Türkiye - İran Enerji Birliği

Bu hafta içinde Van’da 3. Türkiye -İran Forumu’ndaydım. Tasam, Daka, İpis ve  dışişleri bakanlıkları sponsorluğunda iki gün değerli katı- lımcılar, birçok konuda fikirleri söylediler, tartışmalar oldu. 

Resmî açılış ve iyi niyet sunuşlarını her iki taraftan da dinledik. Bu konuda esas meselenin, gerçekten bir araya gelmek olduğu ve bu forumların sürdürülmesi gereğinin bir kez daha altı çizildi. Yüzü aşkın akademisyen, siyasetçi, işadamı, devlet memuru, diplomat katıldı. Katılımcıyı saymak yerine, ben kendi izlenimlerimi aktarmanın yararlı olacağına inanıyorum. Tasam’ın web sitesinden gerekli  bütün bilgilere ulaşabilirsiniz.

Türkiye ile İran  seksener milyon nüfuslu iki komşu ülke. Sınırları Kasr-ı Şirin anlaşması ile çizilmiş ve 378 yıldır değişmemiş. Bu sınır 560 km. Van 6 asırdan beri sınır kenti. Zaten Van ilinin İran ile ilişkisi yüzyıllardan beri bitmiyor.  Sınır illerinin en büyük özellikleri çok kültürlü olmaları, çok kültürlü olmakla birbirleri ile ilişkileri artıyor, en önemlisi ticaret yapıyorlar. Ayrıca bir mal veya hizmet nerede ucuz ve nitelikli ise polisiye veya gümrük  duvarları ile korunamazsınız. Piyasa kendini ona göre ayarlar. Özeti şu, mazot ucuzsa İran’da, Türkiye’deki vatandaşa ona ulaş- mak için her yolu deneyecektir

Şimdi Türkiye ile İran arasında 15 milyar dolara yakın bir ticaret  bilançosu var, bunun 30, hatta 50 milyar dolara çıkması çok zor değil. Ancak iki ülkenin yöneticileri bir türlü birbirlerine, belki de güvenemiyorlar. Ekonomik büyümeden korkuyorlar, ekonomik büyümenin siyasi güç getireceğini ve bu gücün de askeri gücü kuvvetlendirerek çatışmalara yol açacağından endişe ediyorlar. Bu korku yanlış ama var. Hem İran, hem Türkiye birbirleri ile doğrudan konuşmak yerine üçüncü ülkeler üzerinden ilişki sürdürüyorlar. Suriye, Irak’ta rakip gibiler. İran’daki Azeriler ile Türkiye’deki Aleviler konunda karşılıklı tedirginler.

İran ile iş yapan işadamları ise karşılıklı idari engellerden şikâyetçi, siyasilerin isterlerse bu sorunları çözeceğine inanıyorlar. Kapıköy sınır kapısı  yenin yapılıyor seneye modern bir kapıya kavuşacağız. Demiryolu için Van Gölü yeni ve hızlı feribotlar ile takviye oluyor. İran tarafında ise karayollarının ıslahı şart… Dr. Emin Demirci’nin müthiş bir önerisi var, Avrupa Kömür Çelik Birliği nasıl, yıllardır savaşan Avrupa’nın ekonomik  birlikteliğini sağladı ve savaşı bitirdi ise, ticaretinin büyük ağırlığı petrol ve gaz olan Türkiye ve İran’ın bir enerji birlikteliği epeyce sorunu çözecek. Bunun için ortak şirketlerden yatırımlara kadar birçok konu düşünülebilir.

Benimse tüm katılımcılara ve siyaset bilimcilere bir çağrım oldu. Türkiye -İran ilişkilerinde caydırıcılık ve güç dengesi üzerine ilişki modelleri yerine ekonomi ağırlıklı daha çok işbirliğine dayalı modeller ve  alternatifler sunmak. Ancak bu durumda politikacı birçok seçenek arasından daha barışçıl ve verimli olanı seçebilecek. Yöneticileri araştırmacılar takviye edecek.

İki ülke  insanı ise  her engele rağmen ilişkilerini sürdürüyor, evleniyorlar, ticaret yapıyorlar, turistik dayanışma içindeler. Sadece Nevruz Bayramı sırasında  100 İranlı turist  Van’a gelmiş. Van’daki esnaf İranlı turistten çok memnun… Hele İranlı hanımlar kişi başına nerede ise 2000 dolar bırakıyorlarmış. Van’daki kozmetik, giyim ve hediyelik  eşyası satan dükkânlar, kuyumcular, geçimlerini daha çok  İranlı turistlerden sağlıyorlar.

Van Ferit  Melen hava limanı neredeyse bölgenin dünyaya açılış penceresi. Yüksekova Havaalanı yeni  açıldı. O da sınıra yakın ama artık Van’dan uluslararası seferlere başlanacak günler uzak değil. Eksiklerin ise giderilmesi gerekiyor. İran’da 1980 yılından beri en önemli değişikli- ğin  eğitime verilen önem olduğunu söylüyorlar artık okuma yazma oranı nerede ise  tam. Ayrıca birey olarak İranlılar daha yumuşak. Belki felsefe okumanın bunda etkisi büyük... Bizim liselerimizde de felsefe derslerine ağırlık vermek gerek. Ayrıca felsefe matematiğin temeli... İranlılar matematikte ilerideler

Toplantı da dikkatli inceleyince, İranlıların Türkiye konusunda daha da bilgili olduklarını gördüm, diplomatlar ve memurları çok iyi yetişmiş. Bizde İran ile uğraşan bilim adamı ve araştırma merkezi sayısı o kadar az ki. Ankara’da bir İran Enstitüsü var. Farsça bilen doktora seviyesinde bile çok öğrencinin olmadığı söyleniyor. Hep bir hikâye anlatılır, doğru mu bilmiyorum  İran’a tayin olan bizim büyükelçimiz arabası ile Van üzerinden Tahran’a gider.

2000 km yol…

Tahran’a gelince  gazeteciler sorarlar,” Yolculuk nasıl geçti, yolda  sıkıntı çektiniz mi ?”. Bü- yükelçi, “Yok çok rahat geldik, Ankara’dan çıktık Tahran’a kadar 2000 km zaten hep Türkçe konuştuk, anlaşmada  hiç sıkıntı çekmedik .” Hikâyeye göre İran Şahı bozulur, bu elçiyi kabul etmiyorum der. İkinci büyük komşumuz İran’ı iyi tanıyor muyuz, tanımak ve anlamak için neler yapıyoruz? Daha çok ders çalışmak ve başta Ankara olmak üzere tüm Türkiye ‘nin İran konusunda daha geniş araştırma yapması gerekiyor

Önceki ve Sonraki Yazılar