Tarım Bakanlığı stratejik planı ve köylü refahı

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013–2017 arasını kapsayan Strateji Raporunu açıkladı (www.tarim.gov.tr) Rapor 73 sayfa ve çeşitli açılardan incelenebilir. Bu yazıda sadece köylü, çiftçi refahı açısından kısa bir değerlendirme yapacağım. Raporda Bakanlık “kırsal alanda yaşam standardını yükseltmek amacıyla politika belirlemek ve uygulama” yapmayı kendisine misyon yani görev olarak belirlemiş. Bundan köylülerin geliri artacak, daha iyi yaşayacaklar ve bunun için bakanlık ne gerekirse yapacak diye anlıyoruz. Stratejiden bunu görüyor muyuz bir bakalım.

Bakanlığın ilan ettiği temel değerlerden biri de “tarafsızlık”. Bunu Rapor “Bakanlık bütün taraflara eşit yakınlıktadır” şeklinde açıklıyor. Burada ister istemez itirazlarım başlıyor. Sokakta birisi bir saldırgan tarafından dövülüyorsa, siz de “ben tarafsızım” derseniz aslında güçlüden yana taraf tutmuş olmaz mısınız? Şimdi örneğin süt konusunda üç beş şirket piyasada elde ettiği güç sayesinde (buna oligopson diyoruz) çiftçilere en fazla 80 kuruş fiyatı kabul ettirebiliyorsa, aynı gücü tüketiciye satışta kuran güçler sütü 3 -3,5 TL’den satabiliyorsa (buna da oligopol diyoruz) ortada herhangi bir serbest piyasadan söz edebilir miyiz? Bu, çift taraflı tekelci duruma çok yakın bir yapıdır. Böyle bir durumda devletin kooperatiflere ciddi bir destek vermesi, gerekiyorsa en azından bazı bölgelerde süt ve ette doğrudan alım yapması  gerekebilecektir. Geçmişte SEK ve Et-Balık Kurumu dış baskılarla özelleştirildi. Devlet kurumlarının fiyatlara müdahalesi adeta günah ilan edildi. Prim denilen fiyatlara hiç etkisi olmayan bir sistem uygulanıyor ve yıllardır bu sistem süt ve etteki krizleri önleyemedi.

Raporda hedef olarak kurulacak ve rehabilite edilecek kooperatif sayısı ilk yıl için on iki, sonraki yıllar için ise onar olarak belirtilmiştir. Bu sayıları hiçe yakın kabul edebiliriz.

Buna karşılık raporda konumuz ile ilgili yazılanlar şöyle: “Ürün arzı ile çiftçi gelirlerinde istikrarın sağlanması amacıyla lisanslı depoculuk ve sözleşmeli üretim geliştirilecektir.”  Lisanslı depoculuk çok konuşulan bir alan, ancak bu alan sadece özel sektöre bırakılırsa bu yarıştan köylünün, çiftçinin kazançlı çıkacağını düşünemeyiz. Hele sözleşmeli üretime gelirsek durum daha da kötüdür. Güçlü alıcılar adeta istedikleri bütün koşulları çiftçiye dayatmaktadırlar. ABD gibi gelişmiş ülkelerde sözleşmeli üretim çiftçiler için serflik (derebeyine bağlı üretici) ile kölelik arası bir durum yaratmıştır. Rapor ise sözleşmeli üretici sayısını 235 binden 400 bine çıkarmayı hedeflemektedir.

 
Bu strateji köylü, çiftçi refahına hizmet etmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar