Nil’in incisi!  Herkes onu konuşuyor

Nil’in incisi! Herkes onu konuşuyor

Herkes artık onu konuşuyor: Mısır’da fakir bir ailede yetişti, şimdi Messi ve Ronaldo’nun 10 yıllık saltanatının sonunu getirmeye hazırlanıyor. Profesyonel Futbol Oyuncuları Birliği’nin Yılın Futbolcusu Ödülü’nü aldı, İngiliz Premiere Ligi’nin en çok gol atan oyuncusu olmaya sadece 1 gol uzaklıkta. Şampiyonlar Ligi’ne de damga vuran muhteşem futbolcu Muhammed Salah’tan bahsediyoruz.. İşte Liverpool’un Mısırlı yıldızının yükseliş öyküsü...

Geçenlerde Mısır’da Başkanlık seçimleri yapıldı. Aday olmayan bir isme 1,5 milyonun üzerinde oy çıktı. O isim şu anda dünyanın konuştuğu, ünlü ve bir o kadar da sevimli futbolcu Mohamed Salah’dı. Müslümandı ve Mısır’ı 1990’dan sonra ilk kez Dünya Kupası’na götürmüştü... Liverpool’da da rekor üzerine rekor kırıyor, ‘Kızıllar’ı Şampiyonlar Ligi’nde finale doğru sırtlıyor ve Premier Lig’de sezonun oyuncusu seçiliyordu.

Tabii bizde de erken seçime gidilince hınzır Zaytung bu ‘pas’ı ıskalamadı ve şöyle bir haber yaptı: “Halk tarafından takdir gören ve muhafazakâr kesimin oylarını da alabilecek Cumhurbaşkanı adayı arayışında olan CHP’de Mohamed Salah ismi ön plana çıkıyor.”

“MÜSLÜMAN YAP BİZİ”

İngilizler de, bizim ‘Muhammed Selah’ diye okuduğumuz adı ‘Mohammed Salah’ diye yazıyorlar ve sonra ‘Mo Salah’ diye kısaltıyorlar.

Mo adı Batı’da sempatik Müslüman simgesi oldu bir bakıma. Koşucu ve yine Müslüman Mohamed Farah’tan beri ‘Mo’ serisini İngilizler pek sevdi. Liverpool taraftarları ise zaten öteki Müslüman forvetleri Mane’nin gol sonrası secdelerine alışıktı ama Mo Salah golleri sıralamaya başlayınca onun için Müslüman olmayı bile gündeme aldılar ve benim yetersiz çevirimle  şu bir tezahürat doğdu tribünlerde : “Mo Salah sana göre çok iyi/Mo Salah bana göre çok iyi/Birkaç gol daha atarsa/Müslüman yapacak beni!” Salah’ın gollerinden sonra bir iki taraftarın din değiştirdiği söylentileri bile yayıldı. Ne olursa olsun, taraftarların önce hoşuma gitmiş bu şarkı ama sonra tereddüte düşmüşler. “Ya terörizmi destekliyorsak, ya Federasyon bize ceza verirse” diye. Sonra da “boşver” deyip bunun “Liverpool taraftarı içindeki çok sesliliğinin ve demokrasinin kanıtı” olduğunua karar vermişler.

4,5 SAATLİK YOLDAN ZİRVEYE

Mo Salah’ın başarıya giden öyküsü, mucize biçimde zirveye tırmanan ve ‘Sir’ ünvanıyla  onurlandırılan mülteci Mo Farah’ın hayatı kadar inanılmaz değil. Ama yine de zorlu bir yoksul çocuk hikâyesi... 15 Haziran 1992’de küçük bir kasabada doğuyor. Sabah akşam sokakta top oynuyor. Sonra 14 yaşında Al Mokawloon takımıyla sözleşme imzalıyor.

“İdmanlar için 4,5 saat yol gidip geliyordum. Böyle olunca okulu bıraktım ama sonra okuldan çağırdılar sadece 2 saat derslere gir yeter dediler” diye anlatıyor Liverpool resmi sitesinde... Bu eğitim işi biraz karışık. 2014’te Chelsea’de oynarken askere çağrılıyor, zamanın devlet büyükleri oturup ona bir eğitim programı ve diploma buluyorlar.

Al Mokawloon’da oynayıp 19 yaşında Milli Takıma çıkmışken ülkesi için trajedi olan bir olay Salah için şansa dönüşüyor ve onu dünya futbol sahnesine çıkarıyor... Arap Baharı’nın en sıcak günleri... Port Said’de oynanan bir Lig maçı, biraz da politik etkiyle kanlı bir trajediye dönüşüyor ve 74 taraftar hayatını kaybediyor. Salah Fiorentina’ya gittiğinde bu sayıyı sırt numarası olarak alacak... Port Said Faciası üzerine Mısır Federasyonu ligleri iki yıl durduruyor. İzcileri iyi koku alan Basel takımının radarındaki Salah da İsviçre’nin yolunu tutuyor.
Yıl 2012... Ben onu Basel’in Şampiyonlar Ligi maçlarıyla tanıdım. Ayaklarını göremediğiniz  bir hızı vardı. Sağ kanattan akıp içe kat eder ve sol ayak içiyle topu uzak direğin dibine plaseyle brakırdı, çok kolay bir işmiş gibi. Geçen hafta içinde Roma kalesinin çatalına taktığı top bu tarz gollerinin şahikası olacaktı.

