GÜNDEM 

MUSTAFA BALBAY

ERDOĞAN'A MEKTUP

15 TEMMUZ'UN PANZEHİRİ 15 HAZİRAN'DIR!

Sayın Erdoğan,
Tarih, kendisini kurtarıcı gibi gösterip kurtarılması imkansız pek çok lider görmüştür.
Zira bir kişi "tek kurtarıcı benim" davranışına girdiği an, artık ondan kurtulmak da çok zordur.
2002'den bu yana AKP iktidarı döneminde yaşananlar bir yana 15 Temmuz 2016 sonrasında karşı karşıya kaldığımız durum size oy verenler dahil toplumun çok geniş bir kesiminde derin kaygılar uyandırdı.
15 Temmuz'un yıldönümünde toplumun temel İstemi şu:
O geceyi bütün ayrıntılarıyla bilmek istiyoruz. Bilelim ki böyle bir durumu bir daha yaşamayalım.
Oysa bunun tersini yaşıyoruz.
FETÖ tehlikesini yıllarca yazmış, anlatmış bir kişi olarak, FETÖ ile mücadeleyi toplumla mücadeleye çevirdiğinizi görüyoruz.
Daha 15 Temmuz'un sıcaklığında 8 yaverinizden 5’i FETÖ’cü çıkmışken birinci yılında da sizin filminizi yapanla, 15 Temmuz gecesi sizi taşıyan pilot FETÖ'den gözaltına alındı.
Bu durumda FETÖ'yü nerede aramalı!

***

Sayın Erdoğan, 

Nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun terörün her türlüsüne karşı çıkmak insanlık görevidir.
Siz ise terörle mücadele edeceğim derken hem toplumla hem devletle mücadele ediyorsunuz.
Dünyanın her ülkesinde terörle mücadelenin olmazsa olmaz iki temel ilkesi vardır:
1-Terör örgütünün bütün propaganda olanaklarını kesmek, bu bağlamda örgütün gücünün göründüğünden de az olmasını sağlamak için her şeyi yapmak.
2- Terör örgütü ile halkın bağını kesmek, halka terör örgütünü birbirinden ayırmak.
Siz ise her iki konuda da tersini yapıyorsunuz.
Milyonların katıldığı ve kimsenin burnunun bile kanamadığı bir yürüyüş-mitingi terör örgütünün faaliyeti sayarsanız kimin propagandasını yapmış olursunuz? Kimi güçlü göstermiş olursunuz? Kimin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz? 
Bunu bilerek yapıyorsanız vahim bilmeyerek yapıyorsanız o daha da vahim.

***

Sayın Erdoğan,

Terörle mücadele için görünür gelecekteki başlıca panzehir 15 Haziran'da Ankara'dan başlayan yürüyüştür.
Yol boyu yürüyenlerin yanı sıra yol kıyısındaki izleyen yurttaşların sözlerine davranışlarına baktığınızda ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
FETÖ ile mücadele adı altında toplumun kimi kesimlerini öylesine ürkütmüşsünüz ki; yürüyüşçüleri rabia işaretliyle protesto edenler arasında FETÖ'cülerin de olduğu aşikardı.
Bunu nereden anladık?
Rabia işareti yapanların bir bölümü özellikle güvenlik güçlerinin yoğun olduğu alanları tercih ediyor, hele kamera varsa bu fırsatı hiç kaçırmıyor, ağza alınmayacak küfürler savuruyorlardı.
Sanki güvenlik güçlerine şunu der gibiydiler:
"Ey güvenlik güçleri bakın bu yürüyüşe en sert tepkiyi ben veriyorum. Hiç benden FETÖ'cü olur mu? Ola ki operasyon listesinde adım olursa benim kim olduğumu Ankara'ya da bildirirsin..."
Korku insanları ne hale getirmiş. 
Bir kez daha vurgulayalım ki; eğer terörle, darbe girişimleriyle gerçekten mücadele edecekseniz, panzehir 15 Haziran'daki yürüyüş ruhudur.
Orada "alkış, yumruktan güçlüdür" vardı.
Orada rabia işareti yapanlara karşı "bir gün hukuk sana da lazım olursa senin için de mücadele ederiz" söylemi vardı.
Orada öfke ve gerginliğe karşı hoşgörü ve kucaklama vardı.
Sayın Erdoğan,
Size 2011'de de Silivri'den yine "Gündem" başlığıyla kamuoyuna açık mektuplar yazmıştım.
O mektupları hep "kaygılarımla" diye bitirmiştim. Buna küçük bir ek yaparak mektubu noktalayalım.
En derin kaygılarımla...