Cinsel istismar davası sanığı evli ve üç çocuk babası imam hatip öğretmenin evi Hizbullah bayrakları ile dolu

Cinsel istismar davası sanığı evli ve üç çocuk babası imam hatip öğretmenin evi Hizbullah bayrakları ile dolu

Diyarbakır'daki bir kız imam hatip lisesindeki öğretmen olan A.B. (34) hakkında öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Bir başka okula atanan öğretmen A.B., şikayetini çekmeyen çocuğun babasına şu mesajı yolladı: “Bu suçun Allah'ın şeriati doğrultusunda mahkeme edilmesi gerekir. Davayı şeriate taşımak yerine, Allah'ın yasakladığı tağut ve hükmüne havale ettin.”

İmam hatip lisesinde okuyan 16 yaşındaki A.D.'nin babası, Coğrafya öğretmeni A.B.'nin kızını taciz ettiği iddiasıyla 25 Temmuz 2016’da Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikayette bulundu. İddianın ardından savcılık soruşturma başlattı. İfadesinden sonra serbest bırakılan A.B. hakkında idari soruşturma başlatıldı ve bir başka okula atandı.

'ŞERİATE GİDELİM, CEZAM ÖLÜM OLSA RAZIYIM'

Çocuğun ailesini şikayetten vazgeçirmeye çabaları sonuçsuz kalan öğretmen A.B., öğrencinin babasına çok sayıda mesaj gönderdi. Mesajlarda davayı 'şeriat yoluyla' çözmeyi teklif eden öğretmen, 'Devlet' için 'Allah'a karşı isyan eden' anlamına gelen 'Tağut' ve 'Tağutun mahkemesi ifadesi kullandı. 17 Ağustos 2016’da yazdığı ve 6 kez üst üste gönderdiği mesajda şunları yazdı:
“Bir hata işledim. Suçun Allah’ın şeriatı doğrultusunda mahkeme edilmesi gerekir. Allah ve şeriatına iman ettiğini söyleyen biri olarak, davayı şeriata taşımak yerine Allah'ın yasakladığı tağuta ve tağutun hükmüne havale ettin. Şeriatçı biri olarak Allah'ın hükmüne değil, tağutun hükmüne müracaat ettin. Gel senin söyleyeceğin bir imama meseleyi götürelim. Allah’ın hükmü nedir aramızda imam hakim olsun. Şeriat ölümüme hükmetsin, eğer ölümden kaçarsam yerlerin ve göklerin laneti üzerime olsun. Kendi elimle tuttuğum parmak izleri bana ait bir silahla canımı sana teslim ederim ki intihar gibi görünüp sana ceza verilmesin. 
Tağutun hükmü adalet sağlamaz. Seni tağuta müracaattan vazgeçip Allah’ın hükmüne müracaat etmeye çağırıyorum. Şeriatçılık sözle olmaz, yaşantıda kendini gösterme zamanı. Şeriata gidelim, cezam ölüm de olsa razıyım. Bu rezil ve kötülerin dünyasından bir an önce defolup gitmek istiyorum.”

Cinsel istismar davası sanığı evli ve üç çocuk babası öğretmenin evi Hizbullah bayrakları ile dolu...


TERÖR ÖRGÜTÜ HİZBULLAH ÜYELİĞİNDEN 4 YIL HAPİS

Dosyadaki sabıka kaydında, A.B.’nin ‘Hizbullah terör örgütüne üye olmak’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası aldığı, kesinleşen ceza nedeniyle 2004’e kadar tutuklu kaldığı, Topluma Kazandırma Yasası’ndan faydalanıp sabıkasını sildirdiği belirlendi. A.B.’nin Facebook hesabındaki fotoğraflarda ise evine Lübnan Hizbullah örgütünün bayrağı ve Hasan Nasrallah’ın fotoğrafını astığı, en küçük oğluna Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ismini verdiği ve çocuğunun üstüne Hizbullah bayrağı örttüğü ortaya çıktı. Facebook’ta Hizbullah Terör Örgütü’nün firari lideri Edip Gümüş için “Hizbullah cemaati lideri muhterem Edib Gümüş Ağabeyimiz” diye paylaşım yapan A.B.’nin, hesabında DEAŞ terör örgütünü övücü paylaşımlar bulunduğu ortaya çıktı.

