Türk tarımı "Tüccar Sami"lere emanet

"Ben hiç dizi izlemem hep belgeseller kanalları açık" demeyeceğim.
Bazen bir akşamımı TV’ye ayırıyorum, elimde kumanda kanalları dolaşıp dizilere göz atıyorum.
Çoğunda güzel ve fakir kızlar, zengin üstüne yakışıklı erkekler, onların aralarını bozmayan çalışan ‘fettan’ kadınlar var.
Birini 15 dakika izleseniz 4-5 bölüm izlemenize gerek kalmayacak sığlıkta senaryolar...
Bazı diziler de köylerle ilgili, özellikle Ege köylerinde geçen eğlenceli diziler her yıl bir ya da birkaç kanalda boy gösteriyor.
TRT’de yayınlanan Yeşil Deniz de bunlardan biri.
Şu an sanıyorum eski bölümleri yayınlanıyor ancak bu dizinin önemli bir karakteri var.
Adı, “Tüccar Sami”…
Herkes Tüccar Sami’nin paragöz biri olduğunu biliyor ancak başka bir seçenekleri olmadığı için tüm mahsulünü ona satıyor.
Birkaç bölümdür Tüccar Sami kayıp, bugüne kadar mahsulü 3 kuruşa aldığı yetmezmiş gibi, çiftçilerin birikmiş parasını da ödemeden tası tarağı toplayıp gitmiş.
Şimdi yüzlerce çiftçi ne yapacağını düşünüyor, bankadan kredi almaya çalışanlar, bahçesini satışa çıkaranlar...
Temmuz ayındaki yazılarımdan birini tarım sektöründe tüccarlara ayırmıştım, konumuz kayısının kilosunu 30 kuruşa kadar düşürerek, kayısı üreticilerini “dalında kurusa bile daha karlıyız” durumuna düşüren tüccarlardan...
Geçtiğimiz hafta Ege İhracatçı Birlikleri’nden bir basın bülteni ulaştı, açıklamada “Türkiye üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru kayısıdan 2016/17 sezonunda 86 bin 255 ton karşılığı 273 milyon 421 bin dolar döviz girdisi sağladı.
Kuru kayısı ihracatımız 2015/16 sezonunda ise; miktar bazında 76 bin 414 ton, değer bazında 321 milyon 624 bin dolar olmuştu. İhracat, miktar bazında yüzde 14’lük artışa karşın, değer bazında yüzde 16 düşüş gösterdi.
Kuru kayısının ortalama ihraç fiyatı yüzde 25 geriledi” deniyordu.
Kayısı üretiminin yüzde 60’ını, ihracatının ise yüzde 70-75’ini karşılayan Türkiye’nin kayısı piyasasında fiyatları domine edememesine gerekçe olarak ihracatçıların kalitede rekabet etmek yerine, fiyatta rekabet
etmeyi tercih etmeleri gösterildi.
Kısaca tüccarlar kısa vadede kazandı gibi görünüyor ancak hem üreticiye hem ihracatçıya hem de ülke ekonomisine zarar veriyor.
Fındığın kilosu 8 lira!
Şimdi gündemimiz fındık...
Bir zamanlar Dünya Bankası’nın isteğiyle Fiskobirlik’i tasfiye eden Türkiye, yüzbinlerce fındık ailesini tüccarların kucağına itti.
Geçen yıl 13 lira olan fındığın kilosu, şu anda 8 liraya kadar düşmüş vaziyette.
Maliyetini bile karşılayamayacak seviyede diyebiliriz.
Bir başka basın açıklamasıyla konuyu sürdürelim.
Malumunuz yakında Kurban Bayramı var.
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, yazılı bir açıklama yaparak tüccarların kurban fiyatlarını artırdığını söyleyerek vatandaşların dikkatli olmasını istemiş.
Etteki fiyat tartışması sadece bayramda değil, yılda birkaç kez gündeme geliyor zaten...
Listeyi uzatabiliriz, aynı sorunu dünyanın en kaliteli kirazını üreten çiftçiler de yaşıyor, domates üreticileri de, narenciyeciler de...
Bırakın buğdayı artık saman ithal eden bir ülke haline geldik.
Anadolu’ya çıkıp gezdiğinizde zamanında buğday başaklarıyla dolu tarlaların on yıla yakındır boş olduğunu göreceksiniz.
Sohbet ettiğim bir Niğdeli çiftçi, “Eskiden bin dönüme yakın tarlamıza buğday ekerdik, şimdi tarlalar boş. Kazandığımız para, işçilerin maaşını ödemeye bile yetmiyor” diyerek ülkenin durumunu özetledi.
Üretici kooperatiflerini hükümetlerin ‘arpalığı’ haline getirip işlevsizleştirip kapattık.
Milyonlarca üreticiyi ve tüketicileri “Tüccar Sami”lerin hırsına teslim ettik.
Bu sistem böyle devam ederse yakında memlekette ekili tarla, dikili meyve bahçesi kalmayacak.
Bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi ‘hap’larla besleneceğiz ancak onu da ithal etmek zorundayız!

Önceki ve Sonraki Yazılar