S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Tarımda Türkiye nereye gidiyor?

Çarşı pazar da kiminle konuşsam, hayat pahalı- lığından, geçim sıkıntısından bahsediyor.

Ticaretle uğraşanlarla yaptığım sohbetlerde işlerin durgun olduğunu, nakit para akışının olmadığını söylüyorlar.

Her hafta birçok işyeri kapanıyor, senetler protesto oluyor, icralar hızla artıyor.

Ege’de, Antalya’da turizmin kötü bir sezon geçiriyor olması her kesimi olumsuz etkiliyor.

Üretici ürettiğini yok pahasına satmaktansa üretmemeyi tercih ediyor.

Birçok otel, tatil köyü üç dört sene öncesine göre yarı hatta üçte bir fiyatına satılığa çıkarılmış durumda.

Döviz de özellikle dolarda yaşanan dalgalanmalar ihracatçıyı olumsuz etkiliyor.

Ülkemizde yaz sezonu geldiğinde özellikle meyve sebze üretimindeki artışla fiyatlarda gerileme yaşanırdı.

Bu sene döviz gibi domates, biber, fasulye hemen hepsinde dalgalı fiyatlar gördük yaşadık.

Türkiye 1980’lere kadar tarım da kendi kendisine yeten dünyadaki nadir ülkelerden biri olarak gösterilirdi.

Tarım arazilerinin konut ya da ticari amaçlı imara açılması, kişi bazlı bazı tarım ürünlerine özel ithalat izni verilmesi, iç üretimde belli engeller konulması, köylüye uygulanan taban fiyat uygulamalarında bazı tüccarlara kolaylık sağlayan ama üreticiyi zora sokan politikalar sonucu bugün birçok tarım ürününü ithal eder noktaya geldik.

Buğday, arpa, zeytin, pamuk, fındık, çay, muz, domates, salatalık, elma, narenciye ürünleri başlıca önemli üretimlerimizdi.

Bu ürünleri üretmenin yanında ihracat yapılarak ülke ekonomisine girdi sağlanıyordu.

Mayıs ayı ekonomik verilerine göre ihracatımız yüzde 9,5 artarken ithalatımız yüzde 21.4 artış gösterdi.

Bu da eğer tarım alanlarımızı korumaz isek ilerde ülke olarak çok daha büyük sıkıntılara girece- ğimizin göstergesi.

Hükümetin “Üretim Reformu Paketi” olarak kamuoyuna sunduğu TBMM’ye “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı’nda yer alan zeytinliklerle ilgili düzenleme, dünya sıralamasında yer aldığımız zeytin ve zeytincilik sektörüne büyük darbe vuracak.

Tasarı bu şekliyle yasalaşırsa Türkiye’nin tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanlarında önemli yeri bulunan zeytincilik sektörü büyük ölçüde zarar görecek ve geçimini zeytinliklerden sağlayan milyonlarca üretici mağdur olacak.

Türkiye bir yandan kısa süre önce zeytincilikte hedefin dünya ikinciliğine ulaşmak olduğunu ilan edecek, diğer yandan zeytin üreticisini zor durumda bırakacak böyle bir tasarıyı gündeme getirecek.

Zeytin yetiştirilen alanların toprak yapısı, havası, suyu, iklimi kendine özel şartlar taşımakta.

Bu özellikler zeytin ve zeytinyağının kalitesini, lezzetini belirlemekte. Kanun tasarısı içerisine koyulan adeta elma şekeri aldatmacası gibi tasarıyı savunanlarca dile getirilen bir madde gerçeği yansıtmamakta.

“Zeytinlik alanlarında yatırım yapanların kendilerine tahsisi edilen yerleri tahsisi süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler.”

Bu bir kaç nedenle göz boyama olup gerçekçi değildir:

1. Zeytin üretimini bırakan üreticinin yeniden tarım üretimine dönmesi mümkün değildir.

2. Zeytin yetiştirilen alanlarda yapılacak sanayi tesisi inşaatı, sanayi üretimi ve depolanması gereği doğal yapısı bozulan arazinin verimliliği azalacaktır.

3. Üzerindeki bitki örtüsünün sağladığı toprak - su dengesi bozulan arazi erozyona uğrayacak, çölleşecektir.

Bakanlığın kendi yetkisini illerde valiliklere devredeceği bu tasarı ülkemize yarar sağlamayacaktır.

Bölgesel dengelemeye önem verdiğini belirten hükümetimize önerim;

teşvik çeşit ve oranları yüksek tarım arazisi vasfı bulunmayan Orta Anadolu, doğu Anadolu ya da Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde sanayi yatırımlarına izin vermesi.

Uzun süredir birçok alanda teşviklerden yararlanamayan Ege-Marmara-Akdeniz bölgesi üreticilerinin kendi olanakları ile sürdürdüğü, ülke ekonomisine büyük yararlar sağlayan zeytincilik ve zeytinyağı üretimi korunmalı, heba edilmemelidir.

Hükümet kamuoyundan gelen tepkiler sonucu komisyona geri çektiği tasarıyı TBMM’den tümü ile geri çekmeli, zeytinlikler ve diğer tarım arazilerinin korunması için gerekli tedbirleri almalıdır.

İyi pazarlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar