Şükrü Sina Gürel

Şükrü Sina Gürel

Tek Adam Rejimi

17-25 Aralık tuhaflıklarını yaşadığımız sırada, zamanın TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Anayasanın yargı bağımsızlığı hükmü ölmüştür” demişti.

O zaman ben de YURT’taki “Açıkça” köşemde, önce “Anayasayı Kim Vurdu?” başlıklı bir yazıyla, Anayasaların eceliyle ölmediğini, mutlaka bir failin olması gerektiğini belirtmeye çalışmıştım.

Ardından, aynı köşede “Sivil Darbe” başlıklı bir yazıyla, darbelerin mutlaka askerlerce yapılması gerekir diye bir kural olmadığını, pek ala, sivillerin de Anayasal düzene karşı darbe yapabileceklerini anlatmaya çalışmıştım.

Aradan epeyce bir süre geçti ve 15 Temmuz FETÖ darbesini atlatmayı, başarısız kılmayı başardık.

Aklımız da 15 Temmuz’a takılı kaldı.

Kimlerin Anayasayı usulüne uygun değiştirmeksizin Anayasayı “beklemeye aldığını”, yani rafa kaldırdığını; kimlerin Anayasayı “fiili duruma uydurmak” gerektiğini öne sürdüğünü, unuttuk…

12 Eylül’ün tek adam rejimine bir askeri darbeyle “kavuşmuştuk”! Bugünkü rejimimizi ise bir seri “sivil çaba” ile kurduk.

Hayırlı olsun…

Yalnız bir önemli gerçeği anımsamak gerekir diye düşünüyorum: Tek adamlar, hele uluslararası ilişkilerde ve ekonomi de işlerin sarpa sardığı dönemlerde, dış baskılara gerçek demokrasilere göre, çok daha açık ve korumasız olurlar.

“Havuç ya da sopa” politikaları, çok uygun bir uygulama alanı bulur…

12 Eylül döneminde Kenan Evren ABD’nin her dediğini yaparken durum böyleydi.

Oysa gerçek demokrasilerde, ülkeyi yönetenler, kamuoyunu, parlamentolarını, kısacası halkının gücünü arkasına alarak “dik durabilir”!

Ama devletlerin tarihi, bireylerinkiyle kıyaslanamaz.

Umarım bu tek adam rejimi dönemini kazasız, belasız atlatırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar