TÜRGEV, vakıfları 10'a katladı

Dün Türkiye siyasi tarihinde bir dönüm noktası olan 17 Aralık'ın 1'inci yıldönümünü idrak ettik. 17 Aralık 2013’te başlayan operasyonla, Türk siyaseti büyük yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kaldı. 17 Aralık’ın seneyi devriyesinde hangi mali ilişkiler ortaya saçıldı, anımsamakta fayda var. Operasyonun ardından açıklanan fezlekede yer alan iddialar saymakla bitmez. İddialar arasında, transit ticaretten eski Bakan Zafer Çağlayan’ın binde 3 ila 4 komisyon alması, 700 bin TL’lik hediye Paket Philippe saat, iski Bakan Egemen Bağış’ın binde 2 komisyon talebi, evine giden hediyeler, eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın imar oyunları gibi pek çok akçeli konu var. Ancak tüm bu debdebenin içinden en çok karlı çıkan TÜRGEV olmuş gibi gözüküyor.
Yönetim kurulu üyeleri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın bulunduğu TÜRGEV ile ilgili onlarca bedava ya da rayicin çok altında değere arazi tahsisi iddiası bir yana, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın soru önergesiyle ortaya çıkan kesin bir gerçek var: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın verdiği cevaba göre, TÜRGEV’e 28 Şubat 2008 tarihinden itibaren 2012 yılı sonuna kadar, yani toplam 4 yılda yurt içinden 29 milyon TL, yurt dışından da 99 milyon 999 bin 990 dolar para geldiği iddiası resmen doğrulanmış oldu. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de vakıfların yıllık ortalama 150-200 bin dolar bağış aldığını ortaya koyuyor. Hal böyle olunca, TÜRGEV’in, görünen kısmıyla bile bu ortalamayı 10’a katladığını söylemek yanlış olmaz. Üstelik bu rakamlara 2013 ve 2014 yılları dahil değil. Sonuçta bu süreçte her ne kadar ‘yolsuzluk dalgaları’yla boğuşsa da gemiyi en iyi yürütenin TÜRGEV olduğu ortada.

‘Ucuz’ elektrik ve doğal gaz başka bahara kaldı


2015 yılında kullanıcı limitleri sıfırlanarak tüm doğal gaz ve elektrik aboneleri ‘serbest tüketici’ olacaktı. Ancak Ankara’dan gelen haberlere bakılırsa elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketlerinin itirazları nedeniyle vatandaşın daha ucuz elektrik ve doğal gaz hayali ertelenecek. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), her yılbaşında gerek elektrikte gerekse de doğal gazda serbest tüketici limitlerini revize ediyor. Belirli aralıklarla düşürülen serbest tüketici limitleri 2015 yılında tamamen sıfırlanarak tüm aboneler serbest tüketici olacaktı. Ancak elektrik ve gaz dağıtım şirketleri, 2015 yılında limitlerin sıfırlanmasına sıcak bakmıyor. Dağıtım şirketlerinin bu konudaki taleplerini dikkate elan EPDK, piyasadaki ‘dengelerini’ de gözeterek bu konuda bir çalışma başlattı.
Enerji Panorama dergisinin EPDK kaynaklarına dayandırdığı bilgiye göre 2015 yılı için elektrikte 4 bin 500 kilovatsaat olan limiti, 3 bin 500 ya da 4 bin kilovaatsaate; doğal gazda 100 bin metreküp olan limiti de küçük bir miktar aşağı çekilecek. Dağıtım şirketlerinin baskısı ve son yapılan zam nedeniyle bundan sonra serbest tüketici limitlerinde geçmişe göre daha yavaş bir düşüş bekleniyor. 2015 için elektrikte serbest tüketici limitinin 4 bin 500 KWh’ten 3 bin 500 ya da 4 bine çekilmesi sürpriz olmayacak.
Doğal gazda da konut tüketicileri hariç olmak üzere tüm tüketicileri serbest tüketici statüsüne alan EPDK, konut tüketicileri için serbest tüketici olma limitini 2014 yılı 100 bin metreküp ile sınırlandırmıştı. 100 metreküpün bir miktar daha aşağı çekileceğini ancak bu aşamada sıfırlamanın gündeme alınmayacağı anlaşılıyor.

Dağıtım şirketleri olumlu bakmıyor
Elektrik dağıtım şirketleri, serbest piyasada tüm tüketicilerin diledikleri tedarikçiden enerji alabilmesinin önemli olduğunu ancak bunun sağlıklı işleyebilmesi için fiyatın da piyasada oluşması gerektiğine dikkat çekiyor. “Başta kamu olmak üzere, hiçbir oyuncunun fiyatlara müdahale etmesine izin verilmemeli” görüşünde birleşen elektrik dağıtım şirketleri, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı azalmadıkça elektrik faturalarında rekabetle gelebilecek indirimin sadece yüzde 7-10 arasında sınırlı kalacağı konusunda hem fikir.
Gaz dağıtım şirketleri ise serbest tüketici limitlerinin sıfırlanmasına net bir şekilde çıkıyor. Tüketicilerin serbest tüketici statüsü kazanmasının mali anlamda bir kazanca dönüşmediğini savunan gaz dağıtıcıları, bu statü gereği tüketicilerin sorumluluklarının arttığını hatta tedarikçi bulamama, gazsız kalma gibi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını ileri sürüyor.

Rönesans’ı ‘Ak Saray’ kurtaracak


Ekonomi gündeminin en önemli konusu iç piyasayı da allak bullak eden Rusya ekonomisinin yaşadığı kriz. Dolara karşı hızla eriyen rubleyi kurtarmak için Rus Merkez Bankası önlem üstüne önlem alıyor ama görünen o ki bu krizin yaralarını sarmak için en az birkaç yıl gerekiyor. Kriz, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Nedenlerini ekonomi sayfalarımızdaki haberlerde okumuşsunuzdur. Birçok sektör gibi ruble krizinden etkilenecek kesimlerin başında müteahhitlik geliyor. Yatırımlarının önemli bir kısmı sorunlu ülkelerde olan Türk müteahhitlik şirketlerinin en büyük pazarı Rusya. Haklı olarak hak edişlerinde yaşanacak gecikmeler, ertelenecek ya da iptal edilecek projeler onları kaygılandırıyor. Bu şirketlerden biri de Rönesans Holding. Şirketin kurulduğu hatta büyüdüğü yer Rusya, bugüne kadar onlarca projeye imza atıldı. Şirketin şu anda Rusya’da devam eden dört büyük projesi var. Kriz, bu projeleri de etkileyebilir ama Rönesans’ın rakiplerine göre daha rahat olduğunu söyleyebiliriz. Zira kendilerini 1 milyar TL’nin üstünde bir rakama mal olan ‘Ak Saray’ın yapımını üstlenmişti. Kamuoyuna yansıyan rakamlara göre de hak edişleri piyasanın onlarca kat üstündeydi. Rusya’nın olumsuz etkisini bu kalemlerle kapatmaları mümkün…

Önceki ve Sonraki Yazılar