Tek ürün tarımı çıkmazda

Ülkemizde birçok çiftçi hemen hemen tek ürün yetiştiriyor. Sadece üzüm, kayısı, çay veya fındık gibi. Monokültür dediğimiz bu olay bazı açılardan çiftçiye fayda sağlasa da genel olarak çıkmaz bir yol. Bilgi veya ekipmanlar açısından tek ürün yarar sağlıyor gibi. Ancak ürün pazarlamada, girdi kullanımında ve ekolojik açıdan çok sorunlu. 


Örneğin Alaşehir’de nerede ise sadece üzüm, Karaman’da elma, Malatya’da kayısı, Karadeniz’de fındık veya çay yetiştiriyorlar. Ürünü yakın bir bölgede, hele doğrudan tüketiciye satmak imkânsız. Bu da çiftçileri aracıların eline düşürüyor. Karaman’da elma 30-40 kuruştan sofralık, 10 kuruştan meyve suyu için satılıyor. Hâlbuki manavda en az 2 TL. Bazı yerlerde 4 TL’ye kadar çıkıyor. Kuru üzüm de 3-3,5 TL’ye satılıyor.

Bazı yıllar iklim değişikliği sonucu, don, dolu nedeniyle ürünün nerede ise tamamı yok olabiliyor. Bu yıllar çiftçi kesin kaybediyor. Bazıları kısmen sigortadan para alabilse bile ertesi yıl bu defa primler artıyor. 

Ürün iyi olduğunda bu defa aracılar fiyatı düşürüyor. Çiftçi gene kaybediyor. Üretim az da olsa çok da olsa çiftçinin kaybetmesi üzerine olay gelişiyor. Tek ürün yetiştiren çiftçi yılın önemli bir bölümünde yapacak bir işi olmuyor. Karamanlı arkadaşım “bazı çiftçiler günde on saat TV izliyor, haberleri döne döne takip ediyorlar” demekte. İşlerin yoğun olduğunda ise dışardan iş gücü takviyesi kaçınılmaz oluyor. Bu sistem çiftçiyi yok olmaya doğru götürüyor. Bir süre sonra meyve bahçeleri büyük şirketlerin veya kapitalist çiftçilerin eline geçiyor. Girdiler sürekli pahalılaşıyor. Tarım zehirleri yoğun kullanılıyor. Çiftçi kendisini de zehirliyor. Monokültür tarım yapan çiftçiler sebze, yumurta, süt vb. gibi gıda ürünlerini de dışardan alıyorlar. 

Bu durumdan çıkış için ilk yapılması gereken her çiftçinin sebze, yumurta, süt vb. ihtiyacı için harekete geçmesi. Bunları da ekolojik yetiştirmesi. Hiçbir şey olmasa zehirlenmemiş olurlar, yıl boyunca yapılacak işleri olur. Monokültürün azaltılması, yakın pazarlar için başka ürünlerin de yetiştirilmesi bir çıkış olabilir. Üretimde agro-ekolojik tekniklerin kullanılması şart. Daha açıkçası kimyasal gübre ve ilaçlardan önce uygulanan tarım tekniklerini yeniden uygulamak gerekiyor. Şüphesiz bu bilgiler çağdaş teknoloji ile desteklenerek uyarlanabilir. Bu ise çiftçinin sürekli pahalılaşan girdileri satın almayıp bunları çiftçiliğinden veya komşularından sağlaması anlamına geliyor. 

Yeterince farklı ürünler bir çiftçi veya bir köy tarafından üretildiğinde bu ürünler köydeki, yakın kentteki pazarda satılabilir. Topluluk destekli tarım grupları ile ittifak kurulabilir. Monokültür ve endüstriyel tarımda (tarım kimyasalları kullanılarak yapılan tarım) ısrar etmek çiftçinin aracıların esiri olmaya devam etmesi anlamına gelir. Bütün bunlar için bir mücadele gerekir. Bunlara ilk önce çiftçilerin karşı çıktığını “başka yol yok” dediklerini biliyoruz. Bütün aracılar, süpermarketler, gıda sanayii ve politikacıların çoğunun da böyle bir değişime düşman oldukları son derece açıktır. Mücadele şüphesiz çok yönlü olacak. Politik alan da ihmal edilmeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar