Manisa'da bebeği olan annelerin bebek arabaları açık bir şekilde kent içi toplu ulaşımı sağlayan araçlara binmeleri yasaklandı. Uygulama kentte tepki topladı. 

"Bebek arabama dokunma" adlı grup hem sosyal medyada bir sayfa açtı hem de çeşitli etkinliklerle seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. 

Grup, 4 Kasım Cumartesi saat 14.00'te 8 havuzunun bulunduğu Manolya meydanında bir basın açıklaması yapacak. 

"BEBEK ARABANI DA AL GEL"

Tüm duyarlı yurttaşların basın açıklamasına davet edilirken, duyuruda şöyle denildi: 

"Halk otobüslerine 'açık haldeki bebek arabasıyla binmek' yasaklandı. Bebek arabasıyla otobüse binen kişi, bebeğini kucağına alıp arabayı kapatıp aynı anda bebek çantasını da taşımanın bir yolunu bulmalı. Neden? Bebek arabası yerine ayakta dört yolcuyu daha alabilmek için... Biz kadınların hayatı yeterince zor, bir de belediye köstek olmasın diyorsan basın açıklamamız için bebek arabanı da al gel... "

"KENT İÇİ ULAŞIM SORUNLARI KAPİTALİST DÜZENDE ÇÖZÜLEBİLİR Mİ?"

Grubu kuran yurttaşlar, ayrıca "Bebek arabama dokunma" başlıklı bir de açıklama yayımladı. 

"Kent içi ulaşım sorunları kapitalist düzende çözülebilir mi" başlıklı açıklamanın tamamı şöyle: 

Karma ekonomi de denilen yıllarda kent içi ulaşımda iki yöntem beraber gidiyordu. Birisi belediyelerin kamusal düzenleme olarak sunduğu belediye otobüsleri, diğeri de dolmuş olarak bildiğimiz özel ulaşım araçları. Şimdiye oranla biraz daha güzel günlerdi.

Neoliberal dalgayla beraber geldiğimiz konum ise; kamu özel ortaklığı mantığı ile görünürde belediyelerin denetlediği "özel halk otobüsleri."

Sistemin kağıt üzerinde işleyişi kulağa çok güzel gelmekle beraber, gerçekler hiç de göründüğü gibi değil.

Kamu özel ortaklığına geçilirken, eski dolmuş hat sahipleri ve otobüs sahiplerinin hakları korunsun diye öyle bir düzenleme yapılmış ki, ortaya çıkan denklemde yolcular yok!
Düzenleme tamamen kar üzerine kurulu. Yaşlılar, engelliler vb düzenlemeler ise oy kaygısı ve göz boyamaya yarıyor ki; sıklıkla bu kesimlerle ilgili daraltıcı düzenlemeler yapılıyor.

Son örneklerden birisi de, Manisa'da uygulamaya girdi: Bebek arabaları özel halk otobüslerine açık olarak alınmıyor.

Konuya ilişkin görüştüğümüz R.A., "Çalışan bir anneyim ve bebeğimi de işe götürmek durumundayım, altı aylık bebeğim ile bu hafta sabahın yedisinde soğukta iki kez otobüse alınmadım ancak katlayarak binebilirmişim, hem bebeğimi hem eşyalarını hem de 15 kiloluk bebek arabasını nasıl katlayıp güvenli bir şekilde seyahat edebilirim. İnsanın eli ayağına dolaşır. Bebek arabası ile yolculuk etmek zaten zor, bir de bu sorunu çıkardılar" dedi.

Bebeğini iş yerine götürmek durumunda olması bir yana, kişi bebek arabası+bebek+bebek çantası+kendi çantasından oluşan yükünü nasıl katlayıp otobüse binecek ve güvenli bir yolculuk yapacak? Zor bir fizik ya da matematik denklemi gibi.

Bu arada yerel basında akıllara zarar bir haber çıktı. Manisa Bedensel Engelliler Derneği başkanı Yasemin Yıldız, bebek arabalı anneleri, engellilere karşı duyarlı olmaya çağırdı! 

Yıldız özetle, "Biz bebekli anneler otobüse binmesin demiyoruz. Bebek kucakta da taşınır. Şimdi düşünün ki, üç tane katlar halde bebek arabası ve bir valiz halk otobüsüne binerse, sizce akülü arabalı engelli (beşinci kişi) otobüse nasıl binecek? Her sağlıklı insan bir engelli adayıdır. Bebek anneleri düşünsünler, biz o kadar vicdansız insanlar değiliz. Bebek arabalı anneler biraz duyarlı olsunlar, o kadar konforlu olmuşlar ki tamamen bir tane bebek aracı bile orayı kapatıyor... Zavallı şoförlere acıyorum aslında. Şoförler hangimize hizmet edeceğini de bilmiyor. Bunu da düşünmeleri lazım" ifadelerini kullandı.

Görüleceği gibi sistem, toplumun bazı kesimlerini birbirine düşürmeyi başarmış bile, sorunların esas kaynağı kendini gizlemeyi başarmış.

Biz söyleyeceğimizi söyleyelim: Bebek arabalarının açık halde otobüslere alınmaması aslında otobüs patronlarının ve beraberinde popülist politikaların başımıza açtığı sorundur. Çözüm kamusal olandır. Kent içi ulaşımı en iyi biçimde düzenlemeye kalkarsanız, yolunuza otobüs patronları ve popülist politikacılar çıkacaktır. Çarpık kentleşme ve rant konusuna da girebiliriz.