MAHKEME 'TACİZ DEĞİL, İSTİSMAR' DEDİ

A.B. hakkında 'Çocuğa karşı cinsel taciz' suçundan 4.5 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. . Mağdura cinsel istismar suçunu işlediğine dair kanıt bulunamadığını belirten savcı, eylemin 'Cinsel taciz' olarak değerlendirildiğini kaydetti. İddianamenin kabulü ardından A.B.'nin yargılamasına 2017’de asliye ceza mahkemesinde başlandı. Sosyal inceleme uzmanı, olay nedeniyle psikolojisi bozulan mağdurun ifadesine itibar edilmesini istedi. Eylemin 'cinsel taciz' değil, 'çocuğun cinsel istismarı' olabileceğini belirten mahkeme, görevsizlik kararı vererek, dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. 

‘TACİZİ 5-6 AY DEVAM ETTİ’

Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 6 Temmuz 2017’de görülen ilk duruşmaya katılmayan sanık A.B. hakkında zorla getirme kararı çıkarılırken, ekimdeki ikinci duruşmada avukatı olmadığı için savunması alınamadı. İfadesinde başından geçenleri anlatan mağdur A.D., öğretmenin tacizinin 5-6 ay devam ettiğini, korktuğu için şikayetçi olamadığını "Hem seni, hem kendimi öldürürüm" diye tehdit ettiğini söyledi.

‘EVLENMEYİ DÜŞÜNDÜM’

Sanık A.B., genç kız ile evlenmeyi düşündüğü için mesajlaştığını, kendisi mağdur olmasına rağmen, benim psikolojim bozuldu. Suçlamayı kısmen kabul ediyorum. Cezam neyse razıyım. İyi hal indirimi yapılmasın diye mahkemeye sakallı geldim. Cinsel saldırıda bulunmadım” dedi.

AİLE BAKANLIĞI DA DAVAYA KATILDI

Duruşmaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve mağdur avukatı Gizem Miran, sanığın 'Çocuğun cinsel istismarı' suçundan tutuklanmasını istedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Haklan Merkezi avukatı Ümit Asye Demir ise öğretmenin açığa alması gerektiğini belirterek, "İddia ispat olana kadar uzaklaştırılması ve tutuklu yargılanması gerekir" dedi. 
Mahkeme, Cumhuriyet Savcısının bu yönde bir talebi olmaması nedeniyle, tutuklaması istemini reddetti.

‘ÇOCUĞA YÖNELMİŞ HER CİNSEL HAREKET İSTİSMARDIR’

Mağdur öğrencinin avukatı Gizem Miran, savcılık görüşü alınmadığı için tutuklanmadığını belirterek şunları söyledi:
“Sanık, evli ve 3 çocuk babası olduğu halde, öğrencisiyle evlenmeyi düşündüğünü söylüyor. Şeriata göre 2'nci kadın olarak, imam nikahlı evlilikten söz ediyor. Kızımızı travmayı daha fazla yaşamaması için müvekkili duruşmalara getirmiyorum. Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma yürütmüş, başka okula atamış, 2 veya 3 aylık maaştan para kesme cezası vermiş. Çocuk istismarının cezasının maaştan kesme cezası olması acıklı bir durumdur. Sanığın gönderildiği okuldaki öğrencilerin tümü lise öğrencisi. Adam bunu suç olarak görmüyor. 'Sizin kanunlarınıza göre suçtur, ama şeriata göre ben bu kişiyle rızaya dayalı ilişki yaşarım' diyor. Bu durum, toplum açısından büyük tehlike arz ediyor. Dava karara bağlanmadığı için öğretmenlik yapamaması, açığa alınması gerekiyordu. Sanığın tacizden değil, istismardan ceza alması için çalışıyoruz. Çocuğa yönelmiş her cinsel hareket, istismardır. Sanık, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını reddeden, şeriatla yaşamak isteyen ve ona göre yargılanmak isteyen bakış açısıyla mesajlar atıyor. Mahkemenin huzurunda 'Ben şeriata göre uygun bir şey yaptım’ cümlesini ifade ediyor.”