Denizlerin birbirine karışmadığı efsanesi

1990’lı yıllarda bir ortaokul din kitabında “Cebelitarık Boğazında Akdeniz ve Atlas Okyanusunun birbirine karışmadığı, bu bilginin Kuran’da yazılmış olduğu, denizlerde çektiği belgesellerle ünlü Kaptan Cousteau’nun (Kusto okunuyor) Cebelitarık’ta bunu gördüğü, bunun üzerine Müslüman olduğunu” okudum. İşin ilginç yanı aynı sınıfın coğrafya kitabında doğrusu, yani iki denizin karıştığı şema çizilerek anlatılıyordu. Herhangi bir ansiklopedide veya kaynakta bu gerçek açıkça yazmaktadır. Daha tuzlu ve yoğun Akdeniz’in suyu alttan, Okyanus’un ise üstten akarak birbirlerine karışmaktadır. Geçenlerde hâlâ aynı iddianın ileri sürüldüğünü duydum. Akıllarınca Müslümanlığı güçlendireceğini düşünen kişiler veya gruplar bu hikâyeleri yaymaya devam ediyorlardı.

Boğazdaki bu karışma çok yavaş oluşmaktadır. Bu karışmanın yavaş olması milattan önce gözlem yapan bazı bilim insanlarını yanıltmış ve denizlerin karışmadığı gibi bir sonuca varmalarına yol açmıştır.

Kuran’da bu iddiaların dayandığı ileri sürülen bazı Ayetler vardır. Örneğin Rahman 19/20 Ayetinde “iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır; birbirine geçip karışmazlar”, Furkan 53’de ise “birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O’dur” denmektedir.

İslam âlimlerince bu iki ayetin çok farklı yorumları yapılmıştır. Kimisi Furkan/53′e uygun olarak, Rahman/19-20′de de karışmayan denizlerin tatlı ve tuzlu sular olduğunu söylemiş, kimisi Rahman/19- 20′yi diğer ayetten bağımsız ele alarak, bu ayette belli ve somut bir coğrafi noktanın kastedildiğini yazmıştır. Tefsir edenin yorumuna göre ”birbirine karışmayan denizler” somut iki ırmak, somut bir ırmak ile belli bir deniz veya genel olarak tatlı ve tuzlu sular olabilmiştir. Birçok alim ise her iki ayeti de mecazi olarak ele almıştır. Örneğin Abdullah b. Abbas’a göre iki denizden kasıt ”göklerdeki deniz ile yerdeki denizdir”. Yine farklı bir yoruma göre iki denizden aslında ”hayır ve şer yolları” kastedilmiştir.

Kaptan Cousteau adına kurulan Vakıf yıllar önce bir açıklama yaparak Müslüman olma olayının doğru olmadığını da açıklamıştı. Daha ilginci bizzat Cousteau’nun yaptığı bir belgeselde, Cebelitarık boğazındaki alt akıntıdan yararlanarak, binlerce yıl önce yaşayan denizcilerin yaptığı gibi teknelerinin yelkenlerini derine indirerek ters akıntıdan yararlandıklarını ve teknelerini boğazdan dışarı çıkarttıklarını TV’de izlemiştim.

Şu andaki din dersleri kitaplarında bu yanlışlar anlatılıyor mu bilmiyorum. İslam âlemine özgüven kazandırmak için böyle safsataları tekrarlamak kimseye bir yarar sağlamaz. Sadece gülünç oluyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar