Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

Susma... Sustukça…

Türkiye’de hukuk ve demokrasinin geldiği hazin noktayı, kalın çizgilerle çizen iki karar bir gün arayla gündeme düştü.

Pazar günü; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı oda ve borsaların seçimlerine bir hafta kala, Bakanlar Kurulu hiçbir gerekçe göstermeden seçimleri Nisan 2018’e erteledi.

İş dünyasının seçme ve seçilme hakkına müdahale edildi.

Pazartesi günü; TMMOB bağlı Kimya Mühendisleri Odası’nın seçilmiş yönetim kurulu, kamuoyunun bilgisine sundukları belgeleri bakanlık müfettişlerine vermedikleri(!) gerekçesiyle görevden alındı.

Mühendislerin iradesi hiçe sayıldı.

Geçen aylarda “AKP’nin Sivil Topluma Müdahaleleri-Suskun Türkiye” başlıklı bir rapor hazırlamış (http://www.chp.org.tr/Public/0/ Folder//40804.pdf) ve kamuoyuyla paylaşmıştık.

Özeti; “AKP, tamamen kendine bağlı, tek sesli bir sivil toplum istiyor.

Bunun için her yolu deniyor, deneyecek.” Seçim erteleme ya da yargı kararıyla yönetimleri düşürme gibi adımların, tesadüf olmadığını, olamayacağını anlatıyordu.

Çünkü AKP Genel Başkanı, bu ülkenin yetkin mühendislerini “yıkım ekibi” diye hedef göstermişti bir kere...

Oda ve borsaların seçim süreçleri başlamış, adaylar ortaya çıkmış, yarışa bir hafta kalmış kimin umurunda!

Çünkü AKP Genel Başkanı ve AKP Hükümetlerinin sözlüğünde; “demokrasi”, “çok seslilik”, “ortak akıl”, “uzlaşma”, “sivil toplum” gibi kavramlar; “kullan at” bölümünde listeleniyor.

***

Türkiye ekonomisinin büyük bölümünü temsil eden oda ve borsaların serbest seçimleri, bir hafta kala erteleniyor ama ortaya hiçbir gerekçe konulmuyor.

Hükümetle uyum içinde çalışan, sinmiş, eleştirmeyen, itirazda bulunmayan kurumlara bile müdahale ediliyor olması bazılarına şaşırtıcı gelebilir ama aklı başında kimseler için sürpriz değil.

Çünkü “yetmez ama evet” aşaması geçildi.

Uyum ya da itaat yeterli değil.

“Ya bendensin ya yoksun” noktasındayız.

Yandaş basına yansıyanlar da bu noktanın altını çiziyor zaten.

AKP Genel Başkanı veya Hükümetin istediği ya da işaret edeceği adayların değil, aslında AKP cenahının içinden olan birilerinin çocukları, dünürleri ya da damatlarının kazanma ihtimali nedeniyle seçimler 6 ay ertelenmiş!

Çünkü iktidar kendisine göbekten bağlı bir yapı istiyor. Tek tip kurumlar, tek tip odalar istiyor.

Peki; tek adamın adaylarının kazanmama ihtimali, 6 ay sonra da devam ederse ne olacak?

Bir 6 ay daha erteleme gelir mi?

Engel var mı?

***

Bir kriz; AKP Genel Başkanı’nın “dost” seçimindeki hataları ve AKP hükümetlerinin dış politikadaki zikzaklarının faturası her geçen gün büyüyor.

Havaalanlarında Barzani’yi bayrak çekerek karşılayanlar, petrol ticareti için yandaş şirketleri devreye sokanlar, bugün “beka” diyor, “kadir kıymet” diyor.

Bu kaçıncı yanılma, bu kaçıncı pişmanlık?

***

Adalet ve demokrasinin çökertilmesi boşuna değil…

Sonra teker teker tüm kurumlar, tüm değerler çökertiliyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında bir kilisede rahiplik yapan Martin Niemöller’in yazdıkları bugünün Türkiye’sine ışık tutuyor…

“Önce Sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü ben sosyalist değildim. 

Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim.

Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim...

Sonra beni almaya geldiler...

Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

Herkesin şapkasını önüne koyup düşünme vaktidir…

Önceki ve Sonraki Yazılar