Basel’de en iyi çıkış yapan oyunculardan biri sayılan Salah’ın Chelsea forması giymesi kaçınılmazdı. Sezon ortasında geldiği Stamford Bridge’de o sezon neyse de sonrakinde sadece 3 maçta forma giyecekti. Kafasındaki oyuna itaat isteyen Mourinho’ya göre değildi bu uçarı ve uçan kanat oyuncusu... Fiorentina’ya kiralanarak, Lukaku ve De Bruyne gibi, “Mourinho’nun değerini bilmediği geleceğin yıldızları” listesine katılacaktı.

Önce Fiorentina, sonra Roma, Salah’ın yeteneklerini yeniden gösterdiği  gurbet oldu. Roma’daki hocası Spaletti’ye çok şey borçlu olduğunu söylüyor:

“Ona gelişmek istiyorum diyordum, o da bana defans yapmayı ve takım oyununa uymayı öğretiyordu.”

Salah bu sezon başında, sahanın her yerinde ve topu kaybettiği anda savunma yapma anlayışıyla özdeşleşmiş Klopp’un Liverpool’una gittiğinde artık olgun bir futbolcuydu.

Zaten Basel’deyken de Liverpool’u hayal ettiğini, Chelsea formasıyla Anfield’e çıktığında bir gün bu formayı giyeceğim diye söz verdiğini söylüyor kendisi.
Messi gibi, Ronaldinho gibi ayağından top almak imkânsız. Artık hep gol ya da gol pası noktasında... Savunma da yapıyor. Tabii yanında Firmino gibi bir pozisyon ve pas ustası, Mane gibi yerinde durmayan arkadaşları var

KLOPP-SALAH ZAMANI

Gerçekten de Salah’ın bir sezon içinde gösterdiği gelişme inanılmaz.

Ayaklarının çok çabuk olduğu biliniyordu. Rakiplerinin ayakları saniyelerle işlerken onunkilerde saliseler vardı. Ama ilk maçlarda hızlı bir sağ kanat oyuncusuyken şimdi sahanın her yerinde; kontratakta sprint attıktan  hemen sonra dar alanda balet gibi kıvrak. Messi gibi, Ronaldinho gibi ayağından top almak imkânsız. Artık hep gol ya da gol pası noktasında... Savunma da yapıyor. Tabii yanında Firmino gibi bir pozisyon ve pas ustası, Mane gibi yerinde durmayan arkadaşları var. Ve arkasında ileri geri işleyen üçlü bir dinamo ile uçan bir bek.

Simon Critchley, ‘Futbol Üzerine Düşünürken Aslında Ne Düşünürü’de Klopp için  “Anların adamı” diyor. Klopp için o anki pozisyonun gerekleri var. İşte Salah o anlık pozisyonları yaratan ve sonuçlandıran bir futbolcu şimdi. ‘An’ları, ‘zamanüstü’ne taşıyıp “unutulmaz an” yapan bir büyücü o. Klopp’un heavy metal futbolunun en ince tizleri inleten solo gitarcısı...

MISIR KRALI MI, KOP KRALI MI?

Şimdi her şey yolunda...  Roma maçında o çıktıktan sonra Liverpool’un iki gol yemesi yokluğunda bile farkedilen bir efsana konumuna çıkardı onu. Liverpool taraftarı yeni tezahüratlarında onu ‘Mısır Kralı’ ilan etti bile...  The Archies’in 1969 tarihli ‘Sugar Sugar’ şarkısı onun önderliğindeki takıma uyarlandı ve her yerde. Takım arkadaşları soyunma odasında onun şarkılarını söylüyor. O gol attığında tribündeki Esfane Kenny Dalglish ile gol rekoru tehdit altındaki Ian Rush havalara sıçrıyor.

Ayrıca devamlı gülümseyen bu Şarlo bakışlı adam  Chelsea’ye ve Roma’ya gol attığında sevinmeyerek, eski takım arkadaşlarını tünelde kucaklayarak ve terör saldırıları sonrasında çıktığı maçlarda başını öne eğerek herkesin sevgilisi oldu.

Şimdiki soru: Bu yükseliş ne kadar kalıcı olacak?.. Salah efsane Kop tribünündeki kalıcı bir postere dönüşecek mi?

Tabii, Basel’deyken İsrail takımı Maccabi Tel Aviv’li futbolcuların elini sıkmaması, sonraki maçta ise sadece yumruk tokuşturması gibi tavırları devam edecek mi? Ya Ramazan ayına denk gelen Şampiyonlar Ligi finalinde ve Dünya Kupası’nın ilk maçlarında ne yapacak?

Daha da önemlisi futbol borsasını devamlı şişiren spekülatör-menajerlere kanarak 200 milyon Avro’ya Real Madrid’e transfer olup bir sezonluk hoş bir seda olarak mı kalacak?

Malum, kullan-at kahramanlar çağında yaşıyoruz artık.
Chelsea’ye ve Roma’ya gol attığında sevinmeyerek, eski takım arkadaşlarını tünelde kucaklayarak ve terör saldırıları sonrasında çıktığı maçlarda başını öne eğerek herkesin sevgilisi oldu.