Aziz Yıldırım'dan ağır sözler: Bu nasıl dava arkadaşlığı?

Aziz Yıldırım'dan ağır sözler: Bu nasıl dava arkadaşlığı?

“İnsanın içinde bulunduğu en tehlikeli durum, söylediği yalana kendisinin inanması ve alkışlandığında yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmesidir.”

“Her şeyimiz doğal, organik' diyorsun. Sosyal medyada teşekkür ettiğin troller de mi doğal? Anamıza avradımıza her gün sayısız küfüreden troller?”

“Seçilirsem, büyük sponsorluklar getireceğim diyorsun. Seçilemezsen de sponsorlukları getir. Herkesne kadar iyi Fenerbahçeli olabildiğini görsün.”

Başkan adayı Ali Koç’un, “Aziz Yıldırım’a sesleniyorum. Siz mümkün olduğu kadar aday çıkmasına izin vermelisiniz. İftira atarak, korkutarak olmuyor. Size yakışmıyor” sözlerine, Aziz Yıldırım’dan jet yanıt geldi. Çok geniş bir açıklama yapan Yıldırım özetle şunları söyledi:

‘Korkma, açıkla. Ben dikilirim’

“Bir insanın içinde bulunduğu en tehlikeli durum, söylediği yalana kendisinin inanması ve yalanı alkışlandığında yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmesidir. ‘Bilabedel üyelik’ dedi. Yazı ile sorduk. ‘Ben sadece dedikoduları dillendirdim. Başkan asla hukuka ve tüzüğe aykırı iş yapmaz dedim’ diye yazılı cevap verdi. 101 kişi savcılığa 3 Temmuz kumpasının planlayıcısı olarak şikayet etmiş, savcı seçim manüplasyonu demiş, kumpas mağduru olmuş. Ali bey, avukatın 101 şikayetçinin kim olduğunu öğrenmiştir. Kamuoyuna açıkla! Sana kumpas kuranlar kim? Türkiye ’de kurulan kumpasların en büyük mağdurlarından biri olarak sana söz veriyorum. Senin en büyük savunucun ben olacağım. Kumpasçılar kimse; korkmadan, kaçmadan karşısına ben dikileceğim. Açıklamaya korkma. Aksi takdirde herkes hayali düşmanlarla hayali mağduriyet yarattığını düşünür ve ciddiye alınmazsın.”

‘Çaldı demek, hangi edep?’

“2015’ten beri üzerinde durduğumuz projeyi seçime alet etmeniz, Başkan ve yönetimi ‘çalmakla’ itham etmeniz hangi edep değerleriyle bağdaşıyor?’ Nedir bu küçük dağları ben yarattım havası? Ortaya henüz bir proje koyduğunuzu da görmedik, neyi sahiplenecekmişiz? ‘Her şeyimiz doğal, diyorsun. Sosyal medyada teşekkür ettiğin troller de mi doğal? Anamıza avradımıza her gün sayısız küfür eden troller? Sizlerden söz istiyorum, kombine kalmayacak' diyorsun. Peki ya başkan olamazsan? 2 yıldız yaptığınız gibi, 'maça gitmeyin' telkinlerinde mi bulunacaksınız trolleriniz aracılığıyla? Fenerbahçe'ye şart koşmak ne demek, cümleye 'Başkan olursam' diye başlamak ne ayıp... 'Çok yakında büyük bir kulüp olamayabiliriz' demiş Ali bey. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp. 3 Temmuz'un tahribatını toparlarken, futbolun geleceğini de kurtaracak sistemi kuruyoruz.”

'Biz kimiz, siz kimsiniz...’

“Milletimizin göz bebeği bir ordu mensubu üzerinden muhaliflerin keyfi olarak disiplin cezası ile cezalandırıldığını söylüyorsun. Başkana, yöneticiye, kulüp üyesine küfür eden kim olursa olsun disiplin kurulu gereğini yapar. Sen; sana edilen küfürü nasıl karşılarsın, o senin sorunun. Ben geniş bir insan değilim. Akademi kavramı, Ali beyin buluşu imiş, biz çalmışız. Ali bey, 2012’den beri futbolun çok dışında kalmışsın. Hatta görev sürende öğrendiklerini bile unutmuşsun. Akademi, UEFA ’nın altyapılara 2008’de verdiği isimdir. 3 Temmuz Futbol Akademisi ise 2015’ten beri Divan’da anlattığım projedir. Pilot takım arayışı, Tuzla ile başlamıştır. Silivri, en yakın adaydır. Akademi konusu bir kulüp projesidir, seçim vaadi değildir. Ayrıca biz kimiz, siz kimsiniz? ‘Biz açıkladık, bizim projemiz’ diyorsun. Siz başka bir kulüp mü kuracaksınız, hani her şey Fenerbahçe içindi?”

