Joe Biden Türkiye'nin 'Yol Haritası'nı Çizmeye Gelmiş!..
Türkiye’nin 1946’da uğruna “hatıra pulları” bastırılan, Missouri Zırhlısı’nın gelişinde simgelenen... ve 1950’lerde “resmiyet” kazanıp –öncesi olsa da- halen süren “ABD ile ilişkiler tarihi” günümüze kadar geliyor. Olabilir. Dünyada “ilişkisiz” devlet yok. Biz de uzayda bir galakside tek devletli bir gezegende yaşamadığımıza göre belli ölçülerde normal kabul edilebilir. Lakin bu devletlerden biri bir diğerine ne yapacağını (Yahut ne yapmayacağını), nasıl bir “çizgi” izleyeceğini, iç düzenini, rejimini, anayasasını, nasıl kuracağını, komşularıyla ilişkilerini nasıl düzenleyeceğini, kime savaş açacağını, vb. söylemeye kalkarsa orada “Hoop! Dur bir dakika!..” olur herhalde. Böyle olmazsa o ilişkide bir “problem”, bir “tuhaflık” var demektir. Böylesi bir “ilişki tarzı” genellikle geçmişin “sömürge ülke”lerine özgüdür. Öyle ki, söz konusu durum artık günümüzün “modern dünya”sında reddedilen, hatta kınanan bir durumdur. Bağımsızlığınıza, “Milli irade”nize hakarettir. Yok, şayet öyle ise de siz “sömürge”den bile kötü bir noktadasınızdır o halde. (Hiç değilse sömürge ne olduğunu bilir!) Tek farkla ki; ya bunun bilincinde değilsinizdir ya da ortada “örtülü” bir “işgal” var demektir. Her halükârda ortada bir “gariplik” olsa gerek! Böylesi bir durum, Türkiye üzerinde, yıllardır etkisi artan ölçüde tekrarlanıyor. Söz konusu “Mr.” ya da “Mrs.”lerin biri geliyor, biri gidiyor. Çantalarında planlar, projeler. Dudaklarında sinsi gülümsemeler. Kırmızı halılarla karşılanıyorlar. Devlet katında en “makbul konuk” muamelesi görüyorlar. Adlarına “Stratejik ortak” deniliyor. Ortada bir “Strateji” olduğu kesin de “ortak” olduğumuz tartışılır! İşte ziyaretimize gelen son zat-ı muhteremlerden birisi de Joe Biden. ABD Başkan yardımcısı. Yani ABD devletinin “2 Numarası”. Kendisi Türk kamuoyuna aslında hiç yabancı bir isim değil. Daha önce de 1999 yılında zamanın başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’e “kredi karşılığı” bazı şartları dikte ettirmeye kalkmış ve cevabını lisan-ı münasiple almıştı. Şimdi, aynı Biden tekrar Türkiye’ye gelmiş bulunuyor. Bu kez daha “kapsamlı” hedefler peşinde. Suriye’ye müdahaleden, ABD’nin Irak’tan çekildikten sonra Türkiye’nin oynayacağı “rol”e, PKK’ya ve en önemlisi Türkiye’ye nasıl bir “anayasa” biçileceğine dair “öneriler paketi” ile karşımıza çıkıvermiş. Evet, Joe Biden birdenbire arz-ı endam eylemiş. Koltuğunda “yol haritamız”la! Artık o yol “düze” mi çıkar “uçuruma” mı varın siz karar verin…