İş dünyasının en büyük sınavı

Yıllardır medya patronlarının başına gelenleri az çok biliyorsunuz. Vergi “cezaları”.. Açık kapalı tehditler.. Hatta “Ergenekon torbasına atılırsın” mesajları..

Ve hatta, Erdoğan’ın, Gezi sırasında NTV’nin patronu Ferit Şahenk’i kapısında iki saat bekletmesi.. Bu sırada Hülya Avşar’ı kabul edip uzuun uzun sohbeti.. Yani eskilerin deyimiyle “istiskal” etmesi.

Unutulmasın; Miliyet ve Vatan’ı “aldırdığı” Erdoğan Demirören’i telefonda hüngür hüngür ağlatması.

Medya patronları, Cumhuriyet tarihinde –Menderes döneminde bile- görülmedik bir saldırı ile karşılaştı.

Ama anlaşılan yetmemiş.

Şimdi sıra EKONOMİK OLARAK BOĞAZLAMAKTA.

***

Medya dünyası bir süredir bunu konuşuyor. Hatta isimler veriliyor. Örnekler / anekdotlar anlatılıyor.

Hepsinin özü, özeti şu: İş dünyasının önde gelen isimlerine, gruplarına telefon ediliyor. “Falan filan gruplara / gazetelere / televizyonlara ilan verilmeyecek” deniyor.

Cemaate yakın gazete ve televizyonlarda, bu baskı, etkisini çoktan göstermeye başladı.

Belki, “iş dünyası kendiliğinden Cemaat’ten uzaklaşmış olamaz mı” diyeceksiniz.

Hayır! Zira “sermaye” karşılığını bulacağı yere akar. Okunan gazete, izlenen televizyon ilan alır. Ayrıca, yayın grupları Cemaat yanlısı olabilir, ama okuyucular / izleyiciler hangi cephedendir.. Fişleme –şimdilik- o seviyeye gelmediği için, bilmek mümkün mü?

Kaldı ki, ilan / reklam baskısı sadece Cemaat gruplarına yönelik değil. Aralarında Doğan Grubu’nun da bulunduğu bazı yayın organları için de telefonlar edildiği biliniyor.

Kulislerde, “en büyük patronlara” Erdoğan’ın eski başbakanlık danışmanı Mustafa Varank’ın telefon ettiği iddia ediliyor. Doğrulatmam söz konusu olmadığı için bilemem elbette. Yine de, “hiyerarşiyi” dikkate aldıklarını düşünüp şaşırmam da!

***

Ben Doğan Grubu’nda çalıştığım dönemden biliyorum. AKP, “medya izleme merkezi” ile bütün kanalları / programları / haber bültenlerini takibe alıyor. Arada, ilgili kişiler uyarılıyor. Hatta önlerine hangi kanalın Erdoğan’ı kaç dakika kaç saniye verdiğine ilişkin raporlar konuyor.

Şimdi belli ki çemberi biraz daha daraltmaya başlamışlar. Uzak gördükleri, gözden çıkardıkları gruplar ilan / reklam alamasın diye işvereni sıkıştırmaya koyulmuşlar.

İş dünyası ne yapacak peki? Kulislerde “bugüne kadar direnen direnebildi, bundan sonra kolay değil” deniyor.

Önümüzdeki günlerde, bu konudaki tavırlarını daha net anlayacağız.

Ancak şimdiden söylemek lâzım: Bu, en büyük, belki de SON SINAVLARI olacak.

2015 genel seçimlerine doğru verecekleri her taviz, bu ülkede otoriterlik duvarına bir taş daha koyacak.

Şunu bilsinler.. Sokak artık “birlikte mücadele etmeye” karar verdi. Gençler, Cumhuriyet’e sahip çıkan her yaştan insan “SUSMAYACAĞIZ” diyor. Eğer iş dünyası susar ve boyun eğerse, sokak buna yanıt verecektir. Belki tekerleklerini, sigortalarını, bisküvilerini, her ne üretiyorlarsa onları almayarak.. Belki yaptıklarını yüzlerine vurarak..

***

KÜRESEL ERKEKLİK!

Cuma akşamı, bir grup kadın gazeteciyle birlikte DÜNÜR’le buluştuk. Hayır. Benim dünürüm değil elbette. Hillary Clinton’ın dünürü.. Yani Clintonlar’ın kızı Chelsea’nin kayınvalidesi… ABD Temsilciler Meclisi eski üyesi Marjorie Margolies ile.

Toplumsal Eğitim ve Gelişim Derneği’nin “SİYASET ARENASINDA KADIN” konferansı için gelmişti. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in ev sahipliğindeki bir yemekte de bizlerle buluşmuştu.

Hem o akşam hem de ertesi gün konferansta, konu başlığı konuşulup tartışıldı elbette. Benim aklımda kalan ise, “dünür” Margolies’in yemekte Hillary Clinton ile ilgili anlattıkları oldu.

Çok özetle şunları söyledi Marjorie Margolies: İki yıl sonraki başkanlık için Hillary Clinton Demokrat kanadında en güçlü adaylardan biri. Buna ne kadar “hazır” olduğu, yetenekleri ortada. Ancak bir soru henüz yanıtlanamadı. “Siyah” bir başkan seçen ABD seçmeni bir “kadın başkan” da seçer mi? Araştırmalara göre, kadın seçmen bile bu ihtimale mesafeli duruyor. “Siyah” sorununu aşan ABD, henüz “kadın” sorununu aşmış görünmüyor. Bu nedenle Hillary Clinton kararı henüz net olmaktan uzak.

Neymiş.. Taliban’dan Washington D.C.’ye muazzam farklar barındırsa bile, neticede erkeklik “küresel bir sorun” olmaktan çıkamamış.

Bunu, böyle bir isimden dinlemek, ilginç bir sohbet ve deneyimdi doğrusu.

Üstelik, Margolies’in konferanstaki konuşmasının moderatörü, CHP’de “kadın kotası Mehmet Bekaroğlu lehine kullanıldığı için” Parti Meclisi dışında kalan Nilden Postalcı olunca.. İlginç kelimesi yanına bir “refakatçi” istedi: TUHAF!

***

DEĞİL!!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre, Amerika kıtasını Kolomb değil Müslümanlar keşfetmiş. Hatta Kolomb, anılarında “Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından” söz edermiş. Ah, şimdi de oraya bir cami ne iyi olurmuş.

Bu bir ZAYTUNG haberi ya da mizah değildir ey okur. RTE böyle buyurmuştur. Aklının ayarıyla oynama!



Önceki ve Sonraki Yazılar