Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Becermek!

Atatürk önce saltanatı, peşinden hilafeti kaldırdı.

Cumhuriyet’in kurulma sürecinde ve sonrasında ‘İslamcı’ çevreler sürekli problem oldu.

Onlara göre ‘Laik Cumhuriyet Allahsız’dı’.

Anadolu’dan büyük yenilgiyle çıkan emperyalist ülkeler ‘İslamcılar’ı yalnız bırakmadı.

Yalnız Anadolu'da değil bu coğrafyanın her yerinde.

İngilizler Atatürk’ten intikam almak için Cumhuriyet’ten üç yıl sonra Mısır’da Müslüman Kardeşler örgütünü kurdurdular.

Yavuz Selim burada halife ilan edilmişti.

İslam dini artık emperyalist ülke ve güçlerin en büyük silahı olmuştu.

Laik düşünceye ama daha çok Lenin’in komünist ideolojisine karşı.

İslam ve Müslümanlar her yerde seferber edildi.

Onlar da bu iş için hazırdı.

Yoksulluk ve cehaletten.

İkinci Dünya Savaşı bu oyun için bir dönüm noktasıydı.

14 Şubat 1945’te Suudi Kral Abdülaziz ile Kızıl Deniz’de buluşan ABD Başkanı Roosevelt “Şimdiye kadar İngilizler’in ama bundan böyle bizim emrimizde olacaksın. Hem de din, mezhep ve petrolünle” dedi.

O da “Baş üstüne” dedi ve gereğini yaptı.

O gün bu gün, bu coğrafyanın din ve mezhep eksenli tüm pisliklerinde Suudiler’in parası ve rolü var.

Adamlar son 80 yılda İslam dinini ve bu dine inanan halkları perişan etmek için en az 300 milyar dolar harcadılar.

‘Yeşil sermaye’ denilen karanlık tezgâh onların patenti.

Adamlar dünyanın neresinde olursa olsun İslami tüm parti, örgüt, dernek, cemaat, okul, cami ve benzeri oluşumlara para dağıttılar.

CIA’nın onay ve bilgisi dâhilinde.

Bu da yetmedi tüm Müslüman ülkelerde 'İslami' güçleri birbiriyle kavga ettirdiler.

Bu da yetmeyince ülkeleri savaştırdılar.

Sekiz yıl süren Irak-İran Savaşı.

Ama İsrail’e hiç bir zaman dokunmadılar Oysa İslam’a inananlara göre ‘en büyük düşman Yahudiler’dir’.

İslam âleminin ‘lideri’ Suudiler İsrail Devleti’nin 1947’de kurulmasına onay verdi.

ABD dünyanın dört bir yanından taşıdığı ve Filistin toprağında yerleştirdiği Yahudiler’e “Alın size bir vatan” dedi.

Onlar da ‘din adına’ vahşet ve terörün her türlüsüne başvurarak önce Filistin halkını kovdu sonra da bölge ve dünyanın baş belası oldular. IŞİD gibi...

Başını ABD’nin çektiği emperyalist ülkeler ve başını Suudiler’in çektiği işbirlikçileri dünyanın dört bir yanından on binlerce ‘Müslümanı’ Türkiye üzerinden Suriye’ye taşıdılar.

Onlar da ‘din adına’ Irak Şam İslam Devleti yani IŞİD’i kurdular.

İsrail Devleti’ne benziyor. Devşirme.

ABD gibi. Onun içinde ABD her ikisini sevdi.

Kaide ve Taliban’ı sevdiği gibi.

Öncesinde Müslüman Kardeşler ve Müslüman Kardeşler kökenli tüm ‘İslamcıları’.

Radikal, Ilımlı, yumuşak, light, sempatik, komik ve şarlatan. Hep birlikte ‘din düşmanı Yahudileri’ değil de din kardeşi Müslümanlar’ı hedef aldılar.

Özellikle ‘din düşmanı laik, solcu ve komünistleri’.

‘Kâfir Şii ve Alevileri’ asla unutmadılar.

100 yıllık tarih böyle geçti.

Din adına kanın her türlüsü.

Din adına dini ve hepimizi perişan etmek için.

‘Arap Baharı’nın
kanlı beş yılında olduğu gibi.

Oyunculara bakın:
ABD, müttefiki emperyalist ülkeler ve geleneksel işbirlikçileri.

Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Ürdün ve hepsinin nefret ettiği Türkiye.

“İslam dininin sahipleri biziz”
dediler ve coğrafyamızın halklarına savaş ilan ettiler.

Beş yılda her alanda sınırsız suç ve cinayet işlediler.

IŞİD, Nusra ve diğerlerinin tecavüzlerine ortak oldular.

Tecavüze uğrayan küçük kızların feryadını hiç bir zaman duymadılar.

Kendi kızları yokmuş gibi.

Uzatmanın anlamı yok:
Huylu huyundan vazgeçmez.

‘Din adına’ konuşup davrandığını söyleyenlerin büyük çoğunluğunun yürek, beyin ve ruhsal sorun var.

Dünyanın her yerinde bu tiplerle karşılaştım.

Sahtekârlar, yalancılar, hırsızlar, dolandırıcılar ve kadın düşmanıdırlar.

Zaman Zaman da sapıklar.

Bunun için de dini kullanırlar.

Abartısız söylüyorum:
Bunlar iflah ve ıslah olmaz.

Tıpkı ABD ve İsrail gibi.

Müslümanları kullanmayı çok iyi becerdiler ve beceriyorlar.


Evet beceriyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar