Ahmet Hakan'ın postu

Bugüne dek tek bir kayda değer analizini okumadığımız,  şapkadan tavşan çıkarma sanatı hakkında kendisini takdir ettiğim Hürriyet yazarı Ahmet Hakan geçtiğimiz Pazar günü Hürriyet’te “Reza Zarrab konusunda 7 önemli saptama” diye bir şeyler yazdı. Oturduğumuz yerden her şeyi bilmek mümkün olmuyor ne yazık ki. Kahvehane yazarlığının bir tık ötesi olan kafe yazarlığının her şeyi bilemeyeceğini birisinin anlatması gerekiyordu.

Ahmet Hakan diyor ki
“Reza ötecek, hükümet yıkılacak diye muhalifler hayal kuruyor. ABD, Reza vakasıyla darbe yapacak diye yandaşlar kaygılanıyor. İki taraf da ahmaktır.”. Bir kere muhaliflerin hiç biri sandığı gibi hayal kurmuyor. Aklı olan her bireyin tahmin edeceği gibi Türkiye’de 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını kapattığını sanan devekuşu iktidarın tahmin etmediği şeyin gerçekleşeceğini öngörüyor muhalifler.  Yandaşlara gelince, onların bugüne dek bırak ABD’yi darbecilikle suçlamadığı tövbe haşa bir tek Allahu Teala kaldı. Ama yine de yandaşların ahmaklıkları konusunda hemfikir olabilirim kendisiyle. Aslına bakılırsa 17-25 Aralık soruşturmasının yakın bir gelecekte uluslararası boyut kazanacağını tahmin etmemek için ahmak olmak gerek.

Ahmet Hakan diyor ki, “Reza olayında hedef Türkiye değil İran’dır”. Belli ki onca iktidar güzellemelerine rağmen “acaba hala aleyhimde yazan var mı” kaygısıyla yandaş medya takip etmekten uluslararası medyayı takip etmiyor Ahmet Hakan. O halde benden öğrensin. İran’da 2013 yılında iktidar değişimi oldu. Ceket giyen Ahmedinecad ve tayfası gitti. Molla görüntülü ama görece daha liberal ve demokrat olan Ruhani ve tayfası iktidara geldi. İran’da alışıldığı üzere bir önceki kadro sadece ülkede değil uluslararası alanda tüm dünyada tasfiye edilir. ABD ile İran 2013’den beri süren pazarlıkları tamamladılar ve her konuda anlaştılar. Ambargo da bu yüzden kalktı. ABD’de açılan bu soruşturma sadece ABD’nin milli çıkarlarının peşine düşmedi, İran’ın milli çıkarlarının da peşine de düştü. Her ikisi de kendisinden araklanan sermayeyi tahsil etmek ve hırsızları cezalandırmak için bu soruşturmayı açtırdılar. İran’ın yeni yönetimi öncesinde bu işlere merkez üs olan Türkiye elbette bir numaralı hedeftir. Reza Zarrab’ın önüne Meksikalı bakanlar mı yattı? Reza Zerrab Tunuslu bir meşhur dansözle mi evlendi? Daha dün İran’ın ambargosunu kaldıran ABD neden ertesi günü İran’ı hedef alsın? ABD’yi de ileri şizofren demokratlar mı idare ediyor?

Ahmet Hakan diyor ki, “ABD’deki bütün savcılar, FBI ajanları toplansalar Türkiye’de darbe yapamaz, avuçlarını yalarlar.”. Latin Amerika, Asya ve Afrika’daki sayısız darbeleri bilmiyorum da Türkiye’deki bütün askeri ve sivil darbeleri herhalde Orson Welles’in radyoda anlattığı Marslılar planlamış olmalı ki Ahmet Hakan kendinden pek emin ve hepimizin içine su serpiyor.  Türkiye zaten İngiltere gibi burjuva demokrasisi geleneğine çok sahip bir krallık olmalı ki geçmişinde bir tane darbe yok elhamdülillah. Demokrasi kültürünü geliştirememiş bir ülkede askeri veya sivil bir NATO darbesi icra etmek için 11 kişilik bir kadro yeterli olup yedek kulübesine bile gerek yoktur.

Ahmet Hakan diyor ki, “Eğer Reza ABD’ye anlaşmalı gittiyse İran’da idama mahkûm edilen ortağının akıbetini yaşamamak için gitti.”. Her şeyden önce ortak Zencani için temyiz yolu açık ve yargılanma süreci bitmiş değil. Yargılama süreci devam ederken yargıya müdahale etmek hiç doğru değil bir kere. Öte yandan bence Zencani idam edilmeyecek. İran mali konularda pek idam cezası uygulamaz. Parayı tahsil etmek amacıyla kullanır. Parayı tahsil ettikten sonra bir miktar hapis cezası verir. Sonra da yeniden ajan haline getirip salıverir. Mali konularda acımasız olan ABD’dir. Parayı tahsil etse bile çok uzun yıllar hapislerde süründürür veya mahkûmları Al Capone gibi hapislerde imha eder. Ancak faydalı bilgiler veren sanıklara elbette hukuki kıyaklar yapar. Reza, Türkiye’de ensesine kurşun yemekten korkuyordu elbette ama İran ajanlarından değil, foyasının ortaya çıkmasından endişe eden başka bir devletin ajanlarından korkuyordu. Elbette anlaşarak gitti. Aksine inanmak için beyinsiz olmak gerek.

Ahmet Hakan diyor ki, “Ethem Sancak gazeteleri, Reza Zarrab Türkiye ile ilgili meselelerden ötürü tutuklanmış gibi yayınlar yaparak, tutuklanmasına itiraz ederek Türkiye’nin ayağına kurşun sıkmaktadır.”. Ahmet Hakan’ın Ethem Sancak gazeteleri ile olan problemi bizi ilgilendirmez. Bu Reza Zarrab biz bilmeden Almanya’da şirketler kurdu da bu yaramaz ABD acaba Almanya ile ilgili meseleleri mi araştırıyor ki? Hem ne zamandan beri yolsuzluk yaptıklarını dünya âlemin öğrendiği birtakım iktidar odakları uyduruk yayınları ile Türkiye’nin ayağına kurşun sıkmaya başladılar ki? Türkiye’nin bir ayağı yolsuz ise o ayağa sırf Türkiye’nin ayağı diye kutsal ayak muamelesi yapacak kadar ayak fetişisti olmamızı mı tavsiye ediyor Ahmet Hakan?

Ahmet Hakan diyor ki, “Reza gibi kriminal bir adama temiz adam diyen yandaşlar hükümete zarar veriyorlar.” Güzel kardeşim. Mademki bu ve önceki hükümetlere zarar gelmesini istemiyorsun. Git Star şeyi’nde yaz. Kimse sana zorla Hürriyet’te yaz demiyor. Hem git ki ben yazayım senin o işgal ettiğin köşede. Yurt’ta hayrına yazmaya son verip biraz da ben sebeplenip sakal bırakırım hem Doğan medyasından. Pek yakında bir gün iktidar değişip bu sayko-diktatörya günleri sona erince son dönemlerde yazdıklarını herkes unutacak mı sanıyorsun? O kadar mı saf görünüyoruz Nişantaşı’ndan?
Ahmet Hakan diyor ki, “Reza’yı tutuklayan savcıya yandaş medyada paralel demek paralel yapı ile yapılan mücadeleye çok zarar veriyor”.  Daha 2014 başlarına kadar bırakın paraleli “ne cemaati, cemaat mi varmış, her şeyin altında cemaat aramak hastalıktır” diye yazan bir köşe yazarı için doğrusu ibretlik satırlar bunlar. Bu satırların yazarı 2007’den beri cemaati yazarken, taa 2010’da 2010 referandumunun bir cemaat darbesi olduğunu yazarken Ahmet Hakan cemaatin her yeri ele geçirdiği iddialarının bir şehir efsanesi olduğunu yazıyordu hem de Hürriyet’te. Üzgünüm dostum. Senin yer bulmaya çalıştığın o yandaş medya Reza’yı bile paralel ilan edecek kadar korkudan aklını kaçırmış. Kötülük sınırlarında şeytan ile yarışıyorlar. Eninde sonunda gelecek olan hesap günü korkusu yüzünden şeytan gibi titrekler. Niye uydun bu mutlak kaybedenlere?

Ama şaşırmak gereksiz sana Ahmet Hakan. Resmi yöneticileri çocuk tecavüzünü savunan dünyadaki biricik “hasta adam” olmamıza bile itiraz etmedin. İtirazı bırak. Haksız ve alakasız yere solculara sataşıp savundun o pedofilisever topal ördek faşistleri. Bu günah sana yeter. İran gibi senin boyunu fersah fersah aşan bir konuda şaşırmışsın, çok mu?

Seni severdim eskiden. Dayak yediğinde SMS bile attım sana. “Geçmiş olsun, asla yılma” dedim. Dalga da geçerdim seninle ama yine de severdim. Ne yazık ki dalga geçilecek bir postun dahi kalmamış. Kim derdi ki yazarlık kariyerine Mehmet Yılmaz’a sataşarak başlayan GHK dostunuz Hürriyet’te sadece Mehmet Yılmaz yazılarını beğenecekti bir gün?

Önceki ve Sonraki Yazılar