio'yu- henüz görmedim. Yavaş yavaş...

O yüzden, bu ‘Pazar Yazısı’nı Rio'ya değil, küreselleşmiş dünyada yolculuk yapmaya, gezgin olmaya ayırmak istiyorum.
                                                          *

Evet, nostaljik takılmayı, geçmiş şöyleydi böyleydi diye hayıflanmayı sevmem ama dobra dobra söyleyeyim:  Seyahatin eski tadı yok!  Çünkü uzun yolculuk artık serüven olmaktan çıktı.  Bu, yolculuğu bir mekandan ötekine paket gibi taşınmak olarak görenler için (ki, öyle yolculuklarım da oluyor) harika, ancak onu bir keşif ‘sergüzeşt’i olarak görenler için hayal kırıklığına uğratıcı... İnsan, ne yepyeni diyarlar keşfedebiliyor, ne de bu vesileyle kendisini!

Alın size; Dubai'den Rio'ya uçuşumuzun hikayesi...  Birazdan daha ayrıntılı olarak anlatacağım Dubai havaalanında bizi Boeing 777 türünden geniş gövdeli, dev bir uçağa bindirdiler.  Her yer ekranlarda doluydu, her yolcunun yüzlerce seçenekli ekranı ve eğlence kumandası vardı.  Kimse dışarıya bakmıyordu. Uçağın pistte koşturduğunu ve uçtuğunu ima eden bazı sesler duyduk.  Karşıdaki büyük ekrandaki harita üzerinde bir uçağın önce Arabistan yarımadası, sonra Kızıl Deniz, sonra Afrika Kıtası, sonra Ekvator ve nihayet Atlas Okyanusu üzerinden 12.500 kilometre yol aldığını izledik. O uçak meğer bizim uçağımız imiş! Arada yemekler, battaniyeler verdiler. Uyuduk, uyandık. Kahveler içtik. Sonra, uçağın alçaldığını ve piste indiğini ima eden bazı sesler duyduk.  Daha sonraysa, 14 saat önce uçağa binerken kullandığımıza tıpatıp benzeyen bir koridordan, Rio olduğu söylenen bir yere indik!
 

Acaba? Bize bütün bunların sanal bir oyun olduğunu, aslında Dubai'den hiç ayrılmadığımızı da söyleyebilirlerdi!
                                                         *

Dubai Havaalanı, bu türden ‘yarı sanal’ yolculuklar, ya da küreselleşme çağının hijyenik insan ulaştırmaları için özel olarak inşa edilmiş bir yer. Uzay istasyonu ile dev bir AVM arası bir görünümü var.  Beton, metal ve neon egemen her yere...

Buraya gelen yolcuların çoğu transit yolcular, yani başka bir yere gitmek üzere buradalar.  Her ırktan, yorgun ve uykulu suratlı insanlar koltuklara oturmuş, uyukluyor ya da bekleşiyorlar. Tam bir Araf atmosferi.  Ne orada, ne burada!  Birbirlerine benzer giysiler içinde binlerce kayıp ruh. Quo vadis?

Eskiden, uzun yolculukların, heyheylenme dönemine girmiş gergin insanlara ilaç gibi geldiği düşünülürdü.  Doktorların reçetelerine en fazla yazdığı dermanlardan birisi ‘tebdil-i hava’ ve seyahat idi.

Son zamanlarda pek böyle şeyler duymuyoruz.  Artık çoğu insana, başka ülkelere gitmek fazla bir şey vermiyor.  Zaten, artık her yer birbirine benziyor.  İstanbul'daki AVM'den aldığı kot pantolonla Dubai'nin AVM havaalanında dolaşan ve Singapur'a AVM alışverişine giden bay veya bayan tüketici için ‘bütün dünya’ bir mağaza!

Rio için bir şey diyemem.  Henüz dolaşmaya başlamadım.

Önceki ve Sonraki Yazılar