Türkiye'nin önü açık mı?

Bu başlığı okuduktan sonra keşke “evet” diyebilseydik.
Ama içten gelerek, kimseye yaranmak için değil.
Kimilerine göre “Türkiye’nin önü açık demek”  ne yazık ki gerçeği değiştirmiyor.
Türkiye dışarıda giderek önceki algısını kaybediyor.
Başka ülkelerin iç işlerine karışmakla, o ülkelerin insanlarının evlerini barklarını ve vatanlarını terk etmekle bir vebal altına giriyor Türkiye.
İçerde de işler karışık.
Kürt sorunu çözülemedi.
Kürtler de Türkler de kendini iyi hissetmiyor bu ülkede.
Barış uzak gözüküyor.
Çünkü yönetenler bizzat şiddet üstünden, topluma korku salarak yönetmek istiyorlar ülkeyi.
Kendi koyduğu yasalara uymayan bir devlet!
Aşımıza ekmeğimize göz koyanlar adeta kayrılıyor hükümet tarafından.
Polis ve jandarma Artvin Ceratttepe’de olduğu gibi  halkın evini korumak istemesi karşısında hoş görülü davranmıyor.
Buraların üstü altın’dan daha değerlidir, Artvin’de altın, yeşildir diyor ama kabul görmüyor.
Neyse ki  Artvin’deki maden arama hikayesi, 2.Gezi olayına dönüşecek endişesiyle bekletildi.
Biraz da, açık açık  bir şehir halka rağmen talan edilemez diye düşündüler.
Bir tür geri çekilme olabilir.
Yağmur ormanları özelliğini taşıyan bölgede, Artvin’de yaşamayanlar bilmese bile orada 200 çeşit kelebeğin yaşadığı, biyolojik çeşitliliğinden ötürü dünyaca önem taşıdığı ve korunmaya alındığı, bizim ülkemizin de bu kararı imzaladığını Artvin halkı biliyor.
Şimdilik Cengiz Holding’e hükümet verdiği sözü tutamadı.
Eğer böyle gitseydi, devletin uyguladığı şiddetin her yerde aynı içerikte olduğu da anlaşılacaktı.
Özgürlüklere, hukuka, adil ve demokratik bir yaşayış istemeye….Her şeye, her şeye karşı…
Talanın, yalanın, soygunun gırla gittiği bir ülke haline gelmek üzücü elbette.
Soygunculuğun, yasa dışılığın, hukuksuzluğun, hırsızlığın halkın kontrol edilebilen önemli bir kesimi tarafından onay gördüğünü de düşününce üzüntünüz katlanıyor.
Felaket tellalı değilim ama ülkemiz artık bir giderek bir Ortadoğu ülkesi haline geliyor.
Cumhurun başı, gazetecilerin Anayasa Mahkemesi tarafından içerde tutulmasına gerek yok diye karar vermesinden ötürü her kanalda birden kararı tanımadığını ilan ediyor.
Ben böyle istemedim diyor.
Gazeteci Can Dündar, Cumhurbaşkanına hitaben kaleme aldığı yazı oldukça düşündürücü ve kaygı verici.
Zaten yazı da saygılarımla diye değil, “Kaygılarımla” diye bitiyor.
Hükümet yanlısı olmayan bir kanal hükümet emriyle uydudan çıkartıldı.
Abdülhamit dönemine ramak kalmış gibi gözüküyor.
Her an herkesin başına bir iş gelebilir, tezgahlar hazır, planlar beklemede.
Bu gidiş birilerinin hoşuna gidebilir, birileri burdan geçimini sağlayabilir.
Ama iş bu değil.
Geleceğimiz kararma tehlikesi altında.
Belki de tehlike altında demek bile az.
Türkiye’nin önü kapalı.
Türkiye’nin önünün açılması lazım.
CHP’nin bir an önce kendini toparlaması ve bu kötü gidişe çare araması gerek.
Bunun bir yolu olmalı.
Bir şeyler yapılmalı.
Yoksa imdat dediğimizde kimse bizi duymayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar