Sözün Tükendiği Yer

Evet, artık sözün tükendiği yerdeyiz. Bunun için; söylenmişleri yinelemek yerine, anımsatmayı yeğledim.  5 Ocak 2014 tarihli ‘Açıkça’da, Tayyip Erdoğan ve AKP İktidarı tarafından SİVİL DARBE yapıldığını yazmıştım. Ardından da, 19 Ocak 2014 tarihli ‘Açıkça’ köşesinde aşağıdaki satırlar yer almıştı. Bu konuda başka ne söylenir, ne yazılır bilemediğim için, yalnızca eski sözleri anımsatmak istedim:
 
            Türkiye’yi yönetmekten aciz olduğu artık ortaya çıkan AKP İktidarı, her fırsatta Türkiye’yi aslında kendilerinin düşürdükleri bu duruma getirenin ‘komplocu dış mihraklar’ olduğunu öne sürmeye devam ediyor. Bugün artık nereden bakılırsa bakılsın -ister içeriden bakılsın, ister dışarıdan- Türkiye değerlendirmesini nesnel bir bakışla yapan gözler için bir tek Türkiye görüntüsü vardır. Bu görüntünün üzerindeki perdenin yırtılmasında ve görüntünün apaçık ortada kalmasında belki ‘komplocu dış mihraklar’ın rolü de olabilir. Ama bu manzaranın yaratıcısı, bizzat bu iktidardır.
 
            Birincisi: ‘rüşvetin belgesi’nin ortaya çıkışı, belki de ‘dış mihraklar’ın bir düğmeye basmasıyla gerçekleşmiş olabilir… Ama rüşvetin alındığı ve verildiği, hatta kimlerden alınıp, kimlere verildiği bellidir. Önemli olan; rezaletin nasıl ortaya çıktığı değil, rezaletin gerçekliği ve boyutlarıdır.
 
            İkincisi: rezaletin ortaya çıkış sürecini ‘dış mihraklar’a ve ‘paralel devlet’e bağlayıp, işin içinden sıyrılmak ve asıl rezaleti ve iktidarın en tepesine uzanan boyutunu soruşturmaları tıkayarak unutturmaya çalışmak doğru değildir. Bunu hele bir de Anayasa’yı rafa kaldırarak, bir ‘sivil darbe’ ile gerçekleştirmek yolu tutulursa; bu, rezalete yeni ve daha büyük bir rezillik katmak olur. Bu yolla içeride bazılarını kandırmak mümkün olsa da, ‘dışarısı’ bunu yutmaz!
 
            Üçüncüsü: ‘paralel devlet’i, şimdiye kadar bu iktidarla kol kola yapılan işlerin hesabı verilmeden suçlamak, yine içerde bazılarını kandırabilir ama dışarıda bunu yutturmak zordur. ‘Paralel devlet’in tasfiyesi, önce on bir yıldır birlikte yapılanların hesabını verip, ondan sonra da Anayasa’yı çiğnemeden, bu grupla hesaplaşmaktan geçer. Üstelik bu ‘paralel’ yapıya ihale edilmiş olan yargının, sahte delil üreterek yıllarca mağdur ettiği değerli kişileri ‘paralel devlet’ karşısındaki cepheyi genişletmek için kullanmak, bu iktidarın haddi değildir. Eğer bu değerli yurtseverlerimizin mağduriyeti giderilecekse; bunu bu iktidar değil, bu ulusun vicdanı, yine Anayasal düzen içinde yapacaktır. Yeniden yargılanma yolu dahil, her yeni yol; en kısa zamanda, kanayan toplumsal vicdanımızı rahatlatmak için, bir an önce açılmalıdır. Bu yapılırken, içerdeki ve dışarıdaki nesnel gözlerin, bu iktidarı ‘paralel devlet’in suç ortağı olarak görmesine, artık hiçbir ‘perde’ engel olamayacaktır.
 
            Dördüncüsü: Türkiye’nin ‘dışarıya’ verdiği devlet görüntüsü hiç de parlak değildir. Eğer bugün Türkiye, bölgesinde ne kadar ‘meşruiyet’ dışı kişi ve örgüt varsa, onlarla işbirliği içinde olan bir ‘devlet’ görüntüsü veriyorsa, bunun sorumlusu; ‘dış mihraklar’ ve ‘paralel devlet’ değil, bu iktidarın kendisidir. Türkiye’nin El Kaide ve benzeri teröristleri barındırıp, silahlandırıp, komşusunun üzerine saldığı biliniyorsa; bunun sorumlularının kim olduğu da bellidir. Eğer Irak Hükümeti’nin sözcüleri, Türkiye’yi -yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni- Kuzey Irak’tan ‘petrol kaçakçılığı yapmak’la suçlayabiliyorsa, bu iktidarın içerideki yolsuzluk rezaletlerine bir de dış boyutun eklenmesi söz konusu demektir. Türkiye’yi dışarıda neredeyse bir ‘haydut devlet’, ‘hukuk tanımaz devlet’ olarak algılatmak, bu iktidarın en büyük suçlarından birisidir.
 
            Beşincisi, ama en önemlisi şudur: Bu iktidarın çürüttüğü devlet yapısı, yıktığı Cumhuriyet Kurumları, bu iktidar eliyle yeniden sağlıklı bir yapıya kavuşamaz. Çürüyen bu yapı, biran önce sağlığına kavuşturulmazsa; bunun altında yalnız bu çürümeden sorumlu olanlar değil, korkarım hepimiz kalabiliriz! İşte bunun için, bu hükümet bir an önce gitmelidir!
 
Not: Bugün Fenerbahçeliler Anıtkabir’de. Saat 14:00’te “Türkiye için Adalet, Fenerbahçe için Adalet” istediğimiz doğrultusunda, Ata’nın huzurunda olacağız.       


Önceki ve Sonraki Yazılar