111 yaşındaki Ayşe Nine'nin sırrı bu haberde!

111 yaşındaki Ayşe Nine'nin sırrı bu haberde!

Ayşe Nine, 'Tavuk gibi yat, horoz gibi kalk' dedi.

HaberTürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Muğla Menteşe’ye 10 kilometre uzaktaki Gülağzı Köyü’nde yaşayan Ayşe Uçar'ın hikâyesini anlattı. Sarıkaya, Ayşe Nine'nin, "Yoğurttan, peynirden, ottan vazgeçmem; tavuk gibi yatıp horoz gibi ilk ışıkta gözümü açarım" sözlerini aktardı.

Sarıkaya bugün (1 Ocak 2017) yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle: 

Dünyada gelişmekte olan birçok ülke, yaşlılarının daha kaliteli bir yaşam sürmesi için uğraş verirken, Türkiye yaşlılık konusunda tehlikeli bir süreçle yüz yüze.

Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nün beş yıl uğraşıp hazırladığı “Türkiye Yaşlılık Haritası (GeroAtlas)” ve TÜİK verilerine göre 90 yaş üzerinde 145 bin 341 kişi, 100 yaş üzerinde ise 48 bin kişi yaşıyor.

Uzun ve taze yaşam süren kadınların sayısı ise erkeklerin iki katı.

Son yüz yılda 10 yaş yükselip 75’e ulaşmış olsa da yaşlılığın başlangıcı kabul edilen 60 yaşın üzerindeki nüfus 10 milyonu aşkın; yarısının sosyal güvencesi yok.

2020 yılında 60 yaş üzerinin 18 milyona, sigortasız sayısının ise 13 milyona ulaşması bekleniyor.

Bu da yaşlılıkta bakım açısından ciddi bir sorun doğuruyor.

Araştırmayı yapan Prof. Dr. İsmail Tufan’ın şu cümlesi ise gelecek soruna işaret ediyor:

“Eskiden cami avlularına koynunda mektupla bebek bırakılırdı, şimdi demans hastası olduğunu belirten yaftalarıyla yaşlılar terk ediliyor.”

Kaliteli yaşayanlar

Bununla birlikte Türkiye’de 100 yaşın üzerinde kaliteli yaşam süren insanlar da var.

Antalya Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nün son araştırmasına göre sağlıklı şekilde kendi ihtiyacını karşılayıp yaşamını sürdüren 100 yaş üzerindeki kişi sayısı 70 civarında.

Araştırma, yaşamlarının taze ve uzun olmasının en önemli faktörünü beslenmeye ve çevre koşuluna bağlıyor; genetiğin etkisi ise sadece % 10 olarak veriliyor.

Zaten çoğunluğu da yaşamlarını Karadeniz ve Akdeniz’in dağlık bölgeleri ile İç Anadolu’nun Toroslar’a yakın, “nemin düşük olduğu” yerleşimlerinde geçirmiş.

Emekliliğini geçirmek için sahil kenarlarının nemli havasına taşınanlar ise ömrünü kısaltan yol taşlarını dizmiş.

En büyük korkuları ölümlerine yol açma ihtimali çok yüksek olan kalça kemiği kırığı ve çatalla damak yaralanması olan asrı devirmiş, kendi ihtiyacını rahatlıkla görebilen, hatta çocuklarına yemek pişirmeye, komşularıyla düzenlediği “gün”lerdeki pasta börekleri yapmaya devam edenlerle buluşup uzun ve taze yaşamlarının sırlarını sordum.

Türkiye’nin, nüfusa 1907 kayıtlı, bugün 111 yaşı ile Türkiye’nin en uzun yaşayanı olarak kabul gören Muğla Menteşe’ye 10 kilometre uzaktaki Gülağzı Köyü’nde yaşamını devam ettiren Ayşe Uçar...

Birlikte yaşam sürdüğü çocukları 90, torunları 65’i geçmiş; kızı Adile Demirtaş 93, Melek Bozkurt 88, Kadriye Baş 85 yaşında; torunu İzzet Demirtaş ise 68 yaşında...

Toprakla uğraşmakla geçen yaşamını taze tutmasının sırrını Ayşe Uçar kendisiyle sohbet eden hemen herkese aynı cümlelerle açıklıyor: “Az yiyeceksin, öz yiyeceksin, hareket edeceksin. Yoğurttan, peynirden, ottan vazgeçmem; tavuk gibi yatıp horoz gibi ilk ışıkta gözümü açarım. Eşeğimi kaybederim, neşemi kaybetmem, hiçbir şeyi dert etmem...”