‘Başka aday çıkamaz mı?’

“Sponsorlukları açıkla diyorsun. Açıklayacağım. Ama ilk anda hatırlatayım; bir Ülker, iki Doğuş, üç Acıbadem... Bunu da sen çok iyi biliyorsun. Her yerde ‘Seçilirsem, yeni ve büyük sponsorluklar getireceğim’ diyorsun. Buradan sana bir teklifim var. Gel söz ver, seçilemezsen de aynı sponsorlukları getir. Herkes senin ne kadar iyi Fenerbahçeli olabildiğini görsün. ‘3 Temmuz davasını bizden güçlü kimse takip edemez’ lafımı, camiaya hakaret olarak nitelendirip, davayı en az bizim kadar tutku ile takip edecek çok insan bulunacağını söylüyorsun. Peki, sen değil misin ‘Kazanamazsam bir daha aday olmam’ diyen? Bu, camiaya hakaret değil mi? Sen olmazsan Fenerbahçe yok olup gidecek mi? 32 bin üyeden bir tek sen mi başkan olabilirsin? Senin dışında başkan adayı çıkamaz mı? Bu camiaya yapılabilecek en büyük hakaret bu. Bu camiadan çok başkan adayı çıkar.”

‘Kaçmadın mı? Neredesin!’

“Ağızlarda sakız olmuş başka bir iddia da ‘Tek vücut olmuş, tüm kesimlerle barışık bir Fenerbahçe’... Fenerbahçe tarihini bilmeyenlerin cümlesi bu. 98’den öncesine bakın; kaç grup var, Fenerbahçe kimlerin ellerinde? Bizim, Fenerbahçe’ye başkan adayı olmanla ilgili bir problemimiz yok Ali Bey. Problem, zamansız adaylığınla ilgili. 16 ay önceden aday olup, her ayağımız tökezlediğinde insanların konsantrasyonunu saha dışına taşıdın. Zaten ben seni, yargıtay süreci sona erdiğinde başkan görmek istediğimi ifade etmişim. Sözünden dönen ben değilim, sensin. ‘3 Temmuz’da kaçmadım’ diyorsun. Mayıs 2012’de bıraktığında, ben tutukluydum. Tam 4 ay sonra tahliye oldum. 2015’te yeniden yargılama oldu. Neredeydin? 2016’dan beri kumpas davası sürüyor, bir gün geldin mi? 17-25 Aralık, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkıp delikanlılık yapmak kolay, öncesinde neredeydin?”

‘Bu nasıl dava arkadaşlığı’

“Kapalı kapılar ardında söylenen bir şey yok. İlk kez basına açık konuşunca, kapalı toplantılarında dillendirdiklerini unuttun. Aziz Yıldırım, yüzüne söyleyemeyeceği bir şeyi arkadan söylemez. FETÖ’nün savcısına, hakimine, polisine korkmadan inandığını söyleyen Aziz Yıldırım, neye inanıyorsa onu söyler. Mağdur edebiyatını bırak. Koç ailesinin temsilcisi olan sen, hangi mağduriyetten söz ediyorsun? Ne mağduriyet yaşadın? Anlamını bilir misin? ‘Her yıl 10 bin üye yapacağım’ diyorsun. ‘Hedef 1 Milyon Üye’yi incelemedin mi? Üyeliğin önünü açan kim? Rol çalan kim? ‘3 Temmuz bitmedi’ diyoruz. Halâ aynı hakemler, kurullar, insanlar futbolu yönetiyor. Anlamıyor musun? ‘Biz dava arkadaşıyız’, ‘Yapılan iyilikler söylenmez, ayıp’ diyorsun. Daha 3-4 ay önce, ‘dava arkadaşın’ olan Şekip Mosturoğlu’nun ailesi için söylediklerini unuttuk mu zannediyorsun?”