Soru sormak cesaret ister!

Kimsin sen? Hangi cesaretle böyle bir soru sorabilirsin? Hem de benim ülkemde, benim cumhurbaşkanıma! Manyak mısın haddini bil ulan! Densiz, edepsiz! Sen kimin adamısın? PKK’nın mı, IŞİD’in mi? Sakın “paralel yapı”nın parçası olmayasın!

***

Şu Finlindiyalı gazeteciden söz ediyorum… Hani, Cumhurbaşkanı’na “diktatör müsünüz” diye soran Finlandiyalı Tom Hakkonen’den…
Bizim yandaş medyada bir yaygara koptu ki sormayın… Adamcağızı, yazının girişinde belirttiğim soru kelimeleriyle tefe koydular. Ardından, Finli gazetecinin aleyhine olabilecek her türlü belge ve bilgiyi paylaştılar. Adamcağızın, PKK kamplarında çekilmiş fotoğraflarını yayınladılar. PKK lehine olabilecek twitter mesajlarını gündeme getirdiler! Çünkü Tom, geçen seneki sorularıyla da yine fena halde canını sıkmıştı Tayyip Erdoğan’ın… Yani bir anlamda sabıkalı sayılırdı…

***

Doğrusunu isterseniz kıskanılacak bir iş yaptı Finli meslektaşımız. Tom, bir gazeteci ve gazetecinin görevi soru sormaktır. Ve soru sormak başlı başına bir cesaret, bir özgüven işidir. Gazetecilik; çanak tutup, yalakalık yapmak ya da yaranma adına çeşitli şaklabanlıklarla yavşakça davranmak değildir. Soruyu da amiyane tabiriyle tam “kitabın ortasından” sormalıdır gazeteci! Varsın o soru, muhatabının canını sıksın, onu strese soksun ya da rahatsız etsin… İşin doğrusu budur. Bunu da soru sorulan kişi çok doğal karşılamalıdır. Ki, dünyanın tüm demokratik ülkelerinde böyledir. Amerika’da Obama’ya veya Fransa’da  Holland’a yönetilen sorulara dikkat edin, hepsi sıkıntı yaratan sorulardır. Finlandiyalı Tom da bunu yaptı.
Yalan mı? Tayyip Erdoğan için “faşist” ya da “diktatör” iddiaları, yakıştırılmaları yapılmıyor, konuşulmuyor mu? Kaldı ki böyle bir soruyu haklı kılacak o kadar çok uygulama ve o kadar çok karine var ki orta yerde… Dolayısıyla, hazır karşında bulmuşken, böyle bir soruyu sormamak gazetecinin, habercinin mesleğine ihanet anlamına gelir. Bunun saygısızlık ya da densizlikle hiçbir ilgisi olamaz. Bu nedenle Finlandıyalı gazeteciye kimsenin kızma hakkı yoktur. Hele hele bizim meslektaşlarımızın asla!
Zaten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o sorunun yanıtını verdi;
“Diktatörlerin olduğu bir ülkede böyle bir soru soramazdınız” demedi mi?
Dedi…
O halde size girip çıkan ne?
Ne diye, yalakalık yapmaya çalışıyorsunuz?
Allah aşkına şu halinize bakın! Bırakın şu eyyamcılığı. Her yanınız vıcık vıcık… Gazeteci değil, yağcı olmuşsunuz. Size göre içerisinde Tayyip Erdoğan ve AKP lehine olmayan hiçbir olay haber değildir.

***

Adam olun, adam!
Toplumun duyarlıklarına tek taraflı ve at gözlüğüyle bakmayın!
Vicdan sahibi olun!
Soru sorun, çanak tutmayın.
Kimseyi töhmet altına alıp, savunmasız bırakmayın!
Cevap hakkı tanıyın insanlara…
Ve nihayet mesleğin olmazsa olmaz’ı “soru sorma”yı öğrenin. Başkası sorduğu zaman rahatsız olmayın. Gazete ve gazeteci olun, yandaş bülteni değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar