Çalmadan oynamaya hazır olmak!

26 AĞUSTOS gibi, bizim tarihimizde çok önemli yeri olan bir günde, Batılı dış güçlerin Mezopotamya üzerindeki düşlerini gerçeğe çevirmek amacıyla, sınır komşumuz Suriye'ye yönelik bir sıcak harekat planı gündeme gelir gelmez, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun “Biz hazırız” diye ilk görüş açıklayan ülke olmamıza yol açması büyük hatadır.

Savaşın, ne felaketler getirdiğini nefislerinde yaşayan ülkeler, bu yüzden 1 Eylül'ü “Dünya Barış Günü” olarak seçmişlerdir.

Özellikle ABD'nin savaş günlüklerinde Vietnam sergüzeşti gibi, tam anlamı ile bir bataklık serüveninin kalıntıları henüz tüm canlılığı ile belleklerdeyken, Erdoğan Hükümeti, çok kanlı ve anlamsız bir savaşın ateşini yakmak için, yıllardan beri tehlikeyi büyütmekle meşguldür.

İran Haber Ajansı, hafta sonunda 57 emekli ABD subayının Suriye'ye gitmek için bir C-130 uçağı ile Türkiye'ye geldiğini “Muhtemelen Adana'daki ABD üssüne” ve teçhizatlarıyla Suriye'ye geçerek Özgür Suriye Ordusu savaşçılarına komuta edeceklerini duyurdu.

Haber için resmi kaynaklarımızdan doğrulanma ya da yalanlama gelmedi; ama Başbakanın eski dostu ve kardeşi Esad'a yönelik hücumları daha da sertleşerek devam etti!

Konuşan Türkiye gibi bölgesinin ve dünyanın en büyük güçlerinden birisinin başbakanı olursa, o başbakanın ağzından çıkan her sözün doğru ya da yanlış olduğu, içeride olduğu kadar dışımızda da yankılar yapar.

Nitekim son Rize konuşmalarında İsrail'e yönelik eleştirilerinin ABD'de ve dolayısıyla Beyaz Saray'daki tepkilerinin ne olabileceğini hesaplaması ve söyleyeceklerini ondan sonra seslendirmesi gereken Erdoğan'ın, Başkan Obama'nın ofisinden gelen tepkileri şaşkınlıkla karşılamış olması dünyayı yöneten güçlerin stratejileri hakkında hiç bir donanıma sahip olmadığını da ortaya koymaktadır.

Suriye'ye karşı bir askeri harekatın en yakın komşularımız İran'da ve Rusya'da dahası uzakta da olsa yeni süper devlet Çin'de neden olacağı tepkileri Davutoğlu Ahmet Bey, iyi hesaplayarak mı, parmağını ilk kaldıran ilkokul öğrencisi gibi “Biz hazırız” hamlesi yapmıştır.

Söylemesi zor da olsa, Erdoğan'ın iktidarının on birinci yılına girerken çok yorgun ve adeta tükenmiş olduğunu paylaşmak dürüst bir gazetecilik görevidir.

Sayın Başbakanın, doğduğu topraklarda, Anzer Yaylası'nda uzun bir tatil yapması ve bu süre içerisinde çok gerekli olmadığı sürece demeç vermemesini özellikle kurmayları ve yakın dostları kendisine anlatmalıdır.

Domino ya da bilardo oyunlarında, taşların birbirlerinden etkilenerek sergileyecekleri görünüm ile İsrail'e doğrudan yapılan ağır eleştirilerin Beyaz Saray'da neden olacağı tepkilerin tıpa tıp örtüşeceğini hesap edinceye kadar sağlıklı bir time out, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de hayrına olacaktır.

AKP yönetimi bu tür tavsiyeler karşısında asla gocunmasın.

Kendisini iktidara getiren konjonktürü kollarını açarak karşılarken her şey dört dörtlüktü de karnedeki kırık notlar çoğaldığı zaman mı, Saraçhane alanını yandaşlar için düzme mitinglere açarak Batıya meydan okumak mı hakka sığınmak sayılıyor?

Masum çocuklarımızın sığınma yeri olan Gezi'nin ahı, Rabiacılar karşısında elbette muzaffer